Karar gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun istifa ettiği gecede yaşananları bugünkü köşesine taşıdı. Taşgetiren, "Acaba Soylu için harekete geçip müthiş bir sosyal medya harekâtı gerçekleştiren yüzbinlerin niteliği ne? Soylu’nun istifası Erdoğan’dan dönmeseydi, -ki kampanya istifanın dönmesi yönündeydi- bu grubun Erdoğan’a karşı tavrı ne olurdu? Bazı 'abiler' bu grubun tepkisinden tedirgin oldu ve 'Merak etmeyin Reis’ten döner' açıklamaları ile grubu teskin etmeye çalıştılar. Bu grubun niteliği? Bence Ak Parti’de günün ve geleceğin sorusu bu olacaktır." düşüncesini dile getirdi.
Taşgetiren, "Ve o gecenin ortaya koyduğu bir gerçek: Seferber olan ve Ak Parti’nin 'ana damarı'nın 'destursuzluk' uyarısını buldozer gibi ezen bir sosyal medya hamlesi. Ana damar dediysem yabana atmayın. 'Ak Parti Kadın Kolları Başkanı Lütfiye Selva Çam'dan ve her durumda Erdoğan için göğsünü siper eden ve Selva Çam’a yönelik aleyhte kampanyayı 'maaşlı troller'e bağlayan Ahmet Hamdi Çamlı’dan söz ediyorum" ifadesini kullandı.
Taşgetiren yazısının ilgili kısmı:
Tahminim o ki, Süleyman Soylu da ismi etrafında böyle bir kampanya yürütülmesinden rahatsız olmuştur. Çünkü bu tür öne çıkışlar, projektörlerin sizin üzerinize yönelmesi sonucunu da kaçınılmaz olarak doğuracaktır.
Bakıldığında olay, sür’atle “Erdoğan sonrası”na ilişkin tahminlerin konusu olmuştur.
Bakıldığında sür’atle Berat Albayrak’la ilişkilendirilmiştir.
Berat Albayrak’la ilişkilendirmenin kaçınılmaz olarak Tayyip Erdoğan’la ilişkilendirilmek anlamına geleceğini en iyi Süleyman Soylu bilir.
İçişleri Bakanlığı en stratejik bakanlıklardan birisidir. Daha önce Teşkilattan sorumlu genel başkan yardımcılığının stratejik niteliği gibi.
Bu stratejik alanların emanet edildiği bir isimdir Süleyman Soylu.
İçişleri Bakanlığı’nda belli alanların şu veya bu güç odağına teslim edilmesinin ne tür sonuçlar doğurduğunu en iyi Cumhurbaşkanı Erdoğan bilir. Orası için görevlendirilen her kişi için aynı kaygıları diri tutmak paranoyaya yol açabilir, ancak oraları bütün bütün kontrolsüz bırakmak da “Safmışız” denilerek geçiştirilecek bir iş olmaz.
“Paralel yapılanma” neydi? Bir gücün devletin şu veya bu kurumunu ana aksın dışında kullanır hale gelmesi idi. Bunun en dramatik örneği Ak Parti iktidarında yaşandı. “Güvenildi, ne istedilerse verildi vs…”
Buradan sayın Soylu için bir yerlerde böyle bir kuşkunun tohumlarının atıldığını söylemek istemiyorum.
Ama siyaset böyle bir şeydir. Ak Parti’nin, hatta Tayyip Erdoğan’ın ağzı fena halde yanmıştır, yoğurdu üfleyerek yemesi kadar tabii bir şey olamaz.
Yazının devamı için tıklayın