Televizyon dünyası ve ödüller… Yolları sıkça kesişen bu ikilinin değerli olabilmesi için gerekli ortak detay, gerçekçilik! Bu çok önemli özelliğin genele yaygın olduğunu söyleyemesek bile, belli başlı işlerde karşılaşıyoruz neyse ki… ‘Kristal Fare Ödülleri’ de bunlardan biri.
Bu yıl dördüncü kez sektördeki iyileri değerlendiren ‘Kristal Fare Ödülleri’, Türkiye’nin Televizyon Oscar’ları olma yolunda hızla ilerlemekte. İddia, büyük. Lakin sağlam adımlarla yürünen yolda ipin ucu öyle hevesle tutulmuş ki, büyük iddianın gerçekleşmemesi imkânsız!
KUBİLAY TÜMEN’E ALKIŞLAR…
Medya sektöründeki şartların iş kolik olmayı kaçınılmaz kıldığı, ancak böylesi gecelerle çabaların taçlandırıldığı gerçeğinin dillendirilmesiyle başlayan 4. Kristal Fare’nin ödül dağılım bölümü, bağımsız anket modülü üstünden gerçekleştirilen ve tamamen halka dayanan oylamayla seçilen Türkiye’nin en iyilerini sundu bize… Bu başarılı organizasyonun arkasındaki isim, Kubilay Tümen.
Ödüllerin gönül rahatlığıyla alınabileceği gerçeğinde, Kral Grubu’ndan Mehmet Akbay-Gezegen Mehmet’in destekleriyle Türkiye’nin Televizyon Oscar’larına dönüşen ‘4. Kristal Fare Ödülleri’ni ‘‘Türkiye’nin bağımsız-gerçek ödülleri’’ olarak lanse eden Kubilay Tümen, tamamen sevgiye dayanarak dağıtılan Kristal Farelerin beyni konumunda… Zira bu ödüllerin baba ocağı olan medyafaresi.com’un patronu.
Arkasında herhangi bir ekonomik veya siyasi güç odağı bulunmayan medyafaresi.com’u Türkiye’nin bağımsız haber sitesi yapmaya çalışmanın yanı sıra Türkiye’nin Televizyon Oscar’larını hazırlama çabasını da üstlendiklerini vurgulayan Kubilay Tümen’in, halkın oylarına dayanan Kristal Farelere güveni büyük. Bunu da ‘Sandıktan çıkan sonuca, halkın tercihine saygı göstermek gerektiği’ gerçeğini hatırlattığı konuşmayla koyuyor ortaya.
Halkın tercihi üstüne söz olamayacağına göre… Bu doğrultuda gerçekleşen her faaliyet gibi Kristal Farelerin babası diyeceğimiz Kubilay Tümen de, halka saygısından ve atılımcılığından dolayı kuvvetli alkışı hak ediyor. Tebrikler…
AZ AMA ÖZ ÖDÜLLERDEN GÖZE ÇARPANLAR
En İyi Sunucu Ödülü’nü ilk kez alan Öykü Serter’in sunuculuğunda gerçekleşen gecede 15 kategoride ödül dağıtıldı. Branş açısından ‘Az ama öz’ bir sayı. Kimin hak edip kimin etmediği konusuysa apayrı… Çünkü Kubilay Tümen’in dediği ve Öykü Serter’in de esprili bir anlatımla saptadığı gibi seçilenler, nihayetinde halkın gönlünden geçen tercihler. Oy vermeyenlere veya başkalarını isteyenlere susmak düşer.
Bunun dışında Halit Kıvanç’ın katılımıyla değeri artan ‘4. Kristal Fare Ödülleri’nde öne çıkan ayrıntı, halkın tercihlerindeki ağırlığın TV 8’den yana olması!
Sıfırdan bir yere gelinebileceğini ispatlayan ve medya emekçilerinin umudu olarak gösterilen Acun Ilıcalı’ya ilk patronluk ödülünü verme zevkini yaşayan Kubilay Tümen’in ‘Medya patronunun halinden, medya patronu anlar’ sözüyle renklenen ‘En İyi Televizyon Kanalı Ödülü’ TV 8’in hanesinde… ‘En İyi Sunucu Ödülü’nü alan Öykü Serter, dolayısıyla TV 8’i de ödüllendirmiş olmakta… ‘En İyi Kadın Programı’ seçilen ‘İşte Benim Stilim’ TV 8 programı…‘En İyi Jüri Üyesi’ ödülünü Gökhan Özoğuz’a kazandıran yapım ‘O Ses Türkiye’ de, TV 8 yarışması… Keza ‘En İyi Yarışma’ ödülü yine TV 8’den ‘O Ses Türkiye’nin… Yani şöyle bir toparlarsak halk, 15 Kristal Fare’den 5’ine ‘TV 8’i layık görmüş.
Demek ki TV 8, dizilerden yana yüzü gülmese bile, programlarıyla taht kurmayı başarmış halkın gönlünde! Muhabirlikten patronluğa yükselen Acun Ilıcalı bu işi biliyor arkadaş. Başarıları daim olsun diyelim.
Medyafaresi’nin Kristal Fare’sinde bundan ötesi…
En İyi Girişimci Ödülü kategorisiyle internetten televizyona yol açıp, Onedio İnternet Sitesi’nin kurucusu Kaan Kayabalı’nın ödüllendirilmesi… Boş adamlığı tescillenen Yarı Deli’nin sosyal medya fenomeni görülmesi… Beyaz TV’den Beyaz Futbol’un En İyi Spor Programı olması… En İyi Kadın ve En İyi Erkek Oyuncu ödüllerinin, bittiği halde yankısı devam eden ‘Kara Para Aşk’tan Tuba Büyüküstün’e ve Engin Akyürek’e gitmesi… En İyi Ana Haber Sunucusu olarak, Halit Kıvanç’ın ‘FOX dediler mi saat 19.00’da duruyorum. Onu tanıdığımdan beri yediğim hiçbir portakal güzel gözükmüyor’ övgüsüne mazhar olan Fatih Portakal’ın seçilmesi… Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar’ın, özgürlükleri büyütmeye çalışarak ilerlediklerine dair kısa konuşmanın ardından, Halit Kıvanç’a Yaşam Boyu Onur Ödülü takdim etmesi… Beyazıt Öztürk’ün talk show ile dördüncü kristal faresine kavuşup ‘Farekolik’ olması… En İyi Tematik Televizyon Kanalı ödülüne ‘National Geographic TV’nin layık görülmesi… Nurella’nın Barış Arduç’tan öpücüğü kapmasına vesile olan ‘Kiralık Aşk’ın En İyi Dizi sıfatının tescillenmesi… Devamında, eğlencenin katmerlisi!
‘‘Bunlardan iyisi Şam’da kayısı’’ diyerek ödülleri noktalayalım. Vee... Gelelim zurnanın zırt dediği yere…
KRİSTAL FARE’NİN YUMUŞAK KARNI: KIRMIZI HALI
Kendini geliştirerek ilerleyen Kristal Fare gecesi şahane de… Peki, her geçen yıl daha geniş katmanlara yayılarak yaşanan bu ilerlemede eksikler, gaflar yok mu hiç derseniz… Bunca övgünün ardından limon sıkmak gibi olacak fakat… Her güzelin kusuru bulunabileceği gibi burada da elbette var bir şeyler. Ama ödüllerin dağılımında veya takdiminde ya da gittikçe görkemli hale gelen organizasyonun gerçekleşme sürecinde değil. Kristal Fare’nin eksik gedikleri, Kırmızı Halı muhabbetlerinde!
Televizyon eleştirmeni vasfıyla olaya yaklaştığımda ortaya çıkan tablonun pek de hoş olamadığını söyleyebilirim. Şöyle ki; Kırmızı Halı’da mikrofon uzatılan konukları bastırıp onlardan daha öne çıkma gayretkeşliği, boş laf üretme çabasıyla birleşince fazlasıyla itici bir atmosfer çıkarttı karşımıza.
Diriliş’ten patlamaydı, Nurella’dan şaplamaydı derken sorularla, doğrular buluşamadı; ilgi çekicilik yakalanamadı bir türlü. ‘Ben nasılım’ havası buram buram tüttü. Hele bir de magazinsel heyecan katmak adına abartılı-gürültülü söylem dili kullanılınca ve dahi ikide bir konukların kollarına uzanıp kameraya döndürme hamlesi yapılınca, ‘Başarılı bir Kırmızı Halı süreci sergilenemedi her türlü’ desek yeridir. Dedik de zaten.
Sonuçta; Türkiye’nin televizyon dünyasının, Kristal Fare Ödüllerinin yaratacağı atmosfere ihtiyacı olduğu kesin. Ancak Gezegen Mehmet nasıl ki, bir kuruma veya kişiye yapılacak en büyük hakaretin hak etmediği ödülü ona vermek olduğunu söylediyse… Olumsuzlukları söylememek de bize göre dostluk değildir. Dolayısıyla kimse alınıp gücenmesin. ‘4. Kristal Fare Ödülleri’nin yumuşak karnı olarak yansıyan ‘Kırmızı Halı’ kısmına dikkat edilsin. Çünkü ödüllerden çok bu kısım magazinsel ilgiyi uyandırmaya müsait! Ayrıca 'Kırmızı Halı' demek,'zarafet' demek. Bizden söylemesi.
‘Eleştirimiz, yapıcılık adına gerçekçidir’ diyerek ve ‘Geleneksel olma, nice 10 yılları bulma’temennisiyle koyalım noktayı.