Barlas, Erdoğan’ın Sezen Aksu’yu hedef alan “dil koparma” sözleri ve gazeteci Sedef Kabaş’ın tutuklanmasından ardından yayınlanan yazısında, Cumhurbaşkanı’na, isim vermeden “hoşgörü” çağrısı yaptı.
Fransa Cumhurbaşkanı’nın “teneke Napolyon” diye anıldığını ve bu nedenle kimsenin mahkemelik olmadığını kaydeden Barlas, "Türkiye'de adliyenin, siyasetin ağırlıklı organı olması durumu üzücü” yazdı.
“Mutlaka iktidarla muhalefetin arasını da yumuşatmaya çalışmamız şart” diyerek arabuluculuğa da aday olan Barlas, “Siyasetten beklentimiz diyalogtur, hoşgörüdür, karşılıklı anlayıştır ve sevgidir” ifadelerini kullandı.
Mehmet Barlas’ın yazısı:
Siyasette mizah olmazsa o siyasetin tadı da olmaz. Bakın mesela İngiltere'ye. İngiltere en muhafazakar ülke. 1951 yılında Başbakan Churchill, muhalefet lideri de Atlee idi.
Başbakan Churchill bir ara sofralarda ölçüyü kaçırıp göbeğini iyice büyütmüş. Parlamento koridorunda kendine rastlayan Atlee "Sayın Başbakan hamile mi?" demiş.. Churchill de hemen cevaplamış bu soruyu; "Eğer bebek kız olursa Kraliçemiz'in, erkek olursa Prens Philip'in adını vereceğim. Ama eğer bu bir bebek değil de gaz çıkarsa adına Atlee diyeceğim."
Siyaset böyle bir şey. Bugün Fransa'nın Cumhurbaşkanı olan Macron, karısından 23 yaş küçük ve lakabı teneke Napolyon. Bütün bunlar Fransa'da siyaseti mahkemelik yapmıyor.
Eski bir fıkra daha vardır.
"Eşek doğurmuş, ormanda geziye çıkmış. Yeni bir anne olduğu için ormandaki diğer bütün hayvanlar saygı gösteriyormuş. Örneğin uzakta vahşi bir kurt görmüş, anırmış, kurt yerlere kapanıp selam vermiş. Aynı durum kaplanla da olmuş. Derken bir ağacın yanında uyuyan aslanın yanına gelmiş, kulağına doğru hızla anırmış. Aslan gözünü açıp eşeği görünce bir pençe atıp parçalamış. Meğer aslanın doğumdan haberi yokmuş."
Türkiye'de adliyenin, siyasetin ağırlıklı organı olması durumu üzücü. Dünyanın her ülkesinde muhalefetle, bazen ölçüyü kaçırıp iktidarlara utanmazca saldırırlar. Türkiye'de de olan bu.
Biz nasıl Rusya ile Ukrayna'nın arasını bulmaya çalışıyorsak mutlaka iktidarla muhalefetin arasını da yumuşatmaya çalışmamız şart. Çünkü dillerin kemiği yoktur. Herkes ağzına geleni söylerse ülke yaşanılmaz hale gelebilir. Siyasetten beklentimiz diyalogtur, hoşgörüdür, karşılıklı anlayıştır ve sevgidir.