AKP iktidarının seçim için ittifak kurduğu Hüda Par, Hizbullah terör örgütünü tekrar gündeme getirdi. Türkiye, 90'lı yıllarda Hizbullah’ın işlediği vahşi cinayetler, domuz bağları ve mezar evlerle tanıştı. Örgütün en önemli eylemlerinden biri, evinin önünden kaçırılan İslamcı Feminist yazar Konca Kuriş cinayetiydi. O dönemde örgüte karşı operasyonu yürüten dönemin Konya Cumhuriyet Savcısı Nadi Türkarslan, Sözcü’den Başak Kaya’ya yaşananları ve sonrasını şöyle anlattı:
“Türkiye 1990'larda Hizbullah terör örgütünü tartışıyordu. Ancak özellikle yaşanan iki olay örgütün tepki çekmesine neden oldu. İslamcı Feminist yazar Konca Kuriş'i, 16 Temmuz 1998'de kaçırdı. 1999 yılının aralık ayında Zehra Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım'ı öldürerek şimşekleri iyice üzerine çekti. Yapılan soruşturmaların ardından Konya'nın Meram ilçesindeki o meşhur üç katlı bir villaya baskın yaptık ve Kuriş dahil 4 kişinin cesedi çıkarıldı.”
“Tehditler de aldım, bana telefondan beton kırma sesleri dinletiliyordu. Kuriş'in cesedinin bulunmasından sonra adliyeye döndüğümde, polis bana bir CD getirdi. Adalet Bakanlığı'ndan üst düzey bir bürokrat CD'nin hemen geri verilmesini istedi. Teslim etmek durumunda kaldık. İşlenen bu cinayetlerin hiç birinde tek bir fail dahi yakalanmadı.”
“Günümüze gelirsek. Örgüt artık faal değil. PKK'lı teröristler devşirilip İslam cihadı adına örgüt elemanı yapılmıştı. Böyle onlarca üyesi vardı. Savaşmayı biliyorlardı ve acımasızlardı. Hizbullah'ın kullanım süresi dolduğu için günümüzde devre dışı kalmıştır. Örgüt artık faal değil ancak, Hüda Par eli kanlı örgütün siyasi yansımasından başka bir şey değildir. Buna karşı çıkanlara Hizbullah bir terör örgütü müdür yoksa değil midir diye sormak gerekir? Alacağınız cevap bu kanlı örgüte bakış açılarını ortaya çıkarıyor. Ayrıca Hizbullah'ı sahiplenmek suçu övmektir.”