Deniz Baykal başta olmak üzere birçok milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nu sert dille eleştirdi. Milliyet yazarı Tunca Bengin bugün köşesinde CHP içindeki rahatsızlıkları kaleme aldı. Bengin, parti içinde yeni başkan, kurultay tartışmalarının ayyuka çıktığını belirtti.
İşte o yazı:
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Adana’da düzenlenen mitingde, tutuklu gazeteciler arasındaki, FETÖ’cü olduğu öne sürülen bazı isimleri alkışlatması gelenekselci CHP’lileri kızdırdı. Özellikle de bu durumu doğru bulmadığını belirten Deniz Baykal’ın “Gerçek CHP kimliğini ortaya çıkarmamız lazım” çıkışından sonra daha inandırıcı, güven veren ve etkin bir CHP için eski mi yoksa yeni mi tartışması yine alevlendi. Dolayısıyla, biz de eski ve yenici bazı partilerle dün yoğun bir telefon trafiği yaşadık. Her konuşmamızda da öncelikle Adana’daki mitingle ilgili yorumlarını, sonrasında da parti içine dönük yansımalarını sorduk. Buna göre; eskiciler, yani gelenekselciler diyor ki;
Kemal Kılıçdaroğlu iyi bir kadro kuramadı, yola çıkarken güvenilir olmayı yitirdi. Adana’daki son olay da bugüne kadarki yanlış politikaların bir sonucu. Ana muhalefet partisi olarak mağdur veya suçlu olan birilerinin haklarını savunabilirsin, onları hukuk içerisinde yargılayın diyebilirsin. Ancak onun ismini zikrederek burada deyip alkışlatmak o adamın arkasında durduğunu gösterir. Bu da parti genel başkanını bırak, parti üyesinin dahi yapmaması gereken vahim bir olaydır. Nitekim Baykal’ın sözleri de hem parti başkanlığı hem de devlet adamlığına dönük ders niteliğindeydi. Partide var olan sıkıntılar büyüyor ve bunun böyle gitmeyeceği açık. Dahası, muhalif gruplar arasında ‘kim gelecek’ tartışması ya da pazarlığı yaşanıyor. Ve bugün olmazsa yarın olağanüstü kurultay gündeme gelebilir.
Buna karşı yeniciler, yani parti içi iktidardakiler diyor ki:
Tepki gösterenler zaten bizim daha önceki kongrelerden, özellikle de ön seçimden sonrası hep muhalif olan arkadaşlar. Bu düşünceleri yeni değil, sadece Adana vesile oldu ve kamuoyuyla paylaştılar. Adana’da isimlerin okunması bir tercih meselesi. Siyasette yaptığınız her tercihin bir alternatif maliyeti vardır. Ya o isimleri okuyacak, okutacaksınız ya da hiç okumayacaksınız. Aradan seçim yaparsanız bu sefer siz ayrımcı duruma düşeceksiniz. Yani eleştirdiğiniz bir iktidarın yapmış olduğunu yapacaksınız. Gelen tepkilerin, söylemlerin hiçbiri sürpriz değil. Bu tartışma yeni CHP sözünün kullanıldığında başlayan ve yıllardır parti içimizde söylenegelen şeyler; sadece bugün dozajı birazcık yükseldi. Baykal da yeni bir şey söylemedi, eski söylediklerinin tekrarıydı. Bu olaydan yeni bir kurultay falan da çıkmaz.
Her iki tarafı dinledikten sonra biz de diyoruz ki:
CHP’nin eski ya da yeni olması pek fark etmiyor. Çünkü parti içi dinamikler, daha doğrusu, hizipler her zamanki gibi ülkede değil, CHP’de iktidar olmaya odaklanmış durumda. Yani daha inandırıcı, güven veren ve etkin bir CHP için “değişim” sözcüğü gündemden düşmüyor ama bu da ağırlıklı olarak “O gitsin, ben geleyim” mantığı üzerinden yürüyor. Hem de ülkede yaşanan bu kadar olumsuzluğa rağmen...