Çocuklarının hiçbirinin annesiyle resmi olarak evli olamayan ünlü şarkıcı, “Yaptığım her şeyin arkasındayım. Üç beş çapulcunun ne dediği umurumda değil. Bana saldıran kadınların tümü mutsuz feministler" dedi.
Posta'dan Oya Çınar'ın sorularını yanıtlayan İzzet Yıldızhan'ın açıklaması şöyle:
Dokuzuncu kez baba oldunuz! Nasıl hissediyorsunuz?
Her şey iyi, şükürler olsun. Onun mutluluğunu da yaşıyorum. İşimiz gücümüz de gayet iyi gidiyor. Geçtiğimiz yıl güzel bir albüm yaptık. Ama kimsenin pek bilmediği ticari bir hayatım da var.
Müzikle iş adamlığını birlikte mi yürütüyorsunuz?
Önce sanatçıyım. Halkın sevgisiyle beslenen bir insanım. Ama kader birliği ettiğim 210 kişiye ekmek veriyoruz. Tüm bunları ekonomik olarak müzik karşılamaz. O yüzden ticaret kaçınılmaz oldu.
Ne iş yapıyorsunuz ticaretle ilgili?
İnşaat işlerimiz var, denetim ve laboratuvar şirketim var. Türkiye’de ilk beş büyük firmadan biriyiz. Bakanlık denetimindeyiz. İzmir’de de otelim var.
"Beraber olduğum kadınla Allah katında evliyim"
Sosyal medyada hakkınızda yazılanları okuyor musunuz?
Hayır takip etmiyorum. Ne diyorlar?
Özel hayatınızda yaşadıklarınızın kadına yönelik şiddet ve aşağılama olduğu düşünülüyor...
Enteresan. Bu bilinçli bir kin, bir taraf tutmadır. Pardon küçük hanım, bu yorumlar siz bana gelip bu soruyu sorun diye yazılıyor oralara.
Tamamen haksızlar mı sizce?
Ben hayatımı en doğru şekilde yaşıyorum. Üç beş çapulcunun ne dediği umrumda bile değil. Büyük çocuklarımın annesi hayatıma gireli 26 sene oldu. Sonrasındaki ilişkilerimi de ikinci bir kadın, üçüncü bir kadın daha var gibi algıladılar. Bunlar bazılarına batıyor demek ki. Tutturmuşlar neden resmi nikah yok. Ben zaten beraber olduğum insanla Allah katında evliyim.
İmam nikahı mı kıyıyorsunuz?
Tabii ki. Allah’a inanıyorsanız imam nikahınızın olmaması mümkün değil. Ama üç ayrı insandan çocuklarım olduğu için ortada üç nikahsız kadın var diye düşünülüyor.
Çok eşli değilsiniz yani?
Asla değilim! Kendini feminist zanneden hanımlar sanki üzerlerine görev düşüyormuş gibi, bilip bilmeden konuşuyorlar. Mutsuzlar çünkü.
Bu söylediğiniz de ağır bir itham yalnız.
Hiç değil. Bakın feminist kadınların hepsi mutsuzdur. Çoğu özel hayatında bir erkek tarafından terk edilmiştir. Erkeklere karşı acımasızdırlar. Sadece benle ilgili değil. Bütün erkeklere böyle bunlar.
Kendince benim zayıf tarafımı buradan yakaladığını zannediyor, buradan vurmaya çalışıyor. İşte, nikahsız bilmem ne... Ben onun için bir erkek objeyim. Gider başkasına başka yerden vurmaya çalışır.
Sizi eleştirenlerin tümü feminist mi sizce?
Beni bu konuda sürekli eleştirenlerin hepsi feminist. Yoksa sen de mi feministsin? Hahaha! Evet, evet var sende de bir şeyler. Feministler eşitiz diye bağırıyor. Sonra pozitif ayrımcılık bekliyor. Madem eşitiz, ne pozitif ayrımcılığı? Eşit değilsek gücümüzü de kabul edin.
"Başkasıyla evlenmek isterne sana değil oğullarına sorsun"
Siz kendinizi iyi bir eş olarak görüyor musunuz?
İyi bir koca olmayabilirim. Zaten öyle bir iddiam yok. Bunu geçmişte de söyledim. Ama çocuklarımın hepsinin arkasında duruyorum. En güzel şekilde okutuyorum. İyi bir babayım.
Büyük çocuklarınızın annesiyle kaç yıl birlikte oldunuz?
Biz hiç ayrılmadık. Birbirimizin hayatından çıkmadık. Ama karı-koca hayatımız dönem dönem bitti. Sürelere girmeyelim. Hiçbir zaman da kopamayız. Boyumuzdan büyük oğullarımız var. Büyük oğlan Londra’da okuyor, 19 yaşında.
Dokuzuncu çocuğunuzun annesiyle evlenmek isteseniz diğer kadınlar rahatsız olur mu?
13 yaşındaki kızımın annesiyle zaten görüşmüyorum. Hayatım boyunca iki kere gördüm. O, benim şu anki hayatımla ilgili böyle yorum yapacak bir konumda değil. Ama kızımın her şeyiyle ilgileniyorum; o da kolejde okuyor.
Peki büyük çocuklarınızın annesinin hayatına biri girse?
Onu bana değil oğullarına soracak. İzin alacağı yer oğulları. Bu bir kadının duruşunu belirler. “Üç tane aslan gibi oğlum var, yeniden evlilik yapmam doğru değil” duygusu kadınlarda vardır zaten. Kadın bu konuda güçlüdür çünkü. Erkekler kadar zayıf varlıklar değiller.
Nilgün Hanım da o güçlü kadınlardan biri. Kendi duruşu bu. Ona teşekkür ediyorum. Şu an birlikte olduğum hanımefendiden dört çocuğum vardı, şimdi beşincisi doğdu. Çocukları çok seviyorum. Ne yapayım yani.
"Psikiyatrist bana 'Sizden öğreneceklerimiz var' dedi"
Babanızı 1,5 yaşında kaybetmişsiniz. Çok çocuk sevmenizin altında bu olabilir mi?
Olabilir. Hayattaki en büyük korkum, çocuklarımı büyütemeden gitmek. Babamı göremediğim için atamadığım bir duygu sanırım. Onun dışında korku nedir bilmem. Ataerkil bir kültürden geldim. Doğru mu, yanlış mı tartışılır. Ama bizde erkeklere önce korkunun olmadığı öğretilir.
Psikiyatriste gittiniz mi hiç?
Gittim. “İzzet Bey, asıl bizim sizden öğreneceklerimiz var. Size ne diyebilirim ben?” dedi.
"Abim cenaze yıkanan masanın üstünde uyurdu"
Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?
Diyarbakırlıyım. İlkokul ikiye geçtiğimde Adana’ya pamuk toplamaya gitmiştik. Mevsimlik işçi olarak. Sonra orada kaldık. Ailenin en küçüğü olduğum, babamı da küçük yaşta kaybettiğim için o ezikliği ve boşluğu ailem hep doldurmaya çalıştı. Evin şımartılan çocuğuydum.
Kaç kardeşsiniz?
15 kardeşiz. Adana’da pamuk toplarken bana şarkı okuturlardı. Herkesin bebeğiydim. 20 metrelik odada beş kardeş kalıyorduk. Perdeyle dörde bölmüştük odayı. Bir tane abim cenaze yıkanan seyyar ahşap masanın üzerinde uyurdu. Acıdır bunlar ama gerçektir. Yoksulluğu bilen insanlarız. Geçmişimizi unutmadık. Kebapçı da oldum, berber çırağı da. Ama ne yaptıysam doğru düzgün yaptım.
"Sanat dünyasında biseksüellik homoseksüellik her şey var"
Çocuklarınızdan sanata ilgi duyan var mı?
Ben müsaade etmiyorum. Olamaz. Sektörü çoğu açıdan iğrenç buluyorum. Absürt yaşamlar...
Absürt yaşam ne demek?
Alkol var, uyuşturucu var. Biseksüellik, homoseksüellik var. Bu sektörde çocukların korunması zor. Her sektörde vardır belki ama bizim camiada oyuncuların, sanatçıların çoğu böyle.
"Çoçuklarım için servet harcıyorum",
Ekonomik gücünüz tüm çocuklarınıza yetiyor mu?
Yetiyor şükür. Sadece eğitim masrafları için servet ödüyorum. Onlar benim her şeyim. Diğer taraftan annelerini de şirketimin ortağı yaptım. Ben farklı bir adamım. Bende emeği olan insanı asla zorda bırakmam. En küçük ihtiyaçları benim sorumluluğumdadır.
Çocuklarınızın annelerinden hiçbiri mi evlilik istemiyor?
Büyük çocuklarımın annesine evlilik teklif ettim. Daha ilişkimiz çok yeniyken, “Hadi kimliğini ver” diyen bendim. O zaman o istemedi.
Neden?
Birbirimizi biraz daha tanıyalım dedi. Gençtik o zaman tabii. Güvenemedi sanırım. Ama sonra hayatımız devam etti. Çocuklarımız oldu. Benim sanat yaşamım başladı. O da hep hayatımın içindeydi.
Ben şöhret olunca, “Hadi nikahımızı kıyalım” dedi. Bu kez de ben istemedim. “Şimdi hayat başka bir yerde Hatun” dedim. Bir sürü hayranım olmuştu, “Paylaşılamaz bir adamım ben artık, paylaşılmamalıyım!” dedim. “Bu kadar zaman sonra güven sorunumuz mu var?” dedim. “Yok” dedi. “O zaman nikah yapamayız şu an” dedim. Öyle kaldı... Bir daha hiç mesele olmadı bu konu.
O da enteresanmış...
Sizin gibi Gülben Ergen’e de enteresan gelmiş bu. Onun bir programına konuk olmuştum. Hanımefendi de yayına telefonla bağlandı. Gülben Ergen sordu ona, “Nikahınız neden yok?” diye. Eşim de öyle güzel cevap verdi ki, “Benim nikahım üç tane aslan gibi oğlum” dedi. Gülben de, ben de donduk kaldık. O öyle özel bir insandır. Güçlü bir kadındır.
(Posta)