Gülben Ergen, "Duymayan Kalmasın" programında yaptığı yayınlar nedeniyle Seren Serengil’e tedbir kararı aldırmıştı. Seren Serengil karara rağmen programında ve sosyal medya hesabında aleyhte yayın yapmayı sürdürdü.
Gülben Ergen de bu kez mahkemenin tedbir kararına muhalefet ettiği gerekçesiyle Serengil hakkında zorlama hapsinin uygulanması için tekrar mahkemeye başvurdu.
İlk başvurusu reddedilen Gülben Ergen, davayı bir üst mahkeme olan İstanbul 11.Aile Mahkemesi’ne taşıdı. Her iki tarafın da avukatlarının katıldığı mahkemenin sonucunda, 3 günlük zorlama hapsi kararının infazı için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine karar verildi. Mahkemenin bu kesin kararıyla Seren Serengil 3 gün hapis yatacak.
Milliyet yazarı Özay Şendir magazin dünyasının gündemine oturan bu olayı köşesine taşıdı. Şendirin yazısı şöyle;
Seren Serengil’in üç günlük hapishane macerası başladı, başlayacak, başlayamadı diye geçti pazartesi günü... Her yerde haber, canlı yayın, falan filan...
Bir Gülben Ergen’in avukatı açıklama yapıyor, bir Seren Serengil’in avukatı. Millet de tenis maçı gibi seyrediyor. Başka bir ülkeden gelen birisi ekrana ve internet sayfalarına baksa, demokrasi savaşçısı veya insan hakları savunucusu hapse gidiyor zanneder. Oysa kadınlardan birinin zengin sevgilisinin, diğeri tarafından baştan çıkarıldığı iddiasıyla başlayan bir kavganın, yıllar sonra canlanmış hali izlediğimiz.
Mahalle kavgasından hallice değil aslında ama işin içine yasalar, avukatlar falan girdiği için daha havalı gözüküyor. Üç gün hapis yatacak Serengil, eminim 33 gün anlatacaktır yaşadıklarını...
Ona kızmıyorum, bu medya kafası, üç günlük cezaevinin yazı dizisini de yaptırır kadına...
Taraflardan biri, ‘Hukuk yoluyla haklılığım anlaşıldı’ der, diğeri ‘Hapislere düştüm, mağdurum’ der, yüzlerce kez daha haber olurlar ve isimlerini parlatır, daha çok ilgi çekerler. Bu kavganın tek kaybedeni var, o da biziz aslında...
Bu ülkede Seren Serengil ya da Gülben Ergen’in adları şiirimizin yaşayan en kıymetli isimlerinden biri Ahmet Telli’den daha fazla biliniyorsa, neyi konuşuyor, neyi tartışıyoruz?