Abone Ol

İsmail YK'dan ölüm yıldönümünde Barış Akarsu'ya saygısızlık!

Barış Akarsu'yu anma gününde bu sanatçının adını anmayan, üstüne üstlük birde hareketli şarkılar seslendiren İsmail YK, Çelik'in hışmına uğradı.

İsmail YK'dan ölüm yıldönümünde Barış Akarsu'ya saygısızlık!

Yıllardır duygusal şarkılarıyla hayranlarına hitap eden Çelik, Yeniçağ gazetesinde köşe yazarlığına başladı. Kemalist duruşuyla dikkat çeken Çelik, bugünkü yazısında Barış Akarsu için düzenlenen anma gününde söylemiş olduğu hareketli şarkılarla bazı kesimlerin tepkisini çeken İsmail YK'yı köşesine taşıdı.

İşte o yazı...

"Barış Akarsu Anma ve Müzik Günleri" adlı etkinliğe katılan İsmail YK,
10 bin kişiyi hareketli şarkılar ve danslarla coşturmuş, ilçeye akın edenler nedeniyle yollar tıkanmış, yolda kalanlar yaşananlara tepki göstermiş, bazı kişiler polis tarafından karakola götürülmüş, İsmail YK sevenlerinin tezahüratları arasında sahneden inmiş.

Barış'ın babası öfkelendi
İsmail YK'ya tepki gösteren Barış Akarsu'nun babası ise öfkelenerek "İsmail YK oğlumun adını ağzına almadı, "Barış ruhu"ndan yoksun, para için gelmiş. Barış ruhu Haluk Levent'te var, Selda Bağcan'da, Yavuz Bingöl'de, Onur Akın ve Kazım Koyuncu'da var." demiş.

Etkinlik belediye tarafından mı düzenlenmektedir?
"Barış ruhu"  olmayan birinin etkinliğe davet edilmesi kimin fikridir? Eğer bu konuda bir şikayet varsa, etkinliği düzenleyene bunun sorulması ya da kim tarafından yapılıyorsa en başından uyarılması gerekmez mi?

Halk yanlış mı yaptı
"Allah Belanı Versin" isimli yüksek donanımlı 'sanat eseri' sahibi olan İsmail YK, halk tarafından takdir edilmiş, alkışlanmıştır. Halk  "Allah Belanı Versin" isimli 'eser' sahibi İsmail YK'nın "Barış ruhundan" yoksun olduğunu düşünemeyecek kadar akıl ve izandan yoksun mudur? Alkışlamak ve takdir etmekle yanlış mı yapmıştır? Halk etkinliğin niye yapıldığını bilmemekte ve rahmetli sanatçının adının, yine sahneden olan bir diğer sanatçı tarafından hiç anılmamasını mı alkışlamakta ve bunu mu takdir etmektedir?

Konser teklifi neden İsmail YK'ya götürüldü
Birisi sahneye çıkıp "Ey halk, adına etkinlik düzenlenen sanatçı, adı bile anılmadan eğleniliyor, bir de bu düşüncesizliği yapanı alkışlıyor ve takdir ediyorsunuz" dese acaba halk sahneden bunu söyleyene ne derdi? Ne yapardı? Acaba öfkeli baba aslında halka kızmış ama o kalabalığa bunu söyleyememiş midir? Acılı babaya göre, "Barış ruhu"  Haluk Levent ve Kazım Koyuncu'da vardır, ama ne yazık ki Haluk Levent hakkındaki iddialar sebebi ile tutukludur, Kazım Koyuncu ise vefat etmiştir. O zaman konser teklifi neden Yavuz Bingöl ya da Selda Bağcan'a götürülmemiştir? Konser teklifi bu sanatçılara götürülse, parasız gelmeleri ve "Barış ruhunu" hissederek konsere katılmaları istense konsere gelirler miydi? Konserden para istemek ayıp mıdır? Bir konserde emeği geçen ses ışık ekibi, orkestra elemanları, onları taşıyan transfer araçları, şehre hareket veren organizatör ve 10 bin kişinin şehre akın etmesinden dolayı ekmek yiyen esnaf, sadece ruha hizmet ederlerse karınları nasıl doyacaktır?

Yüce Rabbim akıl versin
Sonuç ruhumuzu mu doyuracağız yoksa karnımızı mı doyuracağız konusuna gelir. Karnı doymadan kimse ruha hizmet edemez.
Bu konser, acılı babaya öfke, ekmek parası kazanan esnafa mutluluk, polise eziyet, medyaya haber, İsmail YK'ya ise  para ve keyif vermiştir.
Benim ise Yüce Rabbimin hepimize akıl vermesini dilemekten başka bir gücüm yoktur.

Aramızdan ayrılan bir kardeşimizin adının yaşatılıyor olması bile çok güzel bir şeydir. Kıymetini bilmek, bunun huzurunu duymak, biraz daha sakin ve huşu içerisinde anmayı öğrenmek lazımdır.
Kameraları gören herkesin demokrasinin tüm imkanlarından sonsuzca yararlanmak istemesi ve bunda haber değeri bulunmasından sadece kaos çıkıyor.

Reklam küresel güç mü?
Reklamlar "tüket" emrini veriyor. Sen de tüketiyorsun. Reklam bittiğinde başlayan programda diyetisyen dengeli yemekten bahsediyor. Niye tükettik, niye diyet yapıyoruz?

Yazar sizden daha mı akıllı?
İnternette komplo teorileri üzerinden yayınlanan saçma sapan yazılar, şehir efsanesi haline geliyor. Yayınlar yeni ama cahil bir kültür yaratıyor. Bu doğan kültür yeni bir kaosu yaratıyor. Çünkü bu bilgi sahibi, bilgisinin gerçek olduğu üzerinden hareketle kendini haklı sayarak var oluyor. Araştırmıyor. Karşıt görüşü okumuyor, dinlemiyor. Bunun Türkçe meali iletişim kopukluğu. Bunun anlamı, diplomaside bu ilişkilerin kesilmesi demek. Müzakere yok demek. Bir sonrası sokak tabiriyle kavga, dünya kültüründeki adı savaş.Uluslararası kuruluşlar hiçbir konuda hemfikir değil. Nükleer silah kimde olmalı? Bir diğerinde niye olmamalı? Koskoca Anayasa profesörleri bir kanun üzerinde ortak fikir belirtemiyor. Bir sürü eski hakem, aynı penaltı görüntüsü için ayrı yorum yapıyor. Bir magazin görüntüsü her yorumlayan magazinci için ayrı bir anlam ifade ediyor. Dünya ve Türk toplumunda bunlar ne ifade ediyor? Toplumlar doğruya nasıl karar verecek? Okur-yazar mısınız?
Okur-yazar deyince ne anlıyorsunuz? Okur musunuz? Yazar mısınız? Okursanız anlar mısınız? Otuz sene evvel bugün olanlar yazarlar tarafından yazıldı. Anlayabildiniz mi? Anladı iseniz, önlem aldınız mı?Yoksa sadece anlamadan yazarı mı okursunuz? Yazara nasıl güvenirsiniz? Yazar sizden daha mı akıllı? Sizden daha çok mu bilgili?
Siz bilgili değilseniz, yazarın bilgisini nasıl tartacaksınız?

O zaman ortaya şu çıkar;
Okur, yazara inanır. Yani işin gerçeğini kendisi bilmez. Tersi bir durum varsa, o zaman yazarın yazmasına gerek yoktur. Yazarlar hiç yazmasın, okurlar da gerçekleri kendisi mi öğrensin? Topluma fısıldanan öncü fikirler, yazarlar vasıtası ile duyurulur. Kamuoyu yoklaması böyle yapılır. Yazarlar olmazsa o zaman öncü fikirlerin sahibi olan siyasetçiler, topluma fikirlerini tek tek mi fısıldayacaklar? Fısıldama kulaktan kulağa oyununa dönerse ne olacak? Yani kim, kulağı fısıldanan öncü fikri hazmetme ve yayma kültürüne sahiptir? Hangi yazar fısıldananı söyler, hangisi fısıldananı değil de analizlerini yazar? Hangi okur bunu fark edebilme yeteneğine sahiptir? Okur ve yazar birbirini denetleyecek düzeyde kültür sahibi olduğunda ne olur? Yeni bir dünya, yeni bir fikir akımı oluşur!
Okur, yazarın bilgisini tartamazsa, yazar, okurlar üzerinde diktatörce hüküm sürer.

'AMASRALILAR BARIŞ AKARSU'YU ANDI' HABERİ İÇİN TIKLAYINIZ