Gündüz kuşağı programlarında sık sık dini nikahlı eş olarak mağdur olan kadınların sorunları işleniyor.
Türkiye Gündemi'nin Haberine göre, Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici de bu konuya dikkat çekerek kadın kuşağı sunucularını uyardı.
Bu tür birlikteliklerin maddi ve manevi olarak kadınları mağdur ettiğine dikkat çeken Bildirici “birlikteliklerin “dini nikahlı evlilik” ya da “imam nikahlı eş” diye sunulması yanlış. Çünkü iki insan bu şekilde akit yapmış olsa da “imam nikahı, dini evlilik” diye bir nikah ve evlilik biçimi Medeni Kanun’da yok.“dedi.
Faruk Bildirici şöyle devam etti:
Yasal akite dayanmayan kadın- erkek birliktelikleri için “dini nikahlı evlilik” ya da “imam nikahlı eş” denilmesi, bu birlikteliklerin normalmiş gibi görünmesine yol açıyor. Oysa -bir aşk hikayesine dayanmayan, çoğu zaman gönüllü bile olmayan- bu tür birliktelikler, kadınları güçsüz durumda bırakıyor, evlilikte edinecekleri tüm haklardan mahrum bırakıyor, ayrılmaları halinde de yasal hükümlerden yararlanmalarını engelliyor.
Eğer maddi olarak kendi başlarına ayakta durmalarını sağlayacak olanakları da yoksa -ki çoğu zaman böyle oluyor- bütün yaşamları erkeğin insafına terkediliyor; şiddete uğrasalar bile kendilerini savunamıyorlar; haksız, hukuksuz, korunaksız kalıyorlar.
Özellikle muhafazakar çevrelerde ya da Anadolu’da küçük yerleşim merkezlerinde kurulan nikansız erkek birlikteliklere “dini nikah” ya da “imam nikahı” kılıfı geçirmek, kadınlara büyük zarar veriyor. Nikahsız birlikteliklerin günümüz koşullarında bile devam etmesine zemin hazırlıyor.
YASAL EVLİLİKLERİ SAVUNUN
Ekranlarda Müge Anlı Serap Peköz, Esra Erol gibi sunucular aile dramlarını işliyor. Faruk Bildirici bu tür konuları işleyen sunuculara da çağrı yaparak yasal evlilikleri savunmalarını istedi
Faruk Bildirici şunları söyledi
“Televizyon programlarının sunucuları da kadınları korumak istiyorlarsa bu tür nikahsız birlikteliklerin ne kadar yanlış olduğunu, kadınları zor durumda bıraktığını sık sık anlatmak zorundadırlar.
RTÜK yasasındaki “aile bütünlüğünün ve sürekliliğinin korunması” ilkesinin yaşama geçirilmesi için de bu programların sunucularının yasal evlilikleri savunması ve bu konuda teşvik edici olmaları gerekir. Bu ilkeyi yaşama geçirmenin ilk adımı da “dini nikahlı evlilik” ya da “imam nikahlı eş” demekten vazgeçip, artık “nikahsız birliktelik” ya da “nikahsız eş”, Gündüz kuşağı televizyon programlarında nikahsız birlikteliklerin “dini nikahlı evlilik” ya da “imam nikahlı eş” diye sunulması yanlış.
Çünkü iki insan bu şekilde akit yapmış olsa da “imam nikahı/ dini evlilik” diye bir nikah ve evlilik biçimi Medeni Kanun’da yok.
Yasal akite dayanmayan kadın- erkek birliktelikleri için “dini nikahlı evlilik” ya da “imam nikahlı eş” denilmesi, bu birlikteliklerin normalmiş gibi görünmesine yol açıyor. Oysa -bir aşk hikayesine dayanmayan, çoğu zaman gönüllü bile olmayan- bu tür birliktelikler, kadınları güçsüz durumda bırakıyor, evlilikte edinecekleri tüm haklardan mahrum bırakıyor, ayrılmaları halinde de yasal hükümlerden yararlanmalarını engelliyor.
YAŞAMLARI ERKEKLERİN İNSAFINA BIRAKILIYOR
Faruk Bildirici şöyle devam etti
Eğer maddi olarak kendi başlarına ayakta durmalarını sağlayacak olanakları da yoksa -ki çoğu zaman böyle oluyor- bütün yaşamları erkeğin insafına terkediliyor; şiddete uğrasalar bile kendilerini savunamıyorlar; haksız, hukuksuz, korunaksız kalıyorlar.
Özellikle muhafazakar çevrelerde ya da Anadolu’da küçük yerleşim merkezlerinde kurulan nikansız erkek birlikteliklere “dini nikah” ya da “imam nikahı” kılıfı geçirmek, kadınlara büyük zarar veriyor. Nikahsız birlikteliklerin günümüz koşullarında bile devam etmesine zemin hazırlıyor.
Televizyon programlarının sunucuları da kadınları korumak istiyorlarsa bu tür nikahsız birlikteliklerin ne kadar yanlış olduğunu, kadınları zor durumda bıraktığını sık sık anlatmak zorundadırlar. RTÜK yasasındaki “aile bütünlüğünün ve sürekliliğinin korunması” ilkesinin yaşama geçirilmesi için de bu programların sunucularının yasal evlilikleri savunması ve bu konuda teşvik edici olmaları gerekir.
Bu ilkeyi yaşama geçirmenin ilk adımı da “dini nikahlı evlilik” ya da “imam nikahlı eş” demekten vazgeçip, artık “nikahsız birliktelik” ya da “nikahsız eş” veya birlikte yaşayan tanımlarını kullanmaları olmalıdır.