Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Ülkeyi donattılar fabrikalarla, demir yollarla, Osmanlı'nın borcunu son kuruşuna kadar ödediler hiçbir egemen gücün önünde eğilmediler.
İşte biz onların torunlarıyız. 3 askerimiz şehit olmuş Allah'tan rahmet diliyoruz.
Sözcü gazetesinin muhabirin Ali Ekber Ertürk'ü son yolculuğuna uğurladık. Orada söyledim kalemini satmayan gazeteci bütün toplumun saygınlığını kazanır. Bu da o saygın gazetecilerden birisiydi. kendisine yakınlarına sözcü gazetesi ailesine baş sağlığı dileklerimizi iletiyoruz.
Ak Parti'nin gençlik toplantısına giden ve dönüşte de bir kaza sonucu 3 üniversite öğrencisi hayatını kaybetti. Onlara da Allah'tan rahmet diliyoruz.
Sevineceğimiz olaylar da var. Dünya kadınlar boks şampiyonasında milli takımımız 5 altın, iki bronz madalya kazandı. Gerçekten yürekten teşekkür ediyorum. Kadının gücünü görüyoruz. Vakıfbank Kadın Voleybol Takımı 5. kez Avrupa şampiyonu oldu. Anadolu Efes Basketbol takımı Avrupa liginde 2. kez şampiyon oldu. Tüm şampiyonlara selam ve sevgi gönderiyoruz.
Gelelim ana konuya. Hep söylerim, bir ülke bilgi ile yönetilir, birikim ile yönetilir. Devlette liyakat varsa daha sağlıklı bir yönetimi inşa edersiniz. Ama geldiğimiz noktada Türkiye'nin iyi yönetilmediğini görüyoruz. Bütün vatandaşlarıma çalıştığı alan ne olursa olsun seslenmek isterim; siz de görüyorsunuz ben de görüyorum, Türkiye iyi yönetilmiyor. O kadar havai bir yağı, o kadar gerçeklerden kopuk bir yapı var ki eleştiri geldiği zaman gözlerime bakın diyorlar. Biz sizin gözlerinize de baktık, boyunuza da baktık, endamınıza da baktık diplomanıza da baktık, siz bu ülkeyi yönetemiyorsunuz. Vatandaştan kopan vatandaşın derdini dinlemeyen sizin derdiniz var mı diye sormayan bir yönetim Türkiye'de var olan orunları çözemez, çözemiyor da zaten.
Devlette liyakat sistemini bitirirseniz devleti içten içe çürütürsünüz. Geldiğimiz nokta budur. Bir çürüme görüyoruz devlette. Kimin ne yaptığı hangi kararı aldığı belli değil. Ve ben bunu büyük bir samimiyetle söylüyorum ilk kez TC tarihinde yaşanan derin bir ekonomik bunalım içinde dar gelirli bir avuç gruplardan üst gelir grubuna kaynak aktaran bir ekonomik politikaya ilk kez tanık oluyorum. 84 milyon bir avuç kişiye çalışıyor. Aşağıda insanlar perişan, pazara çıkamıyorlar. Aldıkları gelirler kısa süre içinde enflasyon karşısında neredeyse sıfırlanıyor.
Üç yöntemle alt gelir gruplarından topladıkları paraları üst gelir gruplarına yani bir avuç kişiye beşli çete ve tefecilere aktarıyorlar. Hunlardan birincisi kamu özel iş birliği yap işlet devret. Enflasyon da dahil bu milletin sırtına yıkılarak buradan elde edilen paralarla büyük kaynaklar ayırıyorlar. Bir örnek vereceğim aynı hastane devlet yaptığında 3 milyar 907 milyar liraya mal oluyor. Ama KÖİ olduğu zaman bu hastanenin fiyatı 6 milyar 776 milyon liraya çıkıyor. Bu ne demektir? 3 milyar liralık kaynak aktarıyorum bir kişiye! İnsanda biraz insaf olur. Bu birinci yöntem. Beşli çete bu işin kurmayı. Bu işi en iyi bilen tezgâhı en iyi kuran devleti en iyi soyan Erdoğan'dan da en iyi desteği alan bunlar. O nedenle diyorum. Beşli çetelerden bu milleti kurtaracağız söz. Sözümüz söz.
İkincisi yeni çıktı; kur korumalı mevduat. Ne derler ballı kaymak mı diyorlar. Öyle. Hem dolar karşısında erimeyecek, hem faiz alacak hem de vergiye tabii olmayacak. Vatandaş simit alırken vergi verecek, beyler milyarları aldığı zaman hiç vergi ödemeyecektir.
Üçüncüsü; acaba Bahçeli cebinde dolar mı taşıyor Türk Lirası mı? Paranın bu kadar itibarsızlandığı bir dönemde Bahçeli hala kalkıp da Türk Lirası'nı itibarsız hale getiren iktidara destek veriyorsa orada bir sorun vardır demektir.
Ayrıntılar gelecek..