Çakır yazısında, "200 yıl önce iktidarlar sınırlandırılmalı diyen bir çaba ve 200 yıl sonra bütün acı, vahim tecrübelere rağmen bütün yetkilerin tek elde toplandığı bir hükümet sistemiyle ülkeyi yönetmek isteyen bir zihniyet. Ve tek kişilik hükümet sistemindeki 'güç gösterisinin' ortaya koyduğu vahim tablo. Montesquieu gücün tek elde toplandığı sistemlerde insanlık onurunun da, devlet kurumlarının da, mevkilerin de rütbelerin de aynı şekilde kötüye kullanıldığını yazar ve şöyle der: 'İstibdat yönetimlerinde liderlerin hiçbir fark gözetmeksizin bir prensten uşak, bir uşaktan da bir prens yaratmaları işten bile değildir.” (Sh.118) Sayın Erdoğan canı istediği için dediğim bu. Bir aylık profesör liyakat ehliyet sahibi olduğundan değil bu hükümet sisteminin Cumhurbaşkanına istediği her şeyi yapabilme gücünü verdiği için rektör olabiliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sihirli kararnameleri sayesinde, istediğinde bir uşağı bir prense ya da bir prensi bir uşağa çevirebiliyor." ifadesini kullandı.
Çakır şunları kaydetti:
"Melih Bulu ya da Melih Buluların bir anlamı, bir değeri yok bu sistemde. Öyle ya Erdoğan ne yapacaktı? Liyakat ve ehliyet ilkeleriyle asla gelemeyecekleri makamlara getirdiği kişileri görevden alırken bir de nezaket gösterip haber mi verecekti?!
Şu anda Erdoğan için tek önemli şey var. O da iktidarını devam ettirmek ve kendi tabanına ve topluma hala güçlü olduğunu gösterebilmek. O yüzden Erdoğan önümüzdeki günlerde elindeki iktidarı kaybetme korkusunu hissettikçe başka korkular yayarak bu durumu aşmaya çalışacak."