Hülya Karabağlı - Medyafaresi.com (Ankara)
HDP’nin 4. Olağan Kongresinde Eş Genel Başkan seçilen Mardin Milletvekili Prof. Mithat Sancar, partisinin ilk Meclis Grup toplantısında 3 yıldan fazla cezaevinde bulunan Selahattin Demirtaş’a özel bir yer ayırdı. Bu görevlerin tamamının bir emanet olduğu vurgusu yapan Sancar, “Burada Eş Genel başkan olan arkadaşlarımıza burada selamlar göndermek istiyorum. Biri sevgili Selahattin Demirtaş. Selahattin'e buradan çok sıcak duygularla selam göndermek istiyorum” dedi.
Sancar: Ama şimdi ben onun (Demirtaş) öğrencisi olmaya adayım
Sancar, "Selahattin üniversitede benim öğrencim, sonraki yıllarda arkadaşım, sonra da yoldaşım oldu. Öğrencim Selahattin, arkadaşım Selahattin, yoldaşım Demirtaş. Kendisi öğrencim iken benden çok şey öğrendiğini söylüyor. Arada bir söylüyorum, beni onurlandırmak için söylüyor. Ama bir hoca olarak kendisine öğrenciliğimde katkılarım olmuştur. Ama şimdi ben onun öğrencisi olmaya adayım. Çünkü onun başkanlık tecrübesinden siyaset pratiğinden yararlanacağım”.
Sancar, kendisinden önce görev yapan Sezai Temelli’ye de teşekkür etti ve “Sezai Temelli benim meslektaşım aynı kuşağız aşağı yukarı aynı yaştayız. Bizim geçmişimiz de tanışıklığımızın geçmişi de oldukça uzun bir süreye dayanıyor. Daha sonra birlikte sendikal mücadele bulunduk. Öğretim üyeleri derneklerinde çalıştık. Bizim geleneklerimizde meslektaşlar arasında ilişki sürekli ve birbirinden öğrenmeye dayalıdır. Sezai Temelli meslektaşım, arkadaşım ve yoldaşım. Kendisinden hem meslektaş hem arkadaş hem de önceki dönem eş başkanımız olarak çok şey öğrendim, öğrenmeye devam edeceğim. Bizim meslektaşlık ilişkimiz bu esası dayanır. Sana sonsuz teşekkürler sevgili Sezai.”
2 Mart selamları gönderdi
Sancar’ın gurup konuşmasından bazı bölümler şöyle.
Dün 2 Mart'tı. 2 Mart’ın anlamını biliyorsunuz. Bizi izleyen halkımız biliyor. 1994 yılında bir siyasi darbe gerçekleştirildi. O zaman DEP Milletvekili olan arkadaşlarımız apar topar Meclis’ten alınıp cezaevine konuldu. O günden bugüne bu geleneğimizden çıkan partilere çok insafsız saldırılar oldu…
Bir hayat tecrübesidir, bir yaşam tarzıdır. O gün cezaevine konan sevgili büyüklerim dostlarım arkadaşlarım, yoldaşlarım, Orhan Doğan, Ahmet Türk, Sırrı Sakık, Mahmut Alınak, Leyla Zana; bütün bu arkadaşlar yine bize gelen emaneti bedelleriyle ören, yürekli büyüklerimizde, buradan selam sevgi ve teşekkürlerimizi gönderiyoruz. Selam ve sevgilerimizi yoldaşlarımıza ama uyarılarımız bu zihniyeti yürütenlerdir.
İktidardan kurtulmamız ancak mücadele ederek olur
Bizim kurtuluşumuz bu iktidarı rahatlatmak olmaz, bu ceberrut iktidardan kurtulmamız ancak onunla mücadele ederek olur. Hiçbir dönemi nefret ve intikam duygusu ile anmıyoruz. Bizim kimseye intikam duygumuz, nefretimiz yok sadece dostça uyarı yapma görevimiz var, hakkımız var. Onu da bu şekilde tekrar bir zorunluluk olarak gördüm. 2 Mart’tan bu yana geçen kongremize gelene kadar tablo dimdik ayakta kaldığımız bir tablo değil çoğalıyoruz, büyüyoruz, yürümeye devam ediyoruz. Çünkü biz umudu yaşıyoruz. Bize halkın verdiği güçle bu ülkenin umudu olmaya devam edeceğiz. Halkımız bize destek verdikçe bize inandıkça bir bu umudu büyüteceğiz. Umut, gerçekliğe dönüşene kadar elimizden ne geliyorsa mutlaka yapacağız. İktidarda bilsin, özellikle dostlar bilsin ve diğer kesimler bilsin. Bizim burada ısrarımız demokratik siyasette ısrardır.
Bu savaşı durdurmalıyız
Biliyorsunuz bundan 4 gün önce İdlib’de bir saldırıda sayısı farklı şekilde söyleniyor ama ilk açıklamalara göre 34 sonraki açıklamalara göre 36 asker hayatını kaybetti. Ve ölümler bununla sınırlı kalmadı. Ölüm haberleri gelmeye devam ediyor, ölen her insan yüreğimizden bir parça alıp gidiyor, hepsine Allah'tan rahmet diliyoruz, acıyı en çok bizle hissediyoruz.
O acı bizim yüreğimizdedir. Ölen her bir askerin ailesine sevenlerine buradan sabır ve başsağlığı diliyorum. Fakat unutmayın savaş devam ederken ölenlerin milliyeti cinsiyeti çevresi ve geldiği köken sorulmuyor. Farklı milletten, inançlar insanlar ölmeye devam ediyor. Oradan ölen herkesin acısını yüreğimizde hissediyoruz. Savaş insanları, insanların gerçek hayatlarını yok ederken buna ayrımcı yaklaşmak vicdanları yok eder. Biz hem acıyı yüreğimize taşıyoruz hem de vicdanı korumaya devam edeceğiz. Bu savaş durmalıdır, bu savaşı durdurmalıyız. Ölen askerler, siviller hepsi insanlığımızı eksiltiyor, insanlığımızı kurtarmak istiyorsak, bu savaşa yüksek sesle hayır demeliyiz.
Lütfen hiç kimse şantajlara, tehditlere aldırmasın. Çünkü bugün sessiz kalırsak yarın daha büyük bedeller ödeyeceğimiz tarihin pek çok tecrübesi ile kanıtlanmıştır. Bizler sessiz kalmamalıyız. Bugün yurttaşlar soruyor, son bir ay içinde Suriye'de ne işimiz var. Şimdi bir girişim de var, çeşitli kuruluşlar bu girişimi başlattılar. O girişimin de bir çağrımız var. Bu seslerin çoğalmasını bekliyoruz. Biz kendimizi bu seslerin parçası sayıyoruz.
Hepimiz birlikte yürüyeceğiz. Biz savaşa hayır diyen her sesin içinde olacağız. Her yürüyüşün içinde olacağız. Bütün arkadaşlarımız bütün teşkilatlarımız bu sesi zaten çıkarıyorlar daha da güçlü çıkaracaklar kim buna katılırsa bu sesi onlarla birlikte yükseltmeye hazırız.