Saymaz, Suriye’de kurulması muhtemel şeriatçı iktidar beklentisiyle bazı grupların sınıra yığıldığını anlattı. Suriyeli sığınmacıların ise Esad sonrası belirsizlik sebebiyle temkinli davrandığını belirtti.
“Leblebici M.” örneğiyle, bir dönem El Nusra (bugünkü HTŞ) sempatizanlığı sebebiyle yargılanan bir kişinin mahkûmiyet aldığını söyledi. Devletin istihbarat arşivleriyle HTŞ’nin terör örgütü sayıldığını, 8-10 bin savaşçı ve geniş finans kaynaklarıyla Türkiye için ciddi bir tehdit oluşturduğunu aktardı.
Örgütün Suriye’de “ılımlı muhalif” görünmeye çalıştığını ama ülkede eleman temini ve silahlanma gibi faaliyetlerini sürdürdüğünü yazdı.
İlgili bölümde şöyle yazdı:
“HTŞ, bugün için ülkemiz açısından önemli ve ciddi bir tehdit olarak belirmektedir. Böyle bir ortamda, sahip olduğu ekonomik imkânlar, insan ve silah kaynağı, ideolojisi ve bu ideolojiyi yaymak adına yaptığı propaganda faaliyetleri dikkate alındığında HTŞ’nin daha güçlü şekilde ortaya çıkabileceği öngörülüyor.
Ülkemizde silahlı eylemi bulunmasa da taban kazanma ve eleman temini faaliyetlerini sosyal medyada ve internet aracılığı ile devam ettirmeleri, ülkemizde birçok vatandaşımızın ölmesine sebep terör saldırıları gerçekleştiren El Kaide ve DEAŞ gibi terör örgütleriyle geçmişte yakın ilişkilerde bulunması, mensuplarının örgütler arasında geçiş sağlayabilmesi, aynı ideolojik kaynaklardan beslenmeleri, güç sahibi oldukları bölgelerde gerçekleştirmiş oldukları silahlı eylemler ile mahkeme kararları ve uluslararası kuruluşların ülkemizce de onaylanan kararları göz önünde bulundurulduğunda terör örgütü olduğu değerlendirilmektedir."
Yazının tamamını okumak için tıklayın.