Sözcü yazarı Çiğdem Toker, dünkü yazısındaki eleştirilerine CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun verdiği yanıtı bugünkü köşesine taşıdı.
Toker’i arayan Kılıçdaroğlu, israfa bir olgu olarak toplumun pek çok kesiminin duyarlı olduğunu belirterek, “İsraf haramdır. Dolayısıyla israf niteliğindeki uygulamaları vurgulayarak, israfa özel hassasiyeti bulunan yurttaşlara anlatmış oluyoruz. Ama yolsuzlukları sorgulamaktan asla vazgeçmedik. Hiç vazgeçilir mi? Daha anlatacağımız çok şey var. Örneğin, PTT ‘de çok ciddi olaylar oluyor. Bunların hepsini takip ediyoruz” dedi.
'Gerekirse kamulaştıracağız'
AKP iktidarında yolsuzlukların çok doğal bir hale geldiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Onunla özdeşleşmiş. Belli çevrelerde ihaleler, seçimin finansmanı için kullanılıyor” dedi.
Kılıçdaroğlu, kendilerinin iktidara gelmesi durumunda israf ve yolsuzluklarla mücadele edeceklerini söyleyerek, “Yolsuzluk hukuki bir kavram. İsraftan daha ağır sonuçlar doğuran bir olay. İsraf fazla masraf demek. Biz yolsuzluklar konusunda bütün duyarlılığımızı koruyoruz. Şehir hastanelerini, köprüleri hep işledik. Şehir hastanelerini kamulaştıracağımızı söyledik.
Tünelleri, yap-işlet-devret ile döviz kuruna endeksli projelerin gerçek maliyetlerini topluma açıklayacağız. Gerekirse kamulaştıracağız. Maliyetlerin üzerine makul bir kâr koyarak kamulaştıracağız“ diye konuştu.
Yükleniciye ödeme yaparak söz konusu projeleri kamulaştıracaklarını belirten Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: "Mesela; 6 milyar dolara başlamış, 11 milyar dolara çıkmış. Aradaki fark kime gitti, nereye gitti? Bütün bunları ayrıntılı sorgulamanız lazım. Şişirilmiş maliyetler varsa bunları göstereceğiz, aradaki maliyetleri kime rüşvet verdiyse, gitsin onunla hesaplaşsın.”
Toker dünkü eleştirel yazısında muhalefeti muhafazakar dile teslim olmakla eleştirerek şunları yazmıştı: “Ana muhalefet partisi CHP, bu dili kendi stratejisi bakımından doğru buluyor olabilir. Özellikle Anadolu'da izleri tam silinmeyen, temelleri çok geriye uzanan, “CHP dinsizdir” yaftalaması düşünülürse.
Ama aynı “doğru”luğun, -laikliği günlük hayatının merkezine koymuş- bundan ödün vermemekte kararlı, doğası sermaye saldırısıyla durmaksızın talan edilen, yağmalanan kamu kaynakları dolayısıyla içinde haklı öfkeler biriktirmiş seçmenler için geçerli olduğunu söylemek zor. O seçmen, israf dendikçe, bu iktidarın eseri olan muhafazakar dile teslim olunduğunu, “dengeler uğruna” yolsuzluklardan hesap sormaktan vazgeçildiğini, düşünüyor.”
Yazının devamı için TIKLAYIN