Binlerce Makbule var
Utangaç Hasibe, çılgın Hasibe, gece gezer Hasibe bazen de dibe vurur Hasibe... Avrupa Yakası'nda canlandırdığı Makbule tiplemesiyle bir anda öne çıkan Hasibe Eren, gerçek hayatta tam bir anti-Makbuleci. Maço erkeklerden haz etmiyor, sevdi mi tam seviyor, çocuklara ders veriyor.
İşte Makbule'nin içindeki Hasibe'ler...
Avrupa Yakası'nın son dönemdeki en iddialı karakterlerinden Makbule, yani Hasibe Eren zor bir çocukluk ve gençlik dönemi geçirmiş. Kendisini güzel bulmadığını söyleyen Eren, Gaffur karakterinin de amacından saptığını düşünüyor.
İçimde coşku gırla!!! Çünkü son haftaların flaş flaş dizi yıldızı, Avrupa Yakası'nın Makbule'si yani Hasibe Eren röportaj için yolda. Tünel'de müdavimi olduğu Kaffehaus'ta oturmuş, ince belli bardakta çayımı içerken, kapıdan girdiğini görüyorum. Ooo! Amma da uzunmuş. Eh 1.74 boya topuklu çizme giyersen olacağı budur. Saçları bildiğiniz gibi kıvır kıvır, diz üstü jean eteği ve siyah deri ceketiyle pek şık! Hasibe Eren, Makbule'ye hiç ama hiç benzemiyor. Bu da seyirci sorunu herhalde, dizide adam karısını aldattıysa sokakta yüzüne tükürmeli hesabı. İnanmayacaksınız ama sesinde bir öğretmenin dinginliği hakim. Şöhretten hazzetmiyor, çocuklara oyunculuk dersi veriyor, sevdi mi tam seviyor, maço erkekleri beğenmiyor, rengi turkuaz, örgü örüyor, kâğıttan mumluklar yapıyor, altı yıldır reklamcı Togay Kılıçoğlu'yla evli, elbise bedeni 40- 42, Perihan Mağden ve Can Kozanoğlu okumayı seviyor, favori köşe yazarı Yıldırım Türker, takip ettiği dizi Nip Tuck. Damien Rice şarkılarına bayılıyor ve Doğan Apartmanı'nda ikâmet ederek beni can evimden vuruyor!
- Kapalı bir kutu gibisiniz, açınca içinden ne çıkacak?
- 100 bin tane kadın çıkacak. Ben İkizler burcuyum ve içimde bir sürü kadın var.
- Mesela?
- Utangaç, aşırı dışa dönük, ev kadını, gece gezmekten çok hoşlanan, aşırı entelektüel, bir de popüler kültürün dibine vuran Hasibe var.
- Bunun adı tutarsızlık mı?
- Ben hayatımın her döneminde aynı anda çok iş yaptım ve tek bir işe odaklanamayan biriyim. Tek bir işle mutlu olamıyorum.
- Mesela buraya içinizdeki hangi kadınla geldiniz?
- "Süslenmek zorundayım, topuklu ayakkabı giyeceğim ama çok da rahat edemeyeceğim ama n'apalım, lazım," diyerek geldim.
'HER ORTAMA UYARIM' - Sanki her duruma göre içinizden bir Hasibe çıkıyor...
- Bu benim kişilik özelliğim. Hani her ortama uyum sağlamayı beceren tipler vardır ya, onlardan biriyim.
- Bu çocukluktan gelen bir durum mu?
- Zor bir çocukluk geçirdim. Aslında dokuz yaşıma kadar her şey şahaneydi. Müthiş okullarda okuyup, müthiş ortamlarda yaşayan, belgeseller izleyip, fabrikalara gezilere götürülen bir çocuktum. Havuzlu bir bahçede şıkıdık şıkıdık oynarken, Almanya'dan Türkiye'ye gelip birden ekonomik olarak çöküyoruz.
- Canın en çok ne çekiyordu da olmuyordu?
- Ağlak bir şey söylemeyeceğim ama hep genç kız gibi giyinmek istedim. Çünkü ağabeyimin giysilerini giyerek büyüdüm.
- Para kazandığınızda ilk ne aldınız?
- Anneme küpe, kendime de walkman.
- Ne dinlerdiniz?
- Uzun zaman Bulutsuzluk Özlemi'nin Açıkhava'daki konser kayıtlarını dinlemiştim.
- Hayal ettiğiniz meslek neydi?
- Balerin olacaktım! Sonra hep oyunculuğu istedim.
Gaffur amaçlananın dışında bir yankı buldu!"
- Gaffur'un abartıldığını düşünüyor musunuz?
- Bir yanlış yapıldığını düşünüyorum. O da, ezilen halkın sesi payesi verilmesi. Gülse biliyorum ki böyle bir iddiayla yazmadı o karakteri. Psikopata soyunmuş ama tehlike arz etmeyen sevimli bir karakter yazdı ama böyle bir şeye dönüştü.
- Gaffur'u beğeniyor musunuz?
- Şahane buluyorum, Türk komedi dizilerinde ilktir. Bir Makbule daha vardır ama Gaffur yok.
- İyi oyuncu oyun yükseltir derler. Engin Günaydın'la paslaşmanız nasıl sizce?
- Beni çok yükseltiyor ama dizideki herkes öyle. Engin, rolüne girince asla çıkmıyor
'Kilo sorunu olan, kaşları otoban bir kızdım'
- Evin neşeli kızları erkekler konusunda pek kısmetli değildir. Beğendikleri erkek asla yüz vermez...
- Tabii canım benim de hep öyleydi. Hele bir de güzel olmayınca...
- Güzel olmadığını mı düşünüyorsun?
- E tabii ki, gerçekçiyim.
- İyi de nereniz güzel değil, bence gayet güzelsiniz.
- Biraz da kendine bakmayı bilmek lazım herhalde. O zamanlar kilo sorunu olan, kaşları otoban bir kızdım. Yani erkekler kız olarak değil, kanka olarak seviyorlardı.
- Buna kızmadınız mı?
- Yoo, durumumla barışıktım. Hoş bir kadın olarak giyinmeyi 25 yaşından sonra öğrendim.
- Anneniz size yol göstermedi mi, kızım şunu giy, şunu tak diye mesela?
- O çok üzülürdü "Ah benim komünist kızım, lacivert dışında renk bilmez," diye. İlk kırmızı bluzumu aldığımda annem evde bayram yaptı.
- 25 yaşında ne oldu? Birine mi âşık oldunuz?
- Yooo, aniden Sinderella durumu olmadı yani. Zamanla kendime yakışan şeyleri bulmaya başladım.
- Bir sırrınızı alalım lütfen.
- Kalçam büyük olduğu için üstüme oturan etek değil, belden genişleyen etek giyerim mesela. Dizinin çirkin ördek yavrusu
- Bu kadar başarılı olacağınızı düşünüyor muydunuz?
- Hâlâ başarılı bulmuyorum kendimi.
- Eyvah! Mükemmeliyetçi misiniz?
- Ben kendimi çok eleştiririm, bazen tekrara düştüğümü hissediyorum. Kendimi hiçbir zaman beğenmem.
- Dizinin içinde geriye düşme korkunuz var mı?
- Tek korkum Gülse Birsel'e esin verememek.
- O nasıl oluyor? - Yazar sizin yaptığınız bir şeyden coşup, onu parlatıp başka türlü bir daha yazar. Örneğin; bir gün Hümeyra "Hadi kalkın çay hazırlayın," dedi. Ben hızlanıp Gülse'yi dirseğimle ittirdim "Sen ne anlarsın ki çay hazırlamaktan," edasıyla. Ertesi hafta o harekete Gülse sahne yazmıştı.
- Siz bu Makbule'yi hayatınızın neresinde gördünüz?
- Benim içimde Makbule yok! Ama bir sürü öyle abla tanıyorum. Ortak paydaları kendilerine olan aşırı güvenleri ve aymazlıkları. İnsan haddini bilmeli. Güzel değil, ama çok güzel olduğuna inanıyor.
- Ama kimdi bu kadınlar, teyzeniz mi, halanız mı?
- Nasıl rezil edebilirim ailemi Ayşe! Bunları açıklayamam. Akraba, eş, dost, tanıdık bir sürü Makbule var etrafımda.
- Şu memeleri ittirme, toplama hareketiniz nereden?
- (Gülüyor) Öyle bir arkadaşımızın arkadaşı vardı. Sonra oturduğu yerde, 'seni dinliyorum' ayağında dökülen saçlarını toplayıp toplayıp kül tablasına koyan bir ablamız...
- Dizinin çirkin ördek yavrusu olmak sinirinizi bozmuyor mu?
- Aksine Burhan Altıntop'un Makbule'yi güzel bulduğu bölüm beni yordu. Ben hiç güzel olmak zorunda kalmadım, güzel olmak çok zor bir şey. Güzelleşmem için sete iki saat ara verildi. Halbuki Makbule'ye saç-makyaj yarım saatte hazırlanıyorum.
- Hayattaki Makbule'lere ne demek isterdiniz? - Ah bir sihirli değneyim olsa da şu gözünün önündeki perdeyi bir kaldırabilsem! Toplama şu saçları öyle, çıkar o altınları Allah'ın cezası...
AVRUPA YAKASI!!!