İşte Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları...
13 Temmuz 2015’te Sayın Davutoğlu’na söylediklerimle bugünü kıyaslayacağım. O gün Davutoğlu’na Türkiye’nin 5 temel sorunu var dedim. “Nedir” dediler saydım: 1-Demokrasi, 2-Ekonomi, 3-Eğitim, 4-Toplumsal barışımız dinamitlenmiş durumda, 5-Dış politikada ciddi sorunlarımız var dedim.
15 Temmuz darbe girişiminden yaşadıklarımıza, 13 temmuz 2015’ten şu ana kadar yaşadıklarımıza bakalım. Sayın Davutoğlu ile masaya otururken demokrasi gelişecek dedik. Bugün geldiğimiz noktada çok daha geriye giden bir tablo ile karşı karşıyayız.
İlk ciddi sonuç yüzde 49,5 oy alan Davutoğlu’nun saray darbesiyle gitmesi oldu. İkinci temel olay 15 Temmuz darbe girişimidir. İki tane 15 Temmuz var. Bir, halkın iki, sarayın 15 Temmuz. Halkın 15 temmuzuna hep saygı gösterdik.
Bir de sarayın 15 Temmuz'u var. 15 Temmuz'u fırsat bilip 20 Temmuz darbesini yapması. Türkiye tarihinde ilk kez bir sivil darbeyle karşı karşıya kaldı.
Ama darbe darbedir. KHK ile yönettiler üniversiteden hocaları attılar. Yani 12 Eylül darbesinde ne olduysa bu dönemde de aynısı oldu.
'VERİLEN KARARIN ARKASINDA DURMAK İÇTİHAT YARATMAKTIR'
Bizim onurlu bir milletvekilimiz var. Sayın Enis Berberoğlu. Onu buradan saygıyla selamlıyorum. Açıkça söylüyorum, Enis Berberoğlu’nun toplu iğne ucu kadar hiçbir suçu yok. Dosyasında da yok. Ama ömür boyu hapse mahkum edildi sonra 25 yıla düşürüldü.
Kararı veren hakim hakim değildir, savcısı da savcı değildir. İktidar partisinin hakim ve savcıları bu kararı aldılar. Gün gelecek Enis Bey onuruyla dışarı çıkacak ama onu mahkum edenleri tarih unutmayacaktır. Bir sözüm de AYM’nin saygıdeğer üyelerine. Saygıdeğer üyeler. Daha önce verilen kararlar var. Verilen kararın arkasında durmak içtihat yaratmaktır.
Enis Berberoğlu olayında alt mahkeme üst mahkemeye açıkça meydan okumuştur. AYM’yi takmam demiştir. Bu gücü siyasi otoriteden alıyor. Siyasi otoriteye karşı yargının sesini güçlü çıkaracak ise AYM’dir. Bekleyelim derseniz, geciken adalet en büyük adaletsizliktir.
Sayın Davutoğlu 13 Temmuz 2015’te geldiğinde demokrasiyi konuşuyorduk. Bugün çok daha kötü koşullarda demokrasiyi konuşuyoruz. YSK içindeki bir çete ile gayrımeşru bir anayasa değişikliği geçti. Her darbeci kendi darbe hukukunu hazırlar. Seçimle gelen seçimle gitmiyorsa istifa eden kişi gerekçelerini kendi seçmenine anlatmak zorundadır.
'SİZİ KİM ADAM YERİNE KOYMADI'
Kadir Topbaş’a sordular yoruldunuz mu diye? Ne diyor, 'beni adam yerine koymadılar' Açıkça soruyorum: Sizi kim adam yerine koymadı?
Şimdi yine bazı belediye başkanlarının istifasının istendiği konuşuluyor. İstifa edenler suçludur. Ama istifa etmeyip direnen beni halk seçti diyenlere de hep saygı duyarım.
Neden istifa ediyorlar? 2 nedeni olabilir. 1 yolsuzluk vardır… 2 FETÖ üyesidirler… İstifa edenlerin yakasında iki rozet vardır birinde yolsuzluk diğerinde FETÖ…
Şimdi Sözcü gazetesinin sahibini silahlı terör örgütü yönetmek suçlamasıyla yargılanacak. Sözcü gazetesini FETÖ ile bir görmek aklı kaybetmek demektir. Eğer Sözcü’nün yayın çizgisine siz müdahale edecekseniz o yayın çizgisine önce ben sahip çıkacağım. Sözcü’nün FETÖ ile ne lakası var? Neymiş, 17-25 Aralık’ta bu yayınları yapmış.. Ben de o savcıya sormak istiyorum: Ayakkabı kutuları, kol saatleri, istifa eden bakanlar yalan mıydı? Sen cumhuriyet savcısı değil sarayın savcısısın…
'10 KEZ AF KANUNU ÇIKARDILAR'
Hükümet 451 milyar TL’lik alacağını tahsil edemiyor. Devletin eski parayla 848 katrilyon borcu var. 10 kez af kanunu çıkardılar ama vatandaş borçlarını ödeyemiyor.
FETÖ ne istediyse verdin. Ama işçiye mamura çiftçiye esnafa emekliye istediklerini vermedin. Şimdi çiftçinin, emeklinin, memurun, esnafın hesap sorma vakti.
15 yılda sadece bir avuç faizciye ödedikleri faiz parası 142 milyar dolar. Faize karşıysa çıkar bir KHK faizi sıfırla. Yapabilir mi? Yapamaz çünkü faiz lobisinin has adamı bu. Dönüp vatandaşa diyecek ki biz faize karşıyız. Faizciliğe kim karışı? Gayet açık söylüyorum Cumhuriyet halk partisi karşı. Çünkü biz alın terinden üretimden yanayız. Para yatlara katlara uçaklara 1100 odalı saraya gidiyor.
Sarayın sadece temizlik masrafı 2 milyon lira. İsraf haramsa bu harama nasıl ortak oluyorsunuz. Şimdi bu yetmiyor 350 odalı yazlık saray yapılacak beyefendi için. 1100 odalı saray uçaklar yatlar katlar neyinize yetmiyor. 350 odalı yazlıkta ne yapacaksınız. Bu kadar israf cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde olmamıştır.
VERGİ ZAMMI ELEŞTİRİSİ
Paralar yetmiyor yeni vergi kanunları getiriyorlar. Burada da iyi polis kötü polisi, oynuyorlar bunu kimse unutmasın. Bakana açıklama yaptırıyorlar. “Yüzde 40 zam” yapacağız diye. Arkasında beyefendi devreye giriyor, 'arkadaşlar bir daha görüşsün' diyorlar. Peki o kararı alırken neye göre aldınız, bu kararı alırken neye göre alacaksınız? Sizde akıl yok mu? Birisini parlatmak için iyi polis kötü polis oynuyorlar. Böyle devlet yönetilmez. Devlet erdemle yönetilir.
'ÇOCUKLARINI DENEK OLARAK KULLANAN DÜNYADAKİ TEK ÜLKE'
Sayın Davutoğlu geldiğinde eğitim konusunu söyledim ona. 15 yılda 6 milli eğitim bakanı değişti. Bugün geldiğimiz noktada çocuklarını denek olarak kullanan dünyadaki tek ülke Türkiye. Velililer çocuklar ne yapacaklarını bilmiyorlar. Böyle garip bir yapıyla karşı karşıyayız.
100 bin öğretmen açığı var. Biz ne dedik atama bekleyen öğretmen sorunun ortadan kaldıracağız. Eğitimi boşladılar. 2002’de eğitim yatırımlarının oranı yüzde 17-18’di. 2017’de yüzde 8’e düştü.
'TEOG KALKIYOR NE OLACAĞINI KİMSE BİLMİYOR'
15 yılda sen bu ülkenin çocuklarının eğitim sorunun çözemiyorsan enden hala o koltukta oturuyorsun. Şimdi TEOG kalkıyor ne olacağını kimse bilmiyor. Deli saçması…
13 Temmuz 2015’te Sayın Davutoğlu geldiğinde dediğim bir diğer konu ise toplumsal barıştı. Elin oğlu çözüyor da biz neden çözmeyeceğiz. Bunu için gizli ajandanız olmayacak, hesabını veremeyeceğiniz anlaşmalara girmeyeceksiniz ve her aşamada halka bilgi vereceksiniz.
2002’de ülkeyi sıfır terörle devraldılar. Bugün üç terör örgütüyle mücadele ediyoruz.
PKK,FETÖ ve IŞİD… AKP’li kardeşlerime sormak istiyorum: Üç terör örgütünü başımıza bela eden hükümetin adı ne?
'DIŞ POLİTİKANIN 180 DERECE DEĞİŞMESİ LAZIM DEDİM'
13 Temmuz 2015’te Sayın Davutoğlu’na dış politikanın 180 derece değişmesi lazım dedim. Bugün Suriye’de ve Kuzey Irak’ta yaşananların ana sorumlusu bu hükümettir. Akan kanın sorumlusudur bunlar. Bunların yatacak yeri yoktur. Müslümanı Müslümana kırdırdılar ve Suriye’yi parçaladılar. Irak’ı da parçaladılar.
50 sefer söyledik merkezi hükümetle muhatap olacaksınız diye. Bizi dinlemediler. Biz bildiğimiz okuruz dediler. O kadar ezildik ki benim onuruma dokunuyor. Oradaki kabile şefleri bile Türkiye’ye kafa tutuyorlar. Bunlar da esip gülüyor asarız keseriz diye hiçbir şey yapamazlar.
Türkmenler kaybetti, Türkiye kaybetti, Türkiye’nin iş adamları kaybetti. Bu beş sorunu çözerseniz biz varız demiştik… Beş sorunu ortaya koyduk .çözümünü de söyledik onlara…
'LİYAKAT SİSTEMİ YOK'
Merkez Bankası Başkanı'na faiz indir diyorsun. Onu ben mi seçtim. Hükümet makamı şikayet etme yeri değildir. Dünyanın en güzel eğitim reformunu yapan Finlandiya’nın eğitim bakanını davet ettik bize de anlatın diye. Ama bunlar yapmıyorlar. Ne taşımalı eğitimi. Nerede öğrenci varsa orada okul da olacak.
Ne sözleşmeli, ücretli öğretmeni. Öğretmen öğretmendir. Devlet olarak bir yere para vereceksen önce öğretmene vereceksin. Semih ve Nuriye iki öğretmen kardeşim. Buradan onlara selamlarımızı gönderiyoruz. Ne istiyor onlar işlerini okullarını istiyorlar. Biri hapishanede biri hastanede yoğun bakımda. Sizde vicdan yok mu? Eline silah mı aldılar? Birisinin burnunu mu kanattılar? Sadece işimizi verin ekmeğimizle uğraşmayın diyorlar. Emin olun bunların yatacak yeri yok.
Terör sorununu dört yılda çözemezsem siyaseti bırakacağım diyorum. Sen 15 yılda çözemedin. Uygar dünyanın bir parçası olacağız. Dış politika milli olmak zorundadır. İktidar partisi bile dış politikada ne söylediğini bilmiyor. AKP’nin genel başkanı diyor ki “Kuzey Irak’a giriş çıkış kapatılacak” diyor. Dışişleri bakanı ise diyor ki “Habur’u neden kapatalım.” AKP’nin genel başkanı yine diyor “ambargo koyarız, onları açlığa mahkum ederiz” diye. Ekonomi bakanı diyor ki “ambargo tehlikeli bir söylem.”
Bunlar devleti yönetemiyor. Yönetme güçlerini kaybetmişler. Freni patlamış kamyon gibi Türkiye yokuş aşağı gidiyor. Devlet büyük yara almış. İç çürüme ile karşı karşıya. Çünkü liyakat sistemi yok.