“Gençler ve 65 Yaş Üstü Daha Fazla Korona Virüsü Bulaşma Riski Algılıyor”
* En güvenilir bilgi kaynağının % 80 oranıyla Sağlık Bakanlığı olduğu ortaya çıktı.
* % 55 panik ortamını çok ya da orta düzeyde abartılı algılıyor.
* % 12’lik bir kesim hiçbir konuda önlem almadığını % 22’de hiçbir yere girmekten çekinmediğinin belirtmektedir.
İletişim Bilimleri Enstitüsü ve Fram Araştırma şirketi tarafından Prof.Dr. Ali Atıf Bir Başkanlığında 14 Mart -18 Mart tarihleri arasında Türkiye temsili 824 kişiyle gerçekleştirilen Risk Algısı Araştırması’nın sonuçlarına göre % 44 korona virüsünün kendilerine bulaşma ihtimalinin % 1 ile arasında % 5 arasında, gerçek hastalık bulaşma riskine yakın algılıyor. Gerçek riskin üzerinde algılayan ise % 56.
Yaşa göre analiz derinleştirildiğinde 65 yaşına kadar yaş ilerledikçe risk algısı gerçek riske daha yaklaşıyor. 65 yaşından sonra ise yine algılanan risk yükseliyor. Yani 18-24 yaş grubunda ve 65 yaş üstünde daha hastalık riski olduğundan daha yüksek algılanıyor.
Yine araştırma sonuçlarına göre gençlerin haberleri daha fazla internet ve sosyal medya üzerinden takip etmeleri, 65 ve üstü yaş grubunun doğrudan risk grubu içinde olması ve TV haberlerini daha fazla takip etmelerinin endişeye bağlı risk duygusunu arttırdığı söylenebilir.
Araştırmada Türkiye’nin çoğunluğunun süreci TV’den izlediği, en fazla takip edilen kaynağın da Sağlık Bakanlığı açıklamaları olduğu belirlendi.
Araştırmadan çıkan çarpıcı sonuca göre büyük çoğunluk (% 16 Başarılı, % 64.2 Çok Başarılı) Sağlık Bakanlığı’nın süreci iyi yönettiğini düşünmektedir. Sağlık Bakanlığı bilgi kaynağı olarak % 80 oranında en güvenilir kurum olarak algılanıyor.
Korona Virüsü ile ilgili yapılan haberleri inandırıcı bulanları oranı % 44 iken hiç inandırıcı bulmayanların oranı % 12. Eğitim düştükçe haberleri inandırıcı bulmama oranı artıyor. Görüşülen kişileri % 25’i şu anda oluşan panik ortamının çok abartılı olduğunu düşünürken, 27.6 orta düzeyde bir abartı hissediyor.
Yapılan açıklamalar sonrası alınan kişisel önlemlerin başında kişisel hijyene dikkat etme, toplu ortamlarda dikkatli davranma ve evde kalma gelmekte. % 12’lik bir kesim ise hiçbir konuda bir önlem almadığını belirtmektedir. Eğitim düştükçe bu oran artmakta.
Yine açıklamalar sonrası kişiler öncelikle toplu taşıma kullanmayı azaltmış ya da bırakmışlar. % 22’lik bir kesim ise hala hiçbir yere gitmekten çekinmediğini belirtiyor.
Prof.Dr. Ali Atıf Bir araştırma sonucunda yapılması gerekenleri şöyle özetledi:
“Böylesine yayılma potansiyeli olan bir salgında riski olduğundan biraz fazla algılamak önlemlere uymak açısından önemli olsa da risk algısının gerçek riskten çok yüksek olması toplumda panik havasını gereksiz yere arttırarak ekonomi dahil bir çok çarkın işlemez hala getirebilir.
Hepimiz önlem almalıyız ama panik havası yaratacak eylemlerden de kaçınmalıyız. Bu nedenle gençlerin farklı kaynaklardan bilgi almaları sağlanmalı, görece yaşlıların ve 65 yaş üstü riski yüksek grubun gerçek risklerle ilgili abartılı haber almaları önlenmelidir.
Geleneksel medya ve kişisel medya yönetenlerin bilgilendirme görevini yerine getirirken haberlerinin tonuna ve salgın haberlerine ayırdıkları sürelere, attıkları çekici başlıklara, seçtikleri görsellere ve ağırladıkları konukların bilimsel bilgiyi anlaşılan bir dille verme konusunda uzman olmalarına çok dikkat etmeleri gerekir. Unutulmamalıdır ki risk algısı özneldir ve söylenen rakamların, karmaşık sözcüklerin neyi ifade ettiği bilgisi birçok izleyici için farklı yorumlanmaya müsaittir.
Biz bu araştırmayı modellerken halihazırdaki literatür ve DSÖ açıklamalarına göre semptom gösterip corona19 pozitif çıkma olasılığını yani gerçek risk % 5 ve altı aldık. Aslında herhangi bir grip semptomu gösterme olasılığı şu an için bu oranın çok altındadır.”