Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, yeni bir demokrasi mücadelesi başlatacaklarını dile getirerek "Demokrasi mücadelesini yeni başlatacağız. Verilen mücadele demokrasi tarihimizin en önemli kilometre taşlarından biridir. Bütün baskılara rağmen bu ülkenin seçmenlerinin yarısı sandığa gitti ve demokrasiden yana tavır koydu. Bu değeri koruyacağız." ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, Emek ve Dayanışma Günü olarak 1 Mayıs'ı kutlamanın, herkesin ortak amacı olduğunu, vatandaşların, çalışarak, üreterek, alınteri dökerek geçimlerini sağlamak, 1 Mayıs'ı, yasak, baskı, şiddetle değil bayram havasında kutlamak istediğini söyledi.
Sendikaların, 1 Mayıs'ta olay olmamasına büyük özen gösterdiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, sendikaları, sivil toplum kuruluşlarını ve partileri kutladı.
"İş kazalarında bin 970 işçi hayatını kaybetti"
Kılıçdaroğlu, 2016'da iş kazalarında bin 970 işçinin hayatını kaybettiğini, bu yılın ilk 3 ayında ise bu sayının 441 olduğunu bildirdi. Kılıçdaroğlu, kişilerin iş güvencesi bulunması, iş yerinin güvenlikli olması gerektiğini belirterek, "Neden iş kazalarında Avrupa birincisi, dünya üçüncüsüyüz Neden insanımızın hayatı bu kadar ucuz İktidar bütün bunlara karşı neden duyarsızlığını koruyor?" sorularını yöneltti.
İş kazalarında hayatını kaybedenlerin ailelerine, "Sizin hakkınızı, hukukunuzu koruyacağız. Eğer hukuk desteği istiyorsanız CHP il, ilçe başkanına ulaşacaksınız" diye seslenen Kılıçdaroğlu, asgari ücret net bin 404 lirayken, açlık sınırının bin 518 lira olduğunu anımsattı. Kılıçdaroğlu, CHP'li bütün belediyelerde kadrolu ya da taşeron olsun, hiçbir işçinin aylığının bin 500 liranın altında olmadığını vurguladı.
Kemal Kılıçdaroğlu, 2004'te 181 bin olan taşeron işçi sayısının, 1 milyon 220 bine ulaştığına işaret ederek, iktidarın seçimlerde söz vermesine rağmen bu işçilerin kadroya alınmadığını söyledi.
"Hangi istikrardan söz ediyorsun"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 15 yıldır herhalde en çok karşılaştığı kelimenin, "istikrar" olduğunu ifade ederek, "15 yıldır hangi istikrar geldi, nerede istikrar oldu?" diye sordu.
Fiyatların anormal olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, kuzu etinin 55 liraya, 2010'da 18 lira olan kıymanın kilosunun 44 liraya çıktığını belirtti. Kılıçdaroğlu, "Hangi istikrardan söz ediyorlar Yoksulluğun, fukaralığın istikrarından söz ediyorlar. Öyle bir noktaya geldik ki üreten Türkiye değil, tüketen Türkiye konumuna geldik" dedi.
Kılıçdaroğlu, 2003-2016 yıllarında ithal edilen tarım ürünlerine 126 milyar dolar ödendiğini, bu paranın Türk çiftçisine ödenmesi halinde Türkiye'nin, bütün dünyayı besleyebileceğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, arpanın Ukrayna, buğdayın Rusya, Kazakistan, ABD, çayın Endonezya ve Çin'den, kuru fasulyenin ABD ve Kanada'dan, nohutun Hindistan, Arjantin'den, patatesin Hollanda ve Almanya'dan ithal edildiğini anlattı.
"Dönüm noktası"
Kemal Kılıçdaroğlu, 25 Nisan 2017'nin kendileri için dönüm noktası olduğunu, bu tarihteAvrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin, Türkiye'yi yeniden denetim sürecine aldığını anımsattı.
"Batılılar bize düşman, niye denetime aldılar" diye kızıldığını ifade eden Kılıçdaroğlu, aynı kurumun 2004'te Türkiye'yi denetim dışına çıkardığında hep birlikte alkışladıklarını vurguladı. Kılıçdaroğlu, hangi gerekçeyle Türkiye'nin denetime alındığı üzerine hiç durulmadığını söyledi.
Konuşmasında Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin bazı saptamalarına yer veren Kılıçdaroğlu, anayasa referandumundaki eşitsizlikler ve haksızlıkların bu rapora da girdiğini ifade etti.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunların hangisi yanlış, hepsi doğru. Son yayımlanan kararnameler dahil kamuda görevine son verilenler, 4 bin 195 yargı mensubu, mülki idare amiri 385 kişi, emniyet genel müdürlüğünden 20 bin 672 kişi, öğretim elemanı 5 bin 300 kişi, eğitim, öğretim hizmetlerinden 33 bin 480 kişi, TSK'dan 8 bin 832 kişi, din hizmetlerinden 2 bin 198 kişi, sağlık ve yardımcı sağlık hizmetleri 6 bin 784 kişi, mahalli idarelerden 2 bin 349 kişi. Toplam 102 bin 319 kişi kamu görevinden sorgusuz sualsiz atıldı. Bunların hiçbirinin haklarını arama özgürlükleri yok. Dijital ansiklopedinin yasaklandığı süreci yaşıyoruz.''
Türkiye'de OHAL uygulamasıyla Anayasa fiilen askıya alındığını savunan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Türkiye'de Anayasa yürürlükte değildir. Çünkü Anayasa Mahkemesi, Anayasa'ya aykırı bütün OHAL düzenlemelerine, 'Ben görmüyorum, bunlara bakmayacağım' demektedir. Anayasa'nın güvence altına aldığı hiçbir hak yoktur. Bir OHAL kararnamesiyle herkes, her an hapse atılabilir, mal varlığına el konulabilir. Bu nedenle kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. O kadar ki TBMM'nin vermediği yetkileri bile OHAL kararnameleriyle düzenliyorlar. Vermediği yetkiler düzenlenirken TBMM Başkanı, itiraz dahil etmemektedir. TBMM Başkanlığının onuruyla oynanmaktadır. Dikta yönetimlerinin bütün koşulları, OHAL kararnameleriyle sağlanmıştır. Son kararnamede bir komisyon kurulması öngörüldü, bu komisyonda görev alacakların hiçbir sorumluluğu olmayacak. Bu komisyon ne yapacak, tek kişiye bakacak, oradan alacağı talimata bakacak. Hak, hukuk ve adalet kavramları Türkiye'de artık yoktur."