KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in yayınladığı videolarda yer alan iddialar üzerine başlayan tartışmalara ilişkin hükümetin bu iddialar karşısında zor duruma düştüğünü belirterek “Ne AK Parti iktidarı, ne önceki bakanları ne de sonraki bakanları ‘ben değildim oydu’ diyerek bu meseleden çıkamazlar. Bu iş kime yarayacak vesaire bir sürü tarafı var ama AK Parti iktidarı 25 mayıs 2021 itibari ile bu meseleden kendini kurtaramaz” dedi.
KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır ve Murat Sabuncu, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in videoları, bu videolarda yer alan iddiaları, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıklamalarını ve Peker’in iddiaları etrafında yaşanan tartışmaların iktidara yansımalarını Sayıların Dili’nde yorumladı.
"Konuşmamız gereken tetiği kimin çektiğinden çok zihniyet"
Yaşanan tartışmaların ve Peker’in iddialarının hep kişiler üzerinden konuşulduğunu, Bakan Soylu’nun dün akşam HaberTürk’te yaptığı açıklamaların da bu yönde olduğunu vurgulayan Bekir Ağırdır, konuşulması gereken asıl meselenin ıskalanmaması gerektiğini söyledi. Ağırdır, asıl konuşulması gereken şeyin ‘devletin iş yapma biçimi ve bunun arkasında yatan zihniyet’ olduğunu ifade ederek “Hrant Dink suikastinden sonra da söylemiştim. Konuşmamız gereken tetiği kimin çektiğinden çok tetiği çeken kişinin hangi zihni gerekçelerle bu tetiği çektiğidir” dedi.
Peker’i konuşmaya iten nedenlerin ‘rol değişimi’ olduğunu söyleyen Ağırdır, devletin neden böyle bir organizasyona giriştiğini, bunun arkasındaki zihni motivasoynun ne olduğunun önemli olduğunu ifade etti. Devletin kayıt dışı işler yaptığının bilindiğini ancak bu kez yapılan kayıt dışı işlerin finansmanın da kayıt dışı olduğunun anlaşıldığını dile getiren Ağırdır, şöyle konuştu:
“Devletin kayıt dışı işleri olduğunu biliyorduk hep belki ama bu kez galiba devlet bu kayıt dışı işlerin finansmanını da kayıt dışına çekmiş. Eskiye göre şimdi anladığım devlet de kayıt dışı kaynaklara ve finansmanlara dahil olmuş ve o kayıt dsışı operasyonları da bu finansmanlarla yönetiyor. Bu kez farklı olanı bu olduğunu düşünüyorum. Bir başka yönü de devletin ve bu siyasi iktidarın içerdeki bir takım muhalifleri bir düşman gibi konumlandırması ve bu operasyonlarla bir düşmanla mücadele ediyormuş gibi görünmesi. İktidarın kendi canını sıkan insanları yeri geldiğinde düşman sınıfına koyup bu operasyonların hedefi haline getirebiliyor olması. Bence 90’larda Kürt iş adamlarına yapılan hikaye de aslında bu. Bu kayıt dışı iş, kayıt dışı finansman tarafının Türkiye'nin asıl tartışılması gereken ve çözüm bulamazsak önümüzdeki dönemde çok daha vahim problemlere gebe olan kısmı olduğunu düşünüyorum”
“Konuştuğumuz şey sadece Bakan Soylu’nun itibarı değil, Türkiye’nin itibarıdır”
Tartışma ve iddiaların sadece Süleyman Soylu üzerinden yürüdüğünü ancak temel konunun aynı zamanda bir zihniyet sorunu olduğunu vurgulayan Ağırdır, bu zihniyet ile hesaplaşılması gerektiğini söyledi.
“Konuştuğumuz şey sadece Bakan Soylu’nun itibarı değil, Türkiye’nin itibarıdır” diyen Ağırdır, “Bütün bu siyasi hesaplaşmayı Soylu ve Peker üzerinden yaparsak yanlış ve eksik olur. Kişilerle aktörler meselesini birbirinden ayırmalıyız. Bu iki şeyi birbirinden ayırmamız ve net pozisyon almamız lazım. Hangi konularda siyasi hesaplaşma gerekir hangi konularda mahkeme yoluyla aklama veya cezalandırma gerekir ayırmamız lazım. Ben diyorum ki aktörlerle mahkemelerde hesaplaşılır.. Ama zihniyetle siyasette hesaplaşmamız lazım. Zihniyetle mahkemede hesaplaşmaya kalktığınız zaman gerçekten suçlu olan aktörler aklanma fırsatı buluyor bu karmaşıklığın içinde. Peker’i yakalayıp getirseler ne olacak hapse tıktıktan sonr bitti mi yani mesele. Hala Hrant Dink’ii katleden ile helikopterden köylüleri atan zihniyet devam ediyor. Benim meselem bu zihniyetle hesaplaşmak ve kurtarmaktır. Bu tartışmayı bu zemine çekemezsek Türkiye tartışmaya devam edecek, bu eylemler de devam edecek” diye konuştu.
“Erdoğan, artık bu zihni koalisyonu bir arada tutamıyor”
Söz konusu tartışmalarda dile getirilen iddialara bakıldığında ve iktidarda ‘zihni bir koalisyon’ olması ile birlikte okunduğunda bütün tartışmaların “bu zihni koalisyonu temsil eden aktörler içinden görünmeyenler arasındaki kavga” olarak okunabileceğini söyleyen Ağırdır, “Erdoğan bütün bu süreci ve koalisyonu bir arada tutamıyor. Aralarındaki gerilimi de masaya yumruğunu vurup durduramıyor” dedi.
Erdoğan’ın kitlesi üzerindeki dönüştürücü ve ikna edici gücünü de giderek kaybettiğini ifade eden Ağırdır, şöyle konuştu:
Erdoğan kendi seçmen kitlesini daha önce Kürt meselesinin çözümüne, 17-25 Aralık’a, 15 Temmuz sürecine ve başkanlık sistemine dair ikna etti. Ama her seferinde bu gücünden biraz kaybederek yaptı bunları. Pandemiden öncesinde başlamış ve hala son derece deri,n bir şekilde devam eden reel sorunların harareti içinde bütün bu mahretsizlikler ve yönetilemeyen süreçler bütün o dönüştürme kapasitesini ve kitlesi ile olan ilişkisini aşındırıyor.Destek kitlesi anlamında AK Parti oyu azalıyor. Ben özellikle yaşama daha dini referanslarla bakan seçmen kümeleri üzerinde ikinci kez Cumhurbaşkanının ‘helalleşelim’ demesinin, son derece samimi görünen ama seçmen açısından son derece terse dönen ve inandırıcılığını yitiren bir pozisyon ürettiği düşünüyorum.”
“Bütün videolar çöp olabilir ama iktidar sadece bu cümlenin ne anlama geldiğinin hesabını vermek zorunda”
Peker’in de iddialarında dile getirdiği ‘Erdoğan sonrası dönem’ tartışmalarını yorumlayan Ağırdır, birçok aktörün Erdoğan sonrası için bu meseleye dahil veya müdahil olmasının anlaşılabilir olduğunu, Peker’in videolarıyla başlayan sürecin ‘dış güçlerin operasyonu’ şeklinde yorumlanması için gerçekçi gerekçelerin bulunmadığını söyledi.
“Yabancı ülke veya servislerin operasyonu olsaydı bu diyelim bu kayıt dışı işlemlerin yurtdışı ayaklarına dair de bir şeyler duyardık. Bütün duyduklarımız kendi içimizdeki kürtlerin, solcuların yada işi dünyası insanlarının üzerinde yapılan işler. Yabancı servisler madem bu kadar dahilse bu işe niye ortaya çıkan her şey kendi yurttaşlarımızla ilgili” diye soran Ağırdır, “Sedat Peker’in iddialarından en önemlilerinden biri şudur: Kürt meselesinde vatan-millet -Sakarya diye gaza getirildik ve öldürülen insanlar PKK’ya destek için değil başka şeyler için öldürüldü. Bütün videolar çöp olabilir ama bu cümle bilinsin ki 85 milyonun zihnine yerleşti. Siyasi iktidar sadece bu cümlenin ne anlama geldiğinin hesabını vermek ve anlatmak zorundadır” dedi.