İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi işbirliği ile hazırladığı deprem raporunun sonuçlarını açıkladı.
Oda Başkanı Gürkan Erdoğan ve yönetim kurulu üyesi Nurgül Atabay'ın SÖZCÜ'ye yaptığı açıklamada ürkütücü bilgilere yer verildi.
Açıklamada, şöyle denildi:
* Ülkemizde yaşanan büyüklüğü 7 ve üzerinde olan depremlerde yapılan istatistiksel çalışmalar sonucunda yapı stokunun yaklaşık yüzde 6'sının yıkılacağı, bir o kadarının da ağır hasar alacağı tahmin edilmektedir.
* Bu bilgilerle İzmir'de yaklaşık 630 bin binanın mevcut olduğu, olası bir depremde 75 bin binanın kullanılamaz hale geleceği, can kaybının en iyimser tahminle 30 bin civarında olacağı, alt yapının ve haberleşme ağlarının kullanılamaz hale geleceği öngörülmektedir.
Ayrıca, “Bunun er ya da geç yaşanacağı bir gerçektir. Deprem ülkemizin bir gerçeğidir. Böylesi bir depremi İzmir'in de yaşaması kaçınılmazdır” vurgusu yapıldı.
AYNI ZEMİN ÜZERİNDE FARKLI SONUÇLARIN SEBEBİ
Tıpkı Elazığ'daki gibi, İzmir ve çevre illerini de fay hatlarının tehdit ettiği belirtilerek, “Sürekli depremin ne zaman olacağı soruları sorulmaktadır. Depremin ne zaman olacağı sorusuna cevap bulmak, bugün karşı karşıya olduğumuz deprem riskini azaltmayacaktır. Deprem riskini azaltmak ancak ve ancak zarar azaltma çalışmaları ile mümkündür” ifadesi kullanıldı.
Şube yönetimi, Elazığ depremi sonuçlarından örnekler vererek, şu çağrıları yaptı:
* Elazığ'ın yapı stokuna baktığımızda, aynı bölgede yıkılan yapıların yanı başında ayakta kalan ve içinde barındırdığı insanların can güvenliğini sağlayan binaların olduğunu da gördük.
* Herkes, aynı zemin üzerine inşa edilmiş betonarme yapıların aynı deprem etkisine maruz kalıp farklı davranış göstermesinin nedeni ne olabilir diye düşünmelidir.
“MİLYONLARCA YAPI ÇÖKECEĞİ GÜNÜ BEKLİYOR”
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı'na göre 2017 yılı sonuna kadar ülke genelinde bina envanterinin tamamlanmış olması gerekirken, bu çalışmaların sınırlı düzeyde kaldığını kaydetti.
Önemli uyarıların yapıldığı açıklamada, şu uyarılarda bulundu:
* 1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe giren Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği 2018'in talep ettiği kriterleri yerine getirmekten çok uzaktır.
* Projesine uyularak inşa edilmiş olsa 1975 yönetmeliği ile yapılmış bir bina dahi ağır hasar almasına rağmen ayakta kalabilecekken, denetime tabi tutulmadan kontrolsüz bir şekilde inşa edilmiş milyonlarca yapı şehirlerimizde canlı bomba gibi çökecekleri günü beklemektedir.
“BAKANLIK RİSKLİ BİNA ARŞİVİNİ AÇIKLASIN”
Oda yönetimi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na da çağrı yaptı.
Açıklamada, şöyle denildi:
* Günümüz şartlarında standart haline gelen hazır beton kullanımının olmadığı yıllarda inşa edilmiş her yapı acilen kontrol edilmelidir.
* Müteahhidin ve inşaat ustasının insafına göre imal edilmiş, elle karma betonların karot dayanım sonuçları ne yazık ki faciadır.
* İşlenmesi kolay olması için bol su ile hazırlanmış betonlar yapıların ayakta kalması için gerekli olan dayanım değerlerinden çok uzaktır.
* Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nda bu güne kadar yapılmış tüm riskli bina tespitlerinin arşiv bilgisi mevcuttur.
* Bakanlık elindeki verileri kamuoyu ile paylaşırsa yapı stokumuzun durumu daha net anlaşılacaktır.
YETKİLİLER BİLİMSEL DÜŞÜNCEYE DAVET EDİLDİ
Açıklamada, depremlerden korkmadan yaşamanın tek yolunun mühendislik hizmeti almış, etkili bir şekilde denetlenmiş yapılar inşa etmek olduğu vurgulanarak şöyle denildi:
* Her depremin arkasından ‘umarım tekrar yaşamayız' temennilerinde bulunmak bilimsel gerçekleri göz ardı etmektir.
* Deprem gerçeğini unutmak insan hayatını önemsememektir.
* Oysa ki asla geri döndüremeyeceğimiz bir şey varsa o da insan hayatıdır.
* Devleti yönetenlere ve tüm vatandaşlara çok büyük bir uyarıdır.
* Acilen şehrimizdeki ve ülkemizdeki tüm yapıların envanter çalışmaları yapılmalı, tüm tarafların bilimin ışığında aynı masa etrafında oturması ve kentsel dönüşümün sistematik bir şekilde hızlandırılması gerekmektedir.