İşte Kadir Çetinçalı'nın o yazısı:
Galatasaray final gibi bir maçta Başakşehir'i geriye düşmesine rağmen devirerek, totalde 22. şampiyonluğa ulaşıp bir inanç destanı yazdı.
Sezon başında kadro planlaması yapılıp, birçok transferin hayali kurulurken Galatasaray'ın ensesinde UEFA'nın borçsuzluk kriteri bir bela gibi duruyordu. Ancak sattığın kadar alabilirsin şartı vardı UEFA'nın ve bu dayatmaya karşı şampiyonluktaki en büyük pay sahibi gol kralı Gomis satılmak sorunda kalmıştı. Ardından sezonun flaş ismi Rodriques de UEFA'nın kurbanı olarak gönderildi.
Galatasaray zayıflamış kadrosu ve tek golcüsü Eren ile sezona girdi. Henry Onyekuru adında genç bir isim kadroya katılmıştı ama şampiyonluk yolundaki rakipleri tümüyle transfer sezonundan güçlenerek lige adım atıyordu. Üstelik Galatasaray Şampiyonlar Ligi maç trafiğine de mecburdu bu sezon.
Çok zordu şampiyonluğun tekrarı. Genç Ozan korkusuzca Şampiyonlar Ligi'nde sahaya sürüldü; Ozan da başarıya inançlıydı, O da para kurbanı oldu ve çekti gitti Almanya'ya.
Galatasaray sezonun ilk yarısında 2-0 önde iken daha da farka gidebileceği derby maçında yıllarca tartışılabilecek bir olay dizisinin ardından 3 puanın 2'sini kaybettiği gibi, bu maçın devamında gelen cezalardan ötürü art arda puan kayıpları yaşadı ve devreyi de lider Başakşehir'in 6 puan gerisinde kapadı.
Futbol kamuoyu Başakşehir'i şampiyon görüyordu. Samimi itirafım; bana göre de Galatasaray'ın şampiyonluk şansı bitmişti. İşlerin kötü gittiği bir dönemde Fatih Terim dedi ki; "8 puan değil 18 puan fark da kapanır." Hep beraber güldük, iyimserliğin böylesine! Fatih Terim sadece bir teknik direktör değil, Büyük Bir Savaşçı olduğunu, hiçbir zor koşulda pes etmeyeceğine, vazgeçmeyeceğine oyuncularını da inandırdı, taraftarını da. Bir antrenmana taraftar davet edildi 40 bin kişi şampiyonluk meşaleleri ile geldi.
Sezonun 2. yarısında yenilmedi Galatasaray. Şampiyonluğu çantada gören Başakşehir'in kayıpları ile beraber, adım adım yanaştı rakibinin ense köküne ve dün de öldürücü darbeyi vurdu; haddini bilmez iktidar destekli rakibine.
Maça stresli başlayan Galatasaray savunma zaafları gösterip, rakibine şans tanıdı. Başakşehir'in golü sonrası Emre Belözoğlu'nun topu tribünlere göndermesi ortamı gerdi. Yedek kulübeleri de birbirine girdi. Bu ortamda Fatih Terim'in daha sakin kalmasını yangını yatıştıran kişi olmasını gönlüm dilerdi. Ama Başakşehir'in ortamı germe tuzağına hep birlikte düştüler. İkinci yarıda yapılan Selçuk değişikliği Galatasaray'ın oyun akışkanlığını düzeltti. Feghouli'nin erken golü havayı tamamen değiştirdi. Galibiyet golü için önce iki kez VAR'a takıldı Galatasaray. Üçüncü de Onyekuru şampiyonluk için yeterli golü de attı ve meşaleyi yaktı.
Galatasaray bu şampiyonlukla bu topluma ders verecek bir duruş sergiledi. Başarmak için çalışmak ve vazgeçmemenin, yüksek irade ve inanca sahip olmak gerektiğini bir kez daha gözlere soktu Galatasaray.
Ve Galatasaray sadece Başakşehir'i alt etmedi. Son haftalarda oluşturulmaya çalışılan algı ile Başakşehir'in yanında duran ezeli rakipleri F.Bahçe ve Beşiktaş'ı da bir kez daha yendi Sarı Kırmızılı Camia. 19 Mayıs'ta gelen bu 22. zafer kutlu olsun Galatasaray'a.