İŞTE O YAZI
Siyasetçi, her an seçim olacakmış gibi düşünür, ona göre hazırlık yapar.
Abdullah Gül'ün de aylar yıllar sonra sessizliğini bozması tesadüf değildir, vardır bir hesabı.
Karar Gazetesi'ne konuşan Gül;
-"Siyasal islam çöktü" dedi, CHP tabanına, laik kesime "islamcı değilim" mesajı verdi.
-Türban ve Kudüs konusundaki tavrı nedeniyle CHP'yi 'takdir' etti. Muhafazakar kesime "CHP ile yürünebilir" dedi.
-"Kürt sorununu içeride çözmeliyiz" dedi, HDP'ye çiçek gönderdi.
- Siyasetçi ve gazetecilerin tutukluluğunu eleştirdi, ne kadar demokrat olduğunu gösterdi.
- Rusya ile ölçünün kaçtığını söyledi, S400 alımına tepki koydu, NATO'ya ABD'ye el salladı.
Buraya kadarı, AKP'ye karşı yarışacak bir adayın söyleyeceği standart sözler. En önemli mesajı ise, gazetenin de manşete çektiği "parlamenter sisteme dönmek şart" cümlesidir.
Abdullah Gül, Türkiye'deki dengeleri çok iyi okuyabilecek tecrübeye sahip bir siyasetçi.
Ve bugün bütün hesaplar gösteriyor ki, önce aday, sonra da Cumhurbaşkanı olabilmek için artık gereken güç değil, güçler dengesi. Bakınız son belediye seçimleri!
Güçler dengesinin anahtarı ise hala Kemal Kılıçdaroğlu'nun elinde. İşte bu yüzden "parlamenter sisteme dönüş" mesajını da Kılıçdaroğlu'na yazılmış bir mektup olarak görmek lazım.
Peki Kılıçdaroğlu, Gül'ü millet ittifakının çatı adayı yapar mı, neden olmasın?
Ankara'yı Melih Gökçek'ten kurtarabilmek için Mansur Yavaş'ı aday göstermedi mi, CHP tabanına MHP'li adayı kabul ettirmek için koltuğundan istfa restini çekmedi mi?
Bugün CHP'nin en öncelikli talebi, parlamenter sisteme geri dönülmesi. İyi Parti'nin de, HDP'nin de, Saadet'in isteği aynı yönde.
O halde millet ittifakı, eski sisteme dönüşü öncelik alarak, bunu sağlayacak bir aday üzerinde uzlaşamaz mı?
Seçim günü ne olur şimdiden bilmek mümkün değil ama bugünün şartlarında millet ittifakı partilerinden hiçbirinin adayı tek başına seçilmeye yetmiyor. Ekrem İmamoğlu rüzgarı da kimseyi yanıltmasın. HDP oyları olmasa CHP, İstanbul Belediyesini rüyasında görürdü.