İde, "İyi Parti'nin hedefi, Hacı Bektaş-ı Veli'nin tasvirinde olduğu gibi, av ile avcıyı, aslan ile ceylanı bir kucakta buluşturabilmek" ifadesini kullandı.
İde'nin, "Çiğ süt!" başlığıyla (2 Kasım 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Çocukken duymayanımız yoktur bu tekerlemeyi;
-Komşu, komşu! Huuu!.. Oğlun geldi mi? Geldi. Ne getirdi? İnci boncuk. Kime kime? Sana bana. Daha kime? Kara kediye. Kara kedi nerde? Ağaca çıktı. Ağaç nerde? Balta kesti. Balta nerde? Suya düştü. Su nerde? İnek içti. İnek nerde? Dağa kaçtı. Dağ nerde? Yandı bitti kül oldu..
Ben bu zincirin 'İnek' kısmıyla ilgiliyim bugün.. Çünkü mevzumuz 'Çiğ süt'.
Çiğ süt fiyatı yüzde 18 artınca, peynir, tereyağı, yoğurt gibi süt ürünlerinde de fiyat yüzde 20 arttı.. Beyaz peynire 5, yoğurda 1, tereyağına 8.5 lira zam geldi..
Ev ekonomisinin en önemli kalemlerinden bu ürünler..
Şimdi soranınız çıkabilir;
-Süte-yoğurda zamdan köşe yazısı mı olur?
Olur efendim.. Tekerlemedeki gibi, kaseti geri sararsanız, sebebi çıkar karşınıza.. Sebeple birlikte sorumlular.. Tekerlemedeki 'Kara kedi' gibi.. Ağaca çıkmasa, o ağaç kesilmeyecek..
Bakın, Şubat-Temmuz döneminde sütün çok olduğunu söylüyor, önemli bir markanın sahibi iş adamı.. Bu dönemlerde hayvanlar meraya çıkıyor, yem gideri düşüyor..
Dolayısıyla düşük maliyetli ürünün fiyatı da en azından yerinde sayıyor..
Ancak, bir uygulama var Türkiye'de.. Devlet, sütün bol olduğu dönemlerde, fiyatlar düşmesin diye 'Süt Tozu'na teşvik veriyor..
Bu teşvik üreticiyi rahatlatıyor belki ama süt üretimini ve stokunu düşürüyor.. Süt için teşviki cebine koyan, sütten umudu kesince ne yapıyor? İş dönüyor etten kazanmaya..
Tarım Bakanlığı'mızın et politikası yüzünden, et fiyatlarındaki artış malumunuz.. Bu durumda sütün parasını teşvikle cebine koyan üretici, etten kazanmaya yöneliyor.
Ve süt üreten hayvanlar kasabın yolunu tutuyor..
Sonuç.. 'Çiğ süt' üretiminde düşüş ve fiyatında artış..
Ve doğal sonuç, süt ürünlerine de maliyet artışından dolayı zam..
İşte sabah sofranıza koyduğunuz peynirin, sütün, tereyağının, kaymağın fiyatındaki artışın sebebi bu;
- Süt n'oldu? İnekle gitti.. İnek n'oldu? Kasaba gitti..
Hikâye aynen böyle.. Ana kalemlerinden biri hayvancılık olan ülkede, 'Angus' ithal edilip, inekler kasabın yolunu tuttu..
Muhteşem medyamız mevzuyu 'Ne sevimli anguslar' diye pazarladı..
Şimdi çarşıda pazarda, hikâyenin gerçeğiyle yüzleşiyoruz.. İyi alışverişler..
Ah bu ekranlar...
Takip ediyorsunuz, günlerdir ekranlardaki tartışma programlarında İYİ Parti konuşuluyor..
İktidar ve yakınındakiler kafadan gömüyor partiyi.. Doğaldır, endişeliler..
CHP'ye yakın isimler de, temkinli bir tedirginlik seziliyor..
Objektif olan bazı sesler, olumlu olumsuz fikirlerini beyan ediyor..
Parti ile hiçbir bağı olmayan siyasal iletişimciler, genellikle olumlu konuşuyor..
Ama toplamda, günlerdir konu dönüyor dolaşıyor, İyi Parti'ye geliyor..
Bu iletişim açısından olumlu bir durum.. Ancak o kadar çok soru ve ses geliyor ki:
-İyi Partililer neden, en azından telefonla programa katılmıyor?
Bunu önceki akşam Ahmet Hakan'ın programında, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Müsavat Dervişoğlu yaptı.. Konuşmaya girişi bile farklıydı:
-Efendim biz İYİ Parti'yiz.. İyi şeyler söylensin, iyi şeyler konuşulsun, iyi şeyler olsun istiyoruz.. Ama hakarete varan sözlere de sessiz kalamayız..
Bir iletişimci olarak, bu süreçte İYİ Parti'nin bu kadar konuşulmasının önemli olduğunu düşünüyorum.. Ve gördüğüm kadarıyla, Meral Akşener, önce herkesin eteğindeki taşı bir dökmesini ve mevzuya kimin nasıl yaklaşacağını görmek istiyor..
Ekranlar elbette iktidar partisine açıldığı kadar açılmayacak İYİ Parti'ye.. Zaten 2001-2002 yıllarında, şu anki iktidar partisine de açılmıyordu ekranlar.. Bunun en yakın tanığı bir haberciyim..
Ama şunu biliyorum, herkes eteklerindeki taşı döktükten sonra..
Parti, karşıtları ya da tedirgin olanlar tarafından, enine boyuna konuşulduktan sonra, İYİ Parti'nin sahaya çıkıp, sazı eline alacak o kadar çok ismi var ki..
Bir gazeteci dostum o gece şunları söyledi:
-Ama, hikâyeyi avcı anlatmazsa, aslan anlatır..
Veciz bir sözdür.. Ve doğrudur da.. Ama mesele şu, İYİ Parti, 'Avcı' değil, ava çıkmıyor..
İYİ Parti, "Aslan" da değil, av olmaya gelmiyor..
İYİ Parti'nin hedefi, Hacı Bektaş-ı Veli'nin tasvirinde olduğu gibi, av ile avcıyı, aslan ile ceylanı bir kucakta buluşturabilmek..
Dolayısıyla, "siyasal korku ve kaygılarla" ölçüsü kaçan tartışmalardaki kakafoninin içinde olmaktansa, rakiplerinin panik hali sakinledikten sonra sahaya çıkmak, daha doğru gibi duruyor..
Müsavat Dervişoğlu'nun, Genel Başkan ile istişarenin ardından CNN Türk'te yaptığı hamlede de bu bakış, bu duruş vardı..
Programlara bağlanma ihtiyacı duyanların saldırgan halinden eser yoktu.. Yeni bir üslup, yeni bir söylemdi..
İYİ Parti'yi ve İYİ Parti'nin iletişim çizgisini okuyabilmek için, meseleye bir de böyle bakın derim..
GÜNÜN SÖZÜ
Eğer birisi seni aldatmışsa, bu onun suçudur. Eğer o kişi seni pek çok kere aldatmışsa, bu senin suçundur.. / Ramiz Dayı