Abone Ol

Kemal Sunal'ın ölümüyle ilgili şaşırtıcı detay

anat hayatının 50’nci yılını kutlayan yönetmen Ali Özgentürk verdiği röportajda Türk sinemasına damga vuran filmlerinden bahsederken, bir yandan da Kemal Sunal'ın ölümüyle ilgili şaşırtıcı bir detayı paylaştı.

Kemal Sunal'ın ölümüyle ilgili şaşırtıcı detay

Sanat hayatının 50’nci yılını kutlayan yönetmen Ali Özgentürk verdiği röportajda Türk sinemasına damga vuran filmlerinden bahsederken, bir yandan da Kemal Sunal'ın ölümüyle ilgili şaşırtıcı bir detayı paylaştı.

Kemal Sunal, Ali Özgentürk’ün çekeceği Balalayka filmi için Batum’a gitmek üzere bindiği uçakta hayatını kaybetmişti. Özgentürk Hürriyet’ten Yenal Bilgici’ye Sunal’ın son anlarını anlatırken rahatsızlığıyla ilgili detayı da ilk kez açıkladı. İşte o röportajdan bir kısım…
Kemal Sunal'ı 17 yıl önce bugünlerde kaybettik. Sizin çekeceğiniz “Balalayka” filmi için Batum'a giderken, uçakta kalp krizi sonucu hayatını kaybetti. Nasıl hatırlarsınız dostunuzu?

Kemal çok düzgün bir insandı. Ahlakı, saygısı çok güçlüydü. Filmlerindeki mizahın yarısını kendisi üretirdi. Bizim ulusal komiğimizdi. Ama çok ciddi bir insandı aynı zamanda. O Şaban karakterini ciddi bir yoldan elde etti.

‘Balalayka’nın hikayesini onu düşünerek yazmıştınız, değil mi?

Çok uzun zaman önce, bir hikaye kurmuştum: Birileri, bir şairin cenazesini almaya gidiyorlar ve olaylar gelişiyor. Duygusal bir hikayeydi ilk kurduğum; komedi değildi. Sonra hikayeyi değiştirdim. Adana'da bir pavyonda Rus kızlarını gördüm çünkü. Onların hikayelerini dinledim, bir otobüse bindirilip köylerde dolaştırılıyorlarmış… Sonra zaman içinde, klasik Kemal Sunal komedisi dışında, farklı, sürprizleri olan, sıcak bir komedi filmi tasarladım. Yeni senaryo Kemal'in de hoşuna gitti. Sonra üzerinde çalıştık senaryonun. Batum'da çekecektik. Tabii Kemal'in ölümüyle o senaryo da değişti.

Uçağa binmediği söylenir Kemal Sunal'ın, o gün neden razı oldu?
Genelde uçaktan korkuyor. Ben dedim ki atlayalım arabaya, gidelim Batum'a… Önce “Evet” dedi. Sonra “Çok yoruluruz” diye vazgeçti. “Eh, şoför alırız” diyecek oldum; “Başkasının sürdüğü arabadan korkarım” dedi. Nihayet “Sen uçakta yanımda oturursan gideriz” dedi. Öbür yanına da oğlu Ali oturmuştu o gün. Hayatını kaybettiğinde daha yerdeydik yahu. Uçak kalkmamıştı bile.

Sohbet ediyor muydunuz o anlarda? Gergin miydiniz?

Çok gırgır, tatlı şeyler konuşuyorduk. Uçağın televizyonu da işte güvenlik tedbirlerini anlatıyor. Uçak yavaştan yürümeye başladı, konuşmamız durdu. Kemal'in korktuğuna dair hiçbir belirti yoktu. Korkmuyordu da zaten. Ama birden başı omzuma düştü. Ali de oturduğu yerden kalktı. Ben “Doktor yok mu?” diye bir çığlık attım. Bayılmışım. Sonrasını hatırlamıyorum. Uyuttular beni.

Kalp krizi değil mi?
Sonra öğreniyoruz ki, karısından da gizlemiş. Yazları arabayla Almanya'ya giderdi. Meğer duyulmasın diye Alman bir doktora kalbini gösteriyormuş her yıl. Bir problem varmış kalbinde ama ne olduğunu bilmiyorum açıkçası.