Alman Süddeutsche Zeitung gazetesine mülakat veren Kılıçdaroğlu, referandumda evet çıkmasının Türkiye’de demokrasinin sonu olacağını, Merkel’in perşembe günü yapacağı Türkiye ziyaretinin, geçmişte olduğu gibi, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kendi politikalarına destek verdiği şeklinde algılanacağını da dile getirdi.
Kılıçdaroğlu’nun SZ gazetesinden Mike Szymanski’ye verdiği mülakat şöyle:
SZ: Referandumu kazanırsa, Erdoğan’ın “Yeni Türkiye’si” nasıl olur?
Kılıçdaroğlu: Cumhurbaşkanı bütün vatandaşların yaşamlarına derinden etki edecektir. Bizler baskıyı daha fazla hissedeceğiz. Erdoğan kararnamelerle yönetecektir. Parlamento etkisizleşecek. Bir başka deyişle: Olağanüstü hal olağan hale gelecektir.
SZ: Nasıl engellemeyi düşünüyorsunuz?
KIlıçdaroğlu: CHP olarak yalnız değiliz. Toplumdaki herkese görev düşüyor: aydınlar, demokratlar, liberaller, muhafazakarlar, dindarlar. Bu sistemin neye mal olacağını anlatmamız gerekiyor. Vatandaşlarımızdan isteğimiz; önce düşünmeleri, sonra oy vermeleri.
SZ: Halkın yüzde 60 desteğini arkasına almış bir kişiye karşı nasıl kampanya yapmayı düşünüyorsunuz?
Kılıçdaroğlu: Biz Erdoğan’a karşı kampanya yapmayacağız. Erdoğan’ın geldiği noktayı bugün herkes görüyor. AKP ülkeyi yönettiğinden beri, neredeyse her alanda gerileme yaşadık. Batı dünyasından uzaklaştık ve içe kapandık. Erdoğan bu ülkeye daha ne yapabilir? Sorun Erdoğan’dan daha büyük. Anayasa Erdoğan’dan sonra da yürürlükte kalacak ve bu durumu yeniden düzeltmek zor olacak. Düzenleme geçecek olursa, bu Türkiye’de demokrasinin sonu olacaktır.
SZ: Olağanüstü hal nisana kadar uzatıldı. Bu şartlarda adil bir kampanya mümkün mü?
Kılıçdaroğlu: Hayır. AKP devletine karşı kampanya yapmak zorundayız. Valiler, polis, jandarma hepsi AKP’ye çalışacaktır. AKP devletin imkanlarını kullanıyor. Erdoğan medyanın yüzde 90’ını kontrol ediyor. Günün her saati Erdoğan propagandası yapılıyor. Yargıyı kendi kontrolü altına aldı. Eleştiri yapan, hapse girme korkusu yaşıyor. Biz şu anda korku ikliminde yaşıyoruz.
SZ: O zaman referandum ne anlama geliyor?
Kılıçdaroğlu: Referandum, bir sistem değişikliğini meşru hale getirmeyecektir. Hep tartışma olacaktır. Yürürlükte olan anayasamız 1980 askeri darbe sonrasında aynı şartlarda ortaya çıktı. Bugün hala tartışılıyor.
SZ: Referandumun bir değeri yok mu?
Kılıçdaroğlu: Sonuçta hayır çıkacak bir referandum demokrasiyi güçlendirecektir ve Erdoğan’a sınırlarını gösterecektir. 21.yüzyılda diktatörlere yer yok.
SZ: Peki ya evet çıkarsa?
Kılıçdaroğlu: Buna inanmıyorum.
SZ: Ya gerçekleşirse?
Kılıçdaroğlu: Biz bunu düşünmek istemiyoruz.
SZ: Siz Kürt yanlısı HDP ile birlikte çalışmak istemiyorsunuz. Şayet Türkiye’de mesele bu denli önemliyse, niçin herkes kendi mücadelesini veriyor?
Kılıçdaroğlu: Her partinin kendi taraftarlarına hitap etme sitili, kendi dili vardır. Ancak mesaj aynı: Değişiklik Türkiye’de demokrasiye hizmet etmiyor.
SZ: Hükümet HDP’yi terör örgütü PKK’nın uzantısı olarak görüyor. İş birliği olursa terörle ilişkilendirilmekten mi endişe duyuyorsunuz?
Kılıçdaroğlu: Biz ne olursa olsun mücadelemizi sürdüreceğiz. Kampanyayı partiler düzleminden çıkarmak istiyoruz. Bütün partilerde değişikliğe karşı olanlar var, AKP içerisinde de. Hükümet hayır diyecek olan herkesi terörle ilişkilendirmek istiyor. Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş “Başkanlık gelirse, ülkede terör biter” tezini dillendiriyor.
SZ: Başbakan Merkel perşembe günü Türkiye’ye geliyor. Ziyareti tam da kampanyanın ortasında. Bu Erdoğan’ın işine yarar mı?
Kılıçdaroğlu: Onun (Erdoğan’ın) mesajı, Merkel’in ziyaretinin kendi politikalarına destek anlamına geldiği yönünde olacaktır. Merkel’in böyle bir maksadı olmasa da, o bunu kendi taraftarlarına böyle sunacaktır.
SZ: Merkel 2015’de sığınmacı krizini kontrol altına almak zorunda olduğunda, tam parlamento seçimleri sırasında İstanbul’a geldi. Muhalefet öfkeliydi. Erdoğan bu durumu iyi kullandı.
Kılıçdaroğlu: Belki bu defa da geliş nedeni aynıdır: Onu desteklemeye, Erdoğan’a yardıma geliyordur. Ziyareti o anlama gelmiyor mu?
SZ: Gelmese daha mı iyi olur?
Kılıçdaroğlu: Bu, ziyareti hangi amaçla yaptığına bağlı. Bunu biz bilmiyoruz.
SZ: Muhalefet lideri olarak Merkel’den beklentiniz ne?
Kılıçdaroğlu: Biz Türkiye’nin en kısa sürede Avrupa Birliği’ne tam üye olmasını bekliyoruz. Merkel’in bu konuda mücadele vermesini bekliyoruz. Yeni fasıllar açılmasını ve vize serbestisinin en kısa sürede gerçekleşmesini istiyoruz.
SZ: Bu Merkel’in ziyaretini bu zor dönemde haklı kılar mı?
Kılıçdaroğlu: Hayır. Bunu Berlin’de de açıklayabilir. Bizim için sonuçta Erdoğan’ın desteği nereden aldığının bir anlamı yok. Bu ister Merkel ister Putin ya da Trump olsun. Erdoğan yine bir nokta gelecek; Bütün dünya bana karşı diyecek.
SZ: Merkel başkanlık sistemine tavır mı almalı?
Kılıçdaroğlu: Bunu kendisi bilir. Belki, Türkiye’nin demokratik standartlarını iyileştirmesi gerektiğini ve güçler ayrılığının en önemli demokratik standart olduğunu söyleyebilir.
SZ: Hayal kırıklığı yaşıyor musunuz?
Kılıçdaroğlu: Merkel konusunda mı? Bu Merkel konusunda yaşadığımız ilk hayal kırıklığı değil. Merkel Avrupa çapında en önemli aktör. Ama hangi noktada olduğumuza bir bakın. Avrupa kendi değerlerine zarar veriyor ve üyelik konusunda verdiği sözleri yerine getirmiyor.
SZ: Türkiye’de Avrupa isteği tamamen söndü mü?
Kılıçdaroğlu: Hayır, sönmedi. Tam üyelik, Türkiye, Avrupa ve Ortadoğu güvenliği açısından önemli.
SZ: Bu sadece akılla verilen bir karar mı, yoksa gönülden de isteniyor mu?
Kılıçdaroğlu: Bazı durumlarda duyguların daha ağır bastığı oldu. Sakin kafayla düşünüldüğünde herkes AB üyeliğinin ne kadar önemli olduğunu anlıyor. Avrupa’da beş milyon Türk yaşıyor. Hiç kimse bu bağın kopmasını istemiyor.
SZ: İlişki birbiri ardına ciddi testlerden geçiyor. Yunanistan darbe girişimi sonrasında Türkiye’den kaçan askerleri iade etmek istemiyor. Adil bir yarılama olmayacağı söyleniyor. Almanya’da da Türk askerleri sığınma başvurusu yapmış durumda. Bunlarla ilgili ne yapılmalı?
Kılıçdaroğlu: Biz, darbeye karışmış olanların adil bir yarılama ile cezalandırılmalarını istiyoruz. Bunun Türkiye’de gerçekleşmesi gerek. Bunu bizim ülkemiz sağlamalı.
SZ: Şu anda Türkiye’de adil bir yargılamanın mümkün olacağını düşünüyor musunuz?
Kılıçdaroğlu: Ben Türkiye’de adalet olduğunu söylemedim. Türkiye, olağanüstü hal nedeniyle kendi imzaladığı uluslararası hukuk standartlarına sınırlama getirdi. Hükumet kendisi bu yolla adil bir yargılama olmayacağını söylüyor.