Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, dün (19 Temmuz 2017) yapılan kabine değişikliğiyle ilgili olarak "Ahmet Davutoğlu ve Binali Yıldırım hükümetleri döneminde ortalama 8 ayda bir kabine değiştirdi. Görünen o ki uzak ihtimalle bile 2018 olağan kongre sonrasında da bir değişim muhtemel" görüşünü dile getirdi.
Muharrem Sarıkaya'nın "Metal yorgunluğunu aşma yolunda" başlığıyla yayımlanan (20 Temmuz 2017) yazısı şöyle:
Hükümetlerin gelecekteki politikalarının nasıl yürüyeceğini, kabineye yeni gelen bakanların özellikleri sergiler.
AK Parti hükümetlerinde ise bu çok daha belirgin görülür.
Örneğin “demokratik açılım” veya “çözüm süreci” öncesi kabine, akademisyen ve saha deneyimi olan, Kürt politikasıyla geçmişte bir şekilde ilgilenmiş olan isimlerden oluşmuştu.
Ancak sonrasında mücadeleye yönelik bir hükümet politikasına dönüldüğünde geçmişteki icraatları deneyimle sabit, mücadeleci isimler tercih edildi.
Kongre sonrası beklenen ve dün gerçekleşen hükümet revizyonu ile atanan yeni bakanların özellikleri de yeni dönemin özelliğini sergiliyor.
Revizyonla gelen bakanlardan ve yer değiştirmelerden de anlaşılıyor ki yeni hükümet taban politikasına ağırlık veren, reaktif yapıda olacak.
Yani, olay sonrasına dönük incelemeler yapan, buna ilişkin yeni tedbirleri süratle uygulamaya koyan, bunu yaparken de ince eleyip sık düşünmek yerine, sonuca odaklı icraat geliştiren politikalara yönelecek.
Aktif yapılar
Bu tespitimin nedeni de yeni göreve gelen bakanların geçmişteki eylemsel davranışları. Kamuoyunda bilinmez, ancak yeni bakanların ağırlıklı bölümü TBMM’deki aktif, çalışkan ve bazen gözü kara olabilecek cevval eylemleriyle tanınır.
Nitekim Başbakan Yardımcılığı’na getirilen Hakan Çavuşoğlu’nun, bakan olduğunu öğrendikten sonra Meclis Genel Kurulu’na hitap ederken, “bugüne kadarki davranışlarının siyasetin doğasından kaynaklandığını” söylemesi de bunun örneği.
Anlaşılan o ki hem teşkilatlarda ortaya çıkan “metal yorgunluğunu” giderecek, alanda daha aktif görünüme sahip bir kabine olacak.
Çünkü AK Parti bir süredir tayin ve terfilerin de arasında bulunduğu devlet işlerini takip etmekten, taban politikasına fırsat bulamaz hale gelmişti.
Toplumsal tabanının hızla değişen taleplerine uygun siyaset üretememesi de hem Cumhurbaşkanlığı seçimi hem de son referandumdan kıl payı farkla sonuç almasına yol açmıştı.
Dolayısıyla, İmren Aykut’tan sonra, yine Türk-İş’te yetişmiş kadınlardan Jülide Sarıeroğlu’nun Çalışma ve Sosyal Güvenlik, AK Parti grup faaliyetlerinin en aktif isimlerinden Osman Aşkın Bak’ın Gençlik ve Spor, Anayasa değişikliği sürecinin en aktif ismi Abdülhamit Gül’ün Adalet, Şanlıurfa’nın taban politikacısı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın Gıda, Tarım ve Hayvancılık , REFAHYOL hükümetinde de devlet bakanı olan Ahmet Demircan’ın Sağlık bakanlıklarına getirilmesinin temel nedeni de bundan olsa gerek.