CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu üzerinden yürütülen 'Atatürk' tartışmasına dair "İster Gazi Mustafa Kemal diyin, ister Atatürk; bunlar aynı şey zaten" dedi.
Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında bugün hazırlanan iddianameye de değinen Kılıçdaroğlu, "Selahattin Demirtaş, bu iddianameleri alacak madalya olarak takacak" ifadesini kullandı.
Halk TV'de Şirin Payzın'ın konuğu olan Kılıçdaroğlu, gündeme dair soruları yanıtladı. Önümüzdeki seçimlerde partisinin Cumhurbaşkanı adayı ve 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e ilişkin sözleri sorulan CHP lideri, Abdullah Gül Türkiye siyasetinin önemli bir ismi, bunu kabul etmek gerekir. Ben bir soruya cevaben, 'Neden Abdullah Gül'den korkuyorlar?' dedim. Sonra kıyamet koptu. Bizim şu anda bir adayımız yok. Böyle bir teklif yok" şeklinde konuştu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman'ın düğününün ardından Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ziyaret etmesini de değerlendiren Kılıçdaroğlu, "Bir savcı evlenebilir, evliliği kutlanabilir. Ama bir savcı evlenip soluğu Saray'da alamaz. Cumhuriyet yalnızca savcıların unvanında kullanılır. Eğer Saray'ın savcısıysanız Cumhuriyet Savcısı ünvanını kullanmayacaksınız" açıklamasında bulundu.
"İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturup Türkiye'nin güvensiz olduğunu itiraf etmek enteresan bir şey. Tam tersine Türkiye'nin terörden temizlenmesi gerektiğini ifade edebilirdi. Anayasa Mahkemesi Başkanı'nı bir karar üzerinden hedef alıyorsa zaten demokrasiyi içselleştirmediğini gösterir bu.
"Bu insanlar silahlanırken devlet neredeydi?"
"Bir kişi televizyonlara çıktı ve bir dini akımın silahlandığını ifade etti. Savcılığın daveti olursa bu bilgileri vereceğini söyledi. Bu ülkenin istihbaratı yok mu? Bu insanlar silahlanırken devlet neredeydi? Bunları kim koruyordu?
15 Temmuz sonrası kaybolan silahlar olduğunu da biliyoruz. Bu silahlanma ileride ciddi bir sorun oluşturabilir. Gücünü akıldan değil de silahtan alanlar başarılı olamazlar. Gücünüzü demokrasiden yana kullanıyorsanız korkmayacaksınız. MİT kimin silahlandığını, nerede ne konuştuğunu biliyor.
"Ben güvenlik güçleri içinde ağırlıklı grubun Türkiye'nin çıkarlarını öncelikli görenler olduğuna inanıyorum. Bunların yanında Saray'ın talimatlarını öncelikli gören ve bu sayede yükselenlerin de olduğunu biliyorum.
"Bir savcı evlenip soluğu Saray'da alamaz"
"Bütün yargıçların hukuka ve vicdana göre görev yapmalarını isterim. Hepsi böyle değil maalesef. Saray'dan, hatta Erdoğan'ın avukatlarından talimat alan savcı ve hakimler de var. Erdoğan'ın avukatları sigara küllüğü istediğinde, ayağa kalkıp getiren yargıçlar var.
"Bir savcı evlenebilir, evliliği kutlanabilir. Ama bir savcı evlenip soluğu Saray'da alamaz. Cumhuriyet yalnızca savcıların unvanında kullanılır. Eğer Saray'ın savcısıysanız Cumhuriyet Savcısı ünvanını kullanmayacaksınız. Erdoğan'ın avukatlarının önünde hazır olda bekleyen savcılar olduğunu da biliyoruz.
"Selahattin Demirtaş Bey, bu iddianameleri alacak madalya olarak takacak. Savcılar da eleştirilir. Talimatla iddianame düzenlerseniz, ya da birilerinin talimatıyla yıllarca iddianame hazırlamazsanız o ülkede adalet kalmaz.
"CHP oylarını arttıramıyor demek haksızlık olur; ama yeterli bir artış olmadığı konuşulabilir. CHP'nin toplumun bir kesiminde mesafeli olunması gerektiği düşünülen bir kanaat var. CHP'nin toplumdan kopuk olduğu gibi yanlış algılar var. Biz toplumla en yakın, en sıcak ilişkiyi kurmaya çalışıyoruz. Biz söylemlerimizde samimiyiz. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmemesi gerektiğini biz söylüyoruz. Eğitim sisteminin çağdaşlaşması gerektiğini de biz söylüyoruz. Adalet sistemindeki sorunları da biz söylüyoruz. Yıllarca CHP'ye yönelik oluşturulmuş yanlış bir algı var, bunu da değiştirmeye çalışıyoruz.
"Bizim yaptığımız bilgiye dayalı muhalefet. Kavga eden değil, iktidara geldiğinde her kesimi kucaklayan bir dil kullanıyoruz. Siyaseti kavga alanı olmaktan çıkarıp, ülkenin çıkarları için yapılan bir şey haline getirmek istiyoruz. Kavga siyaseti bundan önce hep yapıldı zaten, biz yeni bir şey deniyoruz. Kavganın bu ülkeye hiçbir yararı olmadı.
"Vatandaş doğduğu andan itibaren vergi veriyor. 84 milyon vergi veriyorsa, verginin de nereye gittiğini sormalıdır. Sorabiliyorsa o ülkede demokrasi vardır. Bu bütçe açığının nereden çıktığını halk sorabilmelidir. Torunlarımızın bile borçlu doğacak olmasının nedenini sormalıdır.
"Sağ-sol kavramları 18. yüzyıla ait kavramlar. Bu kavramlarla 21'inci yüzyıl sorunlarını nasıl çözebiliriz? Türkiye'de üç katmanlı bir yapı var. Ortaçağ koşullarında, üç aile bir dairede yaşayanlar var. Bir de beyaz yakalı, orta sınıflar var. Bir de aylık 25 bin dolar gelirle yaşayanlar var. Sizin alttakileri üste çekmeniz lazım. Onları da din bezirganlığıyla uyutuyorlar. Gerçek dini de öğretmiyorlar.
"İster Gazi Mustafa Kemal diyin, ister Atatürk. Bunlar aynı şey zaten. Bu tartışmalar yapay tartışmalar. Bunlar belli çevreler tarafından CHP'nin içini karıştırmak için körükleniyor. Karışmaz. CHP'nin ilkeleri, programı var. Ülkenin sorunlarını çözmek için bir kabiliyeti var. Bizim sorunumuz, doğruya doğru kitlelere kendimizi anlatmak. Kendini iktidara eklemlemiş medya bize yer vermez. Toplum bölündü, bu da iktidarın işine geliyor. Ekonomik sorunlar çok ciddi. Halk da görüyor bunu görüyor. Ayasofya dediler, ne oldu? Canan Hanım bizim il başkanımız elbette yanındayım. Canan Hanım'ın, Atatürk'ü sevmemesi mümkün mü? Bu tartışmalar Türkiye'nin, İstanbul'un gündeminde değil. Türkiye'de işsizlik, yoksulluk, uyuşturucu sorunu var.
"Partimizde üye sayılarının azaldığı doğru değil. Sürekli artıyor bizim üye sayımız. İstifa edenler olur, ölenler olur ama bizim üye sayımız sürekli artıyor. Biz seçimlerde görevlendirdiğimiz halde sandık başına gitmeyen 30 bin kişiyi de ihraç ettik. CHP üyesi olmak sorumluluk gerektirir.
"Sayın Ahmet Davutoğlu'nu yeni genel merkezleri münasebetiyle ziyaret ettim. Ülkenin durumunu, dış ilişkileri konuştuk. Keyifli bir konuşmaydı. İttifak görüşmeleri elbette konuşulmadı. Hayırlı olsun ziyaretinde ittifak konuşmak doğru olmazdı.
"Sayın Gül, en son kız kardeşimin vefatı dolayısıyla aradı. Başka zamanlarda da görüşmelerimiz de oldu. Abdullah Gül Türkiye siyasetinin önemli bir ismi, bunu kabul etmek gerekir. Ben bir soruya cevaben, 'Neden Abdullah Gül'den korkuyorlar?' dedim. Sonra kıyamet koptu. Bizim şu anda bir adayımız yok. Böyle bir teklif yok. Bizim belediye başkanlarımız da görevlerini yapıyorlar, yapacaklar.
"Biz yasamanın yürütmeyi denetleyebilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Şu an yürütme yasamanın üzerinde tahakküm kurmuş. Cumhurbaşkanı, 'Siz bilmiyorsunuz Türkiye 85 ildir' dese, o kanun meclisten geçer. Seçim zamanında ittifakı oluşturan liderler bir protokol imzalamak zorunda. Cumhurbaşkanı olacak adayımız bir süre sonra sembolik olacak. Parlamenter sisteme geçeceğiz. Denetlenebilir olacağız. Sayıştay'ı evrensel kurallarla donatacağız. Hesap vermekten korkmayan bir iktidar olacağız."