"Mülteci sorununu tersine çevirmek için güvenli bölgeleri Fırat Kalkanı bölgesinde, Afrin’de ve İdlib’te kurmak istemektedir" diyen Yarar, "Ardından Fırat’ın doğusunda Haseke’ye doğru ilerlemeyi planlamaktadır" iddiasını dile getirdi.
Yarar'ın "Hedefler savaşı" başlığıyla (18 Ocak 2018) yayımlanan yazısı şöyle:
Büyük çaptaki yurtdışı askeri operasyonların veya harekatların hedefledikleri bir amaç vardır. Bu amaç, ülkenin durumuna göre değişir.
Bu ülke ABD ise öncelikle amaç enerji, sonra dünya hakimiyeti ve en sonuncu olarak da kontrollü kaosun sağladığı avantajları sürdürmek olmaktadır.
Ülke Rusya ise önce çevrelenme stratejisini kırma, sonra ideolojik ve en sonunda da ekonomik rakipleri yok etme olmaktadır.
İngiltere ise önce finans, sonra dengeleyici aktör olma pozisyonunu koruma ve ardından insan haklarını savunma olmaktadır.
Eğer bizim gibi bölgesel bir güç iseniz amaçlarınız da daha akılcı olmak zorundadır. Bu nedenle öncelikle sorunu çözmeye, insan haklarını korumaya ve beka sorunu yaratmamaya odaklanırsınız.
Şimdi yukarıda saydığım amaçları her ülke için Suriye meselesine uyarlayın ve mücadelenin karmaşıklığını sizler de keşfedin.
Her ülkenin bir yol haritası var ve birbirinden farklı yol haritaları nedeniyle de ülkelerin hedefleri birbiriyle yarışıyor. Hedeflerin karşılaştığı yerlerde ise çatışma ortamları meydana gelebiliyor.
Ben kendi haritamda ülkelerin amaçlarına ulaşmak için hangi bölgeleri elde tutmak zorunda olduğunu bir bir işaretledim. Hangi alanların kesiştiğini de not aldım. Şimdi sizlere bu alanların neler olduğunu söylemek isterim.
ABD için olmazsa olmaz bölge Haseke’den Rakka’ya ve oradan Ürdün sınırına doğru uzanan hattır. Bu sayede İran’ı, bölgede bloklaşmış enerji bölgelerinin tamamını kontrol etmiş, enerji koridoru açmış ve ikinci bir kaos olarak PYD hakimiyet alanı yaratmış olacaktır.
Rusya’nın ise üs bölgelerinin olduğu sahil kesimi ile birlikte Halep ve Irak bağlantı yolunun açık olacağı bir koridor talebi vardır.
İngiltere bütün ülkelerle temasta olmak istemektedir. Yeniden yapılanma sırasında pay almak içinse sonuna kadar sahada koalisyon içinde kalmayı amaçlayacaktır. Bölgesel partnerler bulacaktır. Türkiye’ye yakınlaşmanın bir amacı da budur.
Türkiye’nin amacı, sınırında güvenli ve arındırılmış bir tampon bölge oluşturmaktır. Mülteci sorununu tersine çevirmek için güvenli bölgeleri Fırat Kalkanı bölgesinde, Afrin’de ve İdlib’te kurmak istemektedir. Ardından Fırat’ın doğusunda Haseke’ye doğru ilerlemeyi planlamaktadır.
Gördüğünüz üzere sorun, Irak ve Ürdün sınırı boyunca çıkacak gibi gözükmektedir. Burada güç kesişmelerinin olacağı ülkeler, İran, Suriye, ABD, İsrail, Irak, Suudi Arabistan ve BAE’dir. Yani aşağıda alan hakimiyeti üzerine, kuzey bölgelerde ise siyasal anlamda çatışmalar yaşanacaktır. Alan hakimiyeti mutlak askeri karşılaşmaya, siyasal çatışmalar da diplomatik anlamda kırılmalara yol açacaktır.
Açıkça söylemek gerekirse Afrin harekatında siyasal ve askeri anlamda Türkiye’nin önüne çıkacak bir güç gözükmemektedir.
Mümbiç’te sorun diplomatik olarak ABD ile yaşanacaktır. Ama uzun soluklu olacağını düşünmemekteyim.
Türkiye’nin sınır güvenliğini sağlamak için Fırat’ın doğusunda sınırlı derinlikte yapacağı bir askeri harekatta karşısına sorun çıkacağını tahmin etmiyorum.
Türkiye’nin asıl problemi PKK’yı kullanarak enerji kaybına uğratmak isteyen bölgesel ülkelerden gelecektir. Bu bloklar zaman zaman İran, Suriye zaman zaman da Suudi Arabistan, Mısır, BAE, Bahreyn ve İsrail’den oluşacaktır.
Türkiye bölgesel güçten bir öteye geçmek istiyorsa askeri hedeflerinin içine ekonomik amaçlar da eklemek zorundadır. Çünkü çevremiz kısa dönemde huzura kavuşacak gibi gözükmemektedir. Bunun finansmanı Türkiye’ye zarar vermeye başlarsa rakip ülkeler amaçlarına ulaşacaktır.
Bugün veya yarın Afrin’de ne olacağından çok 2071’de nerede olacağımıza odaklanmak zorundayız.
Allah operasyon bölgesindeki herkesin yar ve yardımcısı olsun.