* “Yana Yana” adlı ikinci albümünüzle karşımızdasınız. Sizi daha iyi tanımamız için kendinizden bahseder misiniz?
- 1983’te Ankara’da doğdum. Marmara Üniversitesi Müzik Eğitimi Bölümü Keman Anadalı’ndan mezunuyum. Uzun yıllar Ruhi Su Dostlar Korosu’nda korist olarak görev aldım; yanı sıra çeşitli mekânlarda sahneye çıktım. Birçok sanat etkinliğinde de konserler verdim. Kendi idealleri peşinde koşarken, eğitmenlikten de geri kalmayarak, çok sayıda öğrenci yetiştirdim. Zülfü Livaneli’nin aynı adlı romanından uyarlanan “Mutluluk” filminin müziklerini seslendirirken kendi beste ve söz çalışmalarıma da imza attım. İlk müzik albümüm 2011’de çıktı. “Kedi Mevsimi” adını taşıyan şiir kitabım edebiyat çevrelerinden övgü aldı. Kasalarla saklasam bir odaya sığmayacak kadar yazan biriyim özetle.
* İlk albümünüzü çıkaralı beş yıl olmuş. İkinci albümü yapmak için neden bu kadar uzun süre beklediniz?
- Zaman sanırım herkes için ayrı işliyor. Ben biraz biriktirmek, hayata bakmak ve gelişmek istedim. Albüm yapmanın hem piyasa koşulları açısından hem de her şeyin bu kadar hızlı tüketildiği bir dönemde cesaret olduğuna inanıyorum. Ve cesareti hep sevdim. Kısa aralıklarla sunulan şarkıları biraz fast food gibi düşünüyorum. Bense içinde ritüelleri olan ve hızı yavaşlatan romantik bir yemek gibi olsun istedim şarkılarım. Kısacası zamanı şimdi geldi...
* Beş senelik arada neler yaptınız?
- Ben hiç durmadım, hep sahnedeydim. Edebiyatçı dostlarımla gerçekleştirdiğim bir projede yer aldım. Onlar kitaplarından bölümler okudular, hikayeler anlattılar ben de şarkılar söyledim. Ahmet Ümit, Buket Uzuner, Haydar Ergülen, Tuna Kiremitçi ve son olarak Pelin Batu bu isimlerden bazıları... Kendi söz ve beste çalışmalarıma devam ettim bu arada...
YANA YANA YAŞAYAN BİRİYİM
* “Yana Yana”daki pek çok şarkının söz ve müzikleri size ait. Bu albümün gelişim sürecini bize de anlatır mısınız?
- Bu albümdeki bütün müzikler ve iki şiir hariç hepsinin sözleri bana ait... Albümün, beni çok iyi ifade ettiğini düşünüyorum. Nazım Hikmet “Kül olayım Kerem gibi yana yana” diyor ya. Ben de yana yana yaşayan biriyim ve hissettiklerimi sözlere, notalara döktüm. Çok doğru bir müzik insanıyla, Cihan Sezer’le de yolum kesişince mutluluğum iki kat arttı. Birlikte müzikal bir dünya yarattık. Çok iyi müzisyenler enstrümanlarıyla katıldılar. Altı ay gibi bir zamanda albümü tamamladık.
* En çok zamanınızı alan şarkı hangisi oldu?
- Çok hızlı bir üretim süreci gerçekleştirdik. Çok kolay ve keyifli çalıştık stüdyoda. Bu yüzden hiçbir şarkı bizi olması gerekenden fazla oyalamadı. Ama tabii ki bunu şarkıların geçtiğimiz yıllarda demlenmiş de olmasına bağlıyorum.
* Üçüncü albüm için de uzun süre bekleyecek misiniz?
- Çok birikti her şey. Ve paylaşma heyecanıyla doluyum. “Yana Yana” yolculuğuna daha yeni başladı. Keyifli ve molasız bir yolculuk olsun istiyorum bu kez. Ama son karar hayatın.
Kırık bir aşk hikayesi
* “Yana Yana” aşk dolu şarkılardan oluşuyor, aşkın sizdeki tanımı nedir?
- Aşkın tanımı bende hep değişiyor. Ama aşkın, hayatın itici gücü olduğuna inanıyorum. Aşk olmasa ya da bir gün çıkıp gitse hayatımdan, umudum gitse yaşamak ve şarkı söylemek için böyle güçlü bir istek duyar mıydım merak ediyorum. Sanırım duymazdım... Benim aşkın karşısında hep boynum bükük, dizlerim yerde...
* Klibi çekilen “Yana Yana” şarkısının özel bir hikayesi var mı?
- Kırık bir aşk hikayesi diyelim. Herkesin hayatında olan hikayelerden biri. Bu yüzden herkesin kendinden bir şeyler bulabileceğini düşünüyorum bu şarkıda.