Performansıyla bir anda dikkatleri üzerine çeken ve yakın markaja alınan Taner Ölmez Hürriyet'e özel açıklamalarda bulundu. Ölmez kendisini bir anda zirveye taşıyan rolün kendine geliş sürecini şöyle anlattı;
Yapım şirketine, "Allah'ın emri peygamberin kavliyle ben bu çocuğu sizden istiyorum. Başkasını seçerseniz de, hasta ve yakınlarıyla çalışsın, yönetmen ve senaristlerle değil. Çünkü o çocukları, ailelerini, komşularını kırmaması gerek" dedim.
Siz öyle mi hazırlandınız?"
Shakespeare ne kadar doğru söylemiş, "Elini kolunu havalara savurma, ölçüsünde tadında bırak her şeyi" diye. Her şey net ve abartısız olmalıydı. Bu sebeple otizmlilerle buluştum, evlerine gidip odalarına girdim.
Bir araya geldiğimizde hiç konuşmadan durup sustum, fazla göz teması kurmadım, onları gözlemleyeceğim diye dik dik bakmadım. ya rahatsız edersem düşüncesiyle yanıp tutuştum. Ortamlarında adeta bir bitki, nesne gibi durarak onları izledim. Kan göremem, dizide gördüklerin vişne suyu"
Neler hissettiniz?"
İyi durumda olanlar gibi çok zor durumda olanlar da var. Çoğu kez boğazım düğümlendi, gidip bir köşeye ağlayabilecek kıvama geldim. O kadar hassas bir mevzu ki. Ama çok naif, hassas, özel ve çok güzeller. Ayrıca araştırdıkça bazı insanlara ulaşıp konuştum. Okudum. Çalıştığım şeyleri oyuncu koçuyla yoğurdum. O çocuklardan çok şey öykündüm ama kimseyi kırdığımı düşünmüyorum.
"Kan görünce bayılıyormuşsunuz. Doğru mu?
Evet, kan göremem. Mesela yeni bıçak aldım, jilet gibi, geçenlerde parmağıma battı. O an kendimi yere attım, çünkü biliyorum düşüp bayılacağım. Kız arkadaşıma, "Tatlı ne varsa getir" dedim. Onları yedikten sonra ancak müdahale edebildik."