BİA (İstanbul) - "Taciz/tecavüz" haberlerini kadınları teşhir ederek genelde veren medyada kadın bir gazetecinin taciz edildiğine dair bir haber okuduğunuzu hatırlıyor musunuz?
İşyeri tacizi bilinen bir şeydir ve yaygındır. Denir ki; medyada işyeri tacizi her yerden daha yaygındır.
Biz de kadın gazetecilere sorduk: Tacize uğradınız mı? Tanık oldunuz mu? Tacizle nasıl başa çıkılır?
Türkiye Gazeteciler Sendikası eski başkanlarından Cumhuriyet yazarı Şükran Soner, ANKA'dan Eylem Düzyol ve Ayça Özyiğit, Sabah'dan Ayşe Düzkan, en son Vatan'da çalışan Emine Algan, NTV'den Selen Topcan, Adana İlkHaber'den Süreyya Uri ile isimlerini vermek istemeyen kadın gazeteciler bianet'in sorusu üzerine tacizi tartıştı, yaşadıklarını, tanık oldukları durumları anlattı.
Yunanistan'da kadın gazeteciler arasında yapılan bir araştırmada, konuşulanların yüzde 50'ye yakını tacize uğradığını söylüyor. Acaba, her konuşulan gazeteci açıkça taciz uğradığını söyleyebildi mi?
Türkiye'de ise biz böyle bir araştırmaya ulaşamadık. Tacizle ilgili düşünürken, önce medyada çalışanların en yüzde 30'unun kadın olduğunu, ama yöneticilerin erkeklerden oluştuğunu ve zaten ortaya çıkan ürünün de erkek olduğunu belirtmeli. Tacizin iktidarla ne kadar ilişkili olduğunu kadın gazetecilerin anlatımları da ortaya koyuyor.
Soner: Taciz uğramadan gazeteci olunur mu?
Şükran Soner, iletişim fakültelerinden staj için gelen öğrencilerin grup halinde "Tacize uğramadan bu mesleği nasıl yapacağız?" diye sorduklarını aktarıyor.
Soner, soldan biri olarak siyasi bir kimliğinin ve siyaset yapan ve bir Karadenizlinin eşi olmanın kendisi için özel bir konum yarattığını düşünüyor ve "boşandığımda da zaten abla olmuştum," diyor. İşte tacizden kurtulmanın bir yolu.
"Arkadaşıma 'programın ne zaman başlıyor' diye sordum. Programı konuşmak için gittiği yemeklerden birinde yapımcı kendisine 'akşam bana geliyorsun' demiş. İtiraz edince de 'ne sanıyorsun' yanıtını almış. Program kalmış. Bu çok yaygın."
Soner, sendikacılık yaparken kadın gazetecilerin tacizle ilgili pek çok şikayetini dinlediğini, ama önlem alınmasının istenmediğini aktarıyor.
"Meslekten aforoz edilmekten korkuluyor. Pek çok başarılı olmuş, nitelikleri olan, eğitimi iyi olan kadın gazetecinin özel hayatına bağlı olarak yükselip, özel hayatına bağlı olarak atıldığını biliyorum."
"Stajyerlere yönelik taciz yaygın"
Meslekte 15 yılı geride bırakan, adını vermek istemeyen B.A. ise tacizin daha çok stajyerlere ve sekreterlere yönelik olduğunu söylüyor.
B.A.'ya göre bir başka taciz de yönetim kademesinde olmayan, eski gazetecilerden kaynaklanan taciz:
"Onlar reddedildiklerinde iyice çekilmez oluyor. Dedikodu yapıyor, haberi kötülüyor, azarlıyor, sözle, mektupla taciz ediyor, özel yaşamınızı eleştiriyor. Bütün bunların yıkıcı sonuçları oluyor. Bir arkadaşım psikolojik yardım aldı ve mesleği bıraktı. Neredeyse intihar edecekti."
Düzyol: Yöneticinin yatağına girmeden olmaz!
Gazeteci Eylem Düzyol kadın gazetecilerin giyimlerine çok dikkat etmeleri gerektiğini, mesela biraz dekolte ve mini etek giymenin bakışları değiştirdiğini söylüyor.
"Ben hiç tacize uğramadım ama gazeteciler arasında dilden dile dolaşan 'kötü anı'ları ben de duydum."
Algan: İması bile yeterli
Emine Algan da doğrudan temasla ilgili taciz duymadığını ve yaşamadığını ama kulaktan kulağa dolaşan taciz öykülerini dinlediğini söylüyor.
"Tacizin iması bile yeterdir. Öyle şeyler her zaman oldu. Özellikle yönetici erkeklerin bana ya da yakın arkadaşlarıma böyle yaklaşımları oldu. İlişkiye geçersen 'her şey daha kolay olur' iması hep var.
"Erkek yöneticilerin gönlünü hoş tutmak gerektiğini gözlemledim. İlle de ilişkiye girmek gerekmiyor. Onlara hoş davranmak, gülümsemek yetiyor bazen. Doğru bildiğini söylerken, sert davranırsan erkek muamelesi gören kadın olursun."
Düzkan:Taciz her yerde var
Feminist gazeteci Ayşe Düzkan "Tacize uğramadım" diyor. Yaygın medyaya 45 yaşından sonra girdiğini söyleyen Düzkan, daha önce feminist kadın dergilerinde çalıştığı için tacizle karşılaşmadığını belirtiyor.
"Taciz her yerde olduğu gibi medyada da var. Rahatsız edici açık seçik konuşma da taciz bence. O da çok yaygın. Bana bugüne kadar tacize uğradığını söyleyen kadın gazeteci olmadı."
Özyiğit: Onlar erkekliklerinden vazgeçsinler
Stajyerlik başvurusu görüşmesinde yöneticinin endamını görmek için pencereyi kapatmasını istemesini hatırlayan Ayça Özyiğit, "bu da bir tacizdi," diyor.
"Ne manaya geldiğini anlamadan kalkıp camı kapatmıştım. Sonra, bana, 'televizyonda fiziğe de dikkat ederiz' demişti. Şaşırmıştım."
Özyiğit, Televizyonlarda, "Lolipop şekeri" gibi kadınlar istendiğini söylerken, "TV kanallarında erkek berberi yoktur ama kadın kuaförü vardır. Neden?" diye soruyor.
"Ben kadınım. Ne göğsümü saklayabilirim ne peçe takabilirim. Kadın olmaktan hiçbir zaman vazgeçmem. Erkekler erkekliklerinden vazgeçsin."
Peki tacizler neden açıklanamıyor? "Mümkünse onları deşifre etmek gerekiyor. Kadınlar 'iş bulamayız' diye düşündükleri gibi 'adımız çıkar' diye korkuyorlar."
Özyiğit, sözlü ve psikolojik tacize çok uğradığını söylüyor: "Bedenime rızam dışında dokunulmasından hoşlanmam. Ama sevgi ifadesi gibi tacizleri yaşadım. Kadın, gazeteci olmuşsa rahattır, 'ulaşılır' dır görüşü yaygın. Bu tür tacizlere tüm kadın arkadaşlarım uğruyor."
"'Asılmayan' erkeğe gey deniyor"
Bir yıldır stajyerdi, yenilerde kadroya geçti. Peki stajyerlik nasıl oluyor?
"Stajyer olarak genellikle 'genç, güzel kadınları' tercih ediyorlar. Gazetecilik kriterleri o kadar önemli değil. "Gazetenin çiçeği" muamelesi var. Yaptığı iş işten sayılmadığı gibi kimsenin ona haber öğretmek derdi de olmuyor. O gazete mekanında dekoratif bir unsur oluyor"
Diyor ki; yeni başlayan genç kadınlara "asılmak" adeta bir gelenek. Öyle ki 'asılmayan' erkekler 'gey' oldukları iddiasıyla o erkek dünyadan dışlanıyor. Onlara göre böyle bir fırsatı kaçırmak delilik."
Tacizle başa çıkılamaz mı? "Medya erkek ya da kadın isminizle varolabileceğiniz, çok kişisel bir alan. O nedenle kadınlar hukuki bir mücadele yolunu seçmiyor. Hatta mücadele etmiyor. İspatlama zorluğu da var tabii. Çünkü yıllar sonra bile adının önünde böyle bir 'leke' taşıyabileceğinden korkuyor."
Topcan: Her gün taciz ediliyorum
Selen Topcan, bir yıldır NTV'de, öncesinde kısa dönemli pek çok medya kuruluşunda çalıştı. "Elle tutulur" bir taciz olayının başına gelmediğini söylüyor.
"Erkekler uyanıklar. Kadın olup da hissettiğiniz pek çok mimik, söz, tavır sizi rahatsız ederken, bunu açıklayamıyor ya da tepki veremiyorsunuz. Bunu sürekli yaşıyorum. 'En aydın, ilerici medya kuruluşuyum' diyenler de var."
Topcan tepki verildiğinde yanlış anlamış duruma düşme tehlikesine dikkat çekiyor.
"Öyle uyanıklar ki insan kendine 'acaba ben yanlış mı anladım?' diye sormadan edemiyor. Bu duruma düşmemek için de kimseyle başınıza geleni paylaşamıyorsunuz."
Topcan, başına "aleni taciz" gelirse durumu yöneticilere bildirmekte kararlı, ve caydırıcı bir çözüm bulunacağından da umutlu.
Uri: Yerel medyada da var ama yöntemler farklı
Süreyya Uri tacize uğramamasının, tacizin olmadığı anlamına gelmediğini söylüyor.
"İdeolojik ve dini sebeplerle onaylamadıkları bir kadın gazeteci iftiralar atılarak taciz edildi. BU gazeteci bütün bunlarla mücadele etti, ama sonunda mesleği de bıraktı.
"Yerel medyada da tıpkı yaygın medyadaki gibi taciz var, yöntemler değişik. Medyada kadına yönelik yargılar çok daha acımasız. Kadına çoğu zaman cinsel obje olarak bakılıyor. Medyada gösterdikleri gibi görüyorlar."
Peki Uri tacize uğrarsa ne olur? "Gelmemesi için etrafımda bir duvar oluşturuyorum. Gelirse de teşhir ederim. Şikayet ederim."
Uri'ye katılmak gerekiyor. Taciz ve belki de daha fazlasını önce konuşmaya başlamalı.
BİA / Ayşe Durukan - Emine Özcan