CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan'a "Artık seni biz yöneteceğiz" diyerek, canlı yayında kovulacak gazeteciler listesi açıklayan Star yazarı Cem Küçük'ün tehdit içeren sözlerine ilişkin olarak, “Çok ağır bir cüret, konuyu Meclis’e taşıyacağım" dedi. "Bir gazetecinin, meslektaşlarının kovulmasını istemesi, Cumhuriyet tarihinde örneği görülmemiş bir şeydir" diyen Kılıçdaroğlu, "Göbels’çi bir rejimin başladığının kanıtıdır. İsterdim ki bu sözlere önce, 78 milyonu kucaklama sözü veren Davutoğlu itiraz etsin. Balkon konuşmasında samimi olduğunu ispat etsin. Daha o konuşmanın mürekkebi kurumadan bir yandaş gazeteci çıkıyor, gazeteleri dizayn etmeye kalkışıyor" ifadesini kullandı.
Bir grup gazeteciyle bir araya gelen CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarını bugünkü köşesine (6 Kasım 2015) aktaran Cumhurriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'ın yazısından ilgili bölümler şöyle:
Merkez medyaya diz çöktürme çabaları, artık açık tehdide dönüşmüş durumda... Önceki gün Star gazetesi yazarı Cem Küçük’ün Aydın Doğan’a liste verip “Bunları kovmazsan bedelini ödersin. Seninle ilgili kararı ona göre vereceğiz” demesi ve yandaş medyadaki bazı kalemlerin hedef göstermeye başlaması Kılıçdaroğlu’nu öfkelendirmişti. Videodan izlediği bu sözleri “çok ağır bir cüret” diye niteledi. Konuyu Meclis’e taşıyacağını söyledi.
“Yönetime kin egemen olmaya başladı. Ülkeyi intikam duygusuyla yönetmeye kalkarsanız, felakete sürüklersiniz” dedi.
"Ödün vermeyin, dik durun!"
“Başbakan Davutoğlu Batı’ya şirin görünmek için balkondan birlik beraberlik mesajları veriyor, ama havuz medyası intikam peşinde... Oradakiler ‘Patron biziz’ havasına girdiler. Yazarları, patronları tehdit ediyorlar.
O sözler demokrasiye indirilmiş bir darbedir.
Bir gazetecinin, meslektaşlarının kovulmasını istemesi, Cumhuriyet tarihinde örneği görülmemiş bir şeydir.
Göbels’çi bir rejimin başladığının kanıtıdır.
İsterdim ki bu sözlere önce, 78 milyonu kucaklama sözü veren Davutoğlu itiraz etsin. Balkon konuşmasında samimi olduğunu ispat etsin. Daha o konuşmanın mürekkebi kurumadan bir yandaş gazeteci çıkıyor, gazeteleri dizayn etmeye kalkışıyor.
İsterdim ki Davutoğlu çıksın, ‘Sen kim oluyorsun da böyle konuşuyorsun’ desin.
Tehdit edilen gazete patronunu aratıp sözlerini düzeltmesini istesin.
Şimdi Başbakan’a sormak lazım:
Bu kişi bu cesareti nereden, kimden alıyor?”
‘Seninle ilgili kararı biz vereceğiz’ diyen bu gazetecinin pozisyonu nedir?
Davutoğlu, balkonda söylediği sözlerle yüzde 100 çelişen bu sözlerin yanında mıdır, karşısında mı?
Bu sözler Davutoğlu tarafından söyletiliyorsa felakettir; kendisine rağmen Erdoğan tarafından söyletiliyorsa daha büyük felakettir.
Bunlar aynı zamanda Türkiye’yi itibarsızlaştıran tehditlerdir; cevabını bulmalıdır.
Yoksa bu tehditlerin, medyanın geri adım atmasını sağladığı gibi bir algı çıkabilir ortaya...
Önümüzdeki süreçte, baskının dozunu artıracaklarını görüyoruz. Basın ödün vererek değil, dik durarak bu baskıların üstesinden gelebilir.”
Hitler'in propaganda bakanıydı
Kılıçdaroğlu’nun “Göbels rejimi” diyerek atıfta bulunduğu Joseph Göbels (Goebbels), 1933 ile 1945 yılları arasında Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanlığı yapmış Alman politikacı. Göbels, Adolf Hitler’in en yakınındakilerden ve en sadık yandaşlarından biriydi. Coşkulu ve enerjik hitabet yeteneği, sert anti-semitik görüşleri ile kitlesel propagandanın “Büyük Yalan” olarak bilinen tekniğini kullanmadaki ustalığıyla bilinirdi. “Eğer yeteri kadar büyük bir yalan söyler ve bunu sürekli tekrarlarsanız, halk önünde sonunda buna inanacaktır” sözleri de bir propaganda ustası olan Göbels’e atfedilir.
1933 yılında Nazilerin iktidara gelmelerinin ardından 13 Mart 1933’te Propaganda Bakanı olan Göbels’in ilk işlerinden biri Yahudiler ve Nazi karşıtı yazarlar tarafından yazılmış tüm kitapları Berlin’in Bebel Meydanı’nda yaktırmak oldu. Sonrasında giderek Almanya’daki bütün haber kaynakları üzerinde tam kontrol sağladı.
CAN DÜNDAR / CUMHURİYET