Öncüsü olduğu “Talk Show” programıyla feleğin çemberinden geçmiş, yıllardır gündemde kalmayı bilmiş, efsanevi TV sunucusu Katherine Newbury’nin (Emma Thompson) reytingleri düşünce ondan pek de hazzetmeyen müdiresi (Amy Ryan) ve üstlerince izleyicisi azalmakta olan programı yeni bir sunucuyla sürdürmek istenir.
Ayrıca kadın düşmanı tavrıyla da sürekli eleştirilen, neredeyse tüm kadın seyirci kesiminin tepkisini çekmiş, sosyal medyanın da pek hazzetmediği, mükemmel ama bıkkın, sıkkın, sivri dilli, “eski toprak” bir kadın sunucudur o.
Derken Katherine aslında kadınlardan nefret etmediğini göstermek amacıyla 7 “WASP” (Beyaz, Anglo Sakson, Protestan) erkekten oluşan, adlarıyla değil de verdiği numaralarla 1, 3, 4 diye çağırdığı, burunları havalardaki, kibirli genç yazarlar grubuna, Molly Patel adındaki kenar mahalleden gelen, Hint asıllı, tombik, diplomasız, yoksul bir emekçi kadını (Mindy Kaling) dahil eder. Molly’nin gözü karadır, ters çevirdiği çöp kovasına oturacak kadar, çalışma odasında ona yer ve iskemle vermeyen, eğitimsizliği, aksanı, kara derisi ve kilolarıyla dalga geçen yazarlara hiç aldırmaz, sadece Katherine’in gözüne girmeye bakar.
Günümüzün internetle yatıp kalkan, Twitter’cı, Instagram’cı, Facebook’çu, sosyal medyacı yeni kuşaklarına soğuk ve demode gelen, muhabbeti pek çekilmez “tolk şovcu” Katherine’le onun tam zıddı Molly’nin ilişkisi önceleri epeyce çatışmalı yürüse de, giderek Molly’nin gerçekçi ve samimi saptamalarının doğru çıktığını gören Katherine, sonuçta kapı önüne konmamak, programını sürdürmek ve kariyeri adına kesinkes Molly’ye gereksinim duyduğunu kabullenir, bencil ve züppe yazarlar grubuna karşı Molly’yi tutar kollar ve gitgide aynı dalga boyundan yayın yapan ayrılmaz bir usta-çırak ikilisine dönüşür Katherine-Molly çifti.
Araya bir de Katherine’in evinden çıkmayan, Molly’den yana tavır alan, eski şöhret, bilge kocasının (John Lithgow) karısınca bir kez ihanete uğradığı gerçeğinin de sıkıştırıldığı, yer yer feminist fonlara bürünerek dramdan komediye dümen kıran, eğlencelikli senaryoyu da tek başına yazıp imzalamış olan oyuncu Mindy Kaling, Hollywood semalarının yeni yeni parlayan, Hint asıllı yeni gözdesi şimdilik.
Onun Molly’yi oldukça sempatik kılmış performansıyla da temposu giderek yükselen filmin oldukça eğlencelikli hali sonuna dek sürüyor.Baştan sona yılların oyuncusu Emma Thompson’una ayak uydurmuş acemi Mindy Kaling’in umulmadık uyumuyla seyirciyi perdeye bağlayıp Katherine’in neredeyse 20 yıllık, marka olmuş gece programını ve kariyerini kurtardığı “Late Night-Gece Kuşu”, televizyon yayıncılığına ilişkin, peşpeşe eklenmiş gır gır esprileri, tespitleri, dokundurmaları, göndermeleriyle azalmayan bir ilgiyle seyrediliyor baştan sona, ama ardında dolu dolu bir iz bıraktığı pek söylenemese de.
Çoğu kez meslekle ilgili kimi belden aşağı vuran esprilerden medet uman filmin asıl ağır topu Emma Thompson tabii ki. İngiliz aktör babadan (Eric Thompson) olma, İskoç aktris anneden (Phyllida Law) 1959’da Londra’da doğma Emma Thompson, tam da aileden oyuncu denecek bir yıldız, Hollywood’u mesken tutan İngiliz oyuncu tayfasının da kuşkusuz en tanınmış ve önemli olanlarından biri bilindiği gibi.
Oyuncu, yazar, yapımcı olarak 1980’li yıllardan beri çok sayıdaki sinema filminin yanı sıra tiyatro sahnesinde, televizyon dizi ve serilerinde de rol almış, “Howard’s End”, “Günden Kalanlar”, “Carrington”, “Aşk ve Yaşam” gibi kimi iyi filmleriyle de anımsadığımız Emma Thompson, artık 60’lı yaşlarına ulaştığı kariyerinde hâlâ formda olduğunu örneklemiş “Gece Kuşu”nda.