"Hani Sivas’ın ötesine gidemiyorduk?" diye soran İnce, "Ben gittim Hakkari’de İzmir Marşı eşliğinde, Türk bayraklarının altında miting yaptım. Onun cesareti varsa gitsin kendisi yapsın da göreyim" diye konuştu.
"Erdoğan’ı orada yuhalayacak oldular, izin vermedim" diye sözlerine devam eden İnce, "Benim hiçbir terör örgütüyle bağım olmaz. İster PKK, ister IŞİD, ister FETÖ. Onlara her istediğini verenler, onlara üniversite kuranlar, vali-general yapanlar bize bunu söyleyemez. . Biz Kuvayı Milliye geleceğinden gelen insanlarız" ifadesini kullandı.
Cumhuriyet'ten Bülent Mumay'ın sorularını yanıtlayan İnce'nin açıklaması şöyle:
-Cumhurbaşkanı Erdoğan ile AKP Genel Merkezi’nde bir araya geldiniz. Bu görüşmeyi niye istediniz?
Türkiye’nin dört bir köşesini geziyoruz. Edirne’den başladık, oradan Hakkari’ye uzandık. Şimdi de Rize yollarındayız. Bütün Türkiye’yi kucaklamak istiyorum. Bu yarışta aday olan herkesle buluşup hayırlı olsun demek istedim. Bu yarışın adil olması gerekiyor.
Biz geziyoruz, propaganda yapıyoruz. Ama Demirtaş gezemiyor. Ben bunu doğru bulmuyorum. Onunla aynı görüşte değilim ama benim karşımdaki rakibimin tutuklu olmasını içime sindiremiyorum. Gelsin bizimle birlikte eşit koşullarda yarışsın istiyorum. Kendisini Edirne’de cezaevinde ziyaretim sırasında da aynı şeyi söyledim. Hayırlı olsun dedim. Aynı amaçla Sayın Erdoğan ile görüşmek istedim.
"Ev sahibinin şerefi"
-Peki “hayırlı olsun” dışında Erdoğan’a bir tür centilmenlik ya da seçim sürecinin huzur içinde geçmesi için herhangi bir telkinde bulundunuz mu? Ya da özel olarak verdiğiniz bir mesaj oldu mu?
Elbette, karşılıklı olarak birbirimize şans diledikten sonra benim kendisine çok açık bir çağrım oldu. Yüzüne aynen şöyle söyledim: “16 yıl ülkeyi yönettin. Artık bırak. 5 sene de ben yöneteyim. Bir şey olmaz, memleket için de çok daha hayırlı olur.” 16 yıl sözüne hemen itiraz etti Erdoğan. Cumhurbaşkanlığı yaptığı süreyi kast ederek “16 değil 3,5 yıl” diye düzeltmek istedi. Ben de hemen yanıtını verdim: “Niye, başbakanlık yaptığın yılları saymıyor musun?”
-Görüşmenizden sonra verilen fotoğraftaki iki detay çok konuşuldu. Biri kravatsız olmanız, diğeri Erdoğan’ın misafirlerine “alçak koltuk” vermiş olması...
Kravatla başlayayım. Edirne mitingindeydim. Orada kravatsızdım, niyetim oradan da Hakkari’ye direkt geçmekti. Ama arayıp randevu saatini bildirdiler. Mitingi bitirir bitirmez Ankara’ya gittim o yüzden. Kıyafet değiştirmeye zamanım olmadı. Mitingdeki terimle gittim, yoksa özel olarak kravatsız gitmedim. Sandalye meselesine gelince... Misafiri nereye oturtacağı, ev sahibinin şanıdır, şerefidir. O benim ilgi alanıma girmez. Nereye otur derse oraya otururum.
-Bütün adaylarla ziyaret turunuzu tamamlamanızdan sonra Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek 100 bin imzayı aşarak aday olmayı başardı. Kendisi ile de görüşmeyi düşünüyor musunuz?
Açıkçası niyetim vardı. Kendisi 80 binde takılınca imzalarının artması için de çağrıda bulunmuştum. Hatta kendisi de teşekkür etmişti. Ama yeni bir açıklama yapmış "İkinci turda destek vermeyiz" diye. Gereksiz bir laf etmiş. O yüzden görüşmeyi artık hiç düşünmüyorum.
-Adayların belli olmasından sonra propaganda süreci hız kazandı. Bu süreçte kendi şansınızı nasıl buluyorsunuz?
Bülent Bey bu iş oldu. Bu maya tuttu. 10 numara bir hava yakalıyoruz gittiğimiz her yerde. Kendimden başka rakibim yok, samimiyetle söylüyorum.
-CHP’nin seçmeni dışında oyunu almayı hedeflediğiniz kitle hangisi?
Benim öyle, özel bir hedefim yok. Tüm Türkiye’nin ilgisini, desteğini, oyunu hedefliyorum. CHP’nin adayının kim olacağının tartışıldığı günlerde yorum yapan arkadaşlar oldu. Madara oldular. Tekrar madara olmamak için yorumlarını millete sorarak yapsınlar. Yoksa yine madara olurlar. Size sadece şunu söyleyeyim, bir oran telaffuz etmeyeyim ama inanın sandıklar patlayacak. Bunu hissediyorum. Türkiye’nin cumhurbaşkanı olacağım.
"Ünal halt etmiş"
-Hakkari’deki mitinginize geri dönmek istiyorum. “Edirne’de ne söylüyorsam, burada da aynısını söylemeye geldim” dediğiniz mitinge AKP Sözcüsü Mahir Ünal’dan ilginç bir yorum geldi. “Cumhuriyetin kuruluşunda Halk Fırkası ismiyle var olan bir partinin Hakkari’de PKK’nin siyasi niteliğinde miting yapması herkesin içini acıtmıştır” dedi. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu açıklamayı?
Halt etmiş diyorum. Halt etmiş. Hani Sivas’ın ötesine gidemiyorduk? Ben gittim Hakkari’de İzmir Marşı eşliğinde, Türk bayraklarının altında miting yaptım. Onun cesareti varsa gitsin kendisi yapsın da göreyim. Erdoğan’ı orada yuhalayacak oldular, izin vermedim.
Benim hiçbir terör örgütüyle bağım olmaz. İster PKK, ister IŞİD, ister FETÖ. Onlara her istediğini verenler, onlara üniversite kuranlar, vali-general yapanlar bize bunu söyleyemez. Biz Kuvayı Milliye geleceğinden gelen insanlarız. Atatürkçüyüz, cumhuriyetçiyiz, yurtseveriz. Sayın Ünal haddini bilsin.
"Denesin de göreyim"
-Hakkari mitinginin ardında malvarlığınızı gazetecilerle paylaştınız. Bunu yapmanızın özel bir sebebi var mıydı, diğer adaylardan de benzer bir beyan bekliyor musunuz?
Sayın Erdoğan bana gariban dedi. Ama aslında ben çok zenginim. Varlıklı bir adamım. Neden mi? Özgürlüğün tadını biliyorum, şiir yazabiliyorum, insanları hiç ayırmadan herkesi sevebiliyorum. Bu ülkenin 81 milyonunu kucaklıyorum. Bundan büyük zenginlik olur mu? Erdoğan ile beraber başladık sayılır, hemen hemen aynı maaşları aldık. Bana kendisi gariban diyor, bazıları da aynı maaşla zengin oluyor, nasıl oluyor anlamıyorum. Garibanlığın değil, zenginliğin hesabı verilmelidir.
-Meclis’ten geçirilen bir düzenleme ile Bakanlar Kurulu’nun KHK çıkarma yetkisi yasalaştı. Bu tasarı, Erdoğan’a da, yeni cumhurbaşkanı yemin edip göreve başlayana kadar, yetkilerini kullanma izni veriyor. Cumhurbaşkanı adayı olarak bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben seçimi kazanayım da, o ben yemin edene kadar o yetkileri kullansın da göreyim! Bana görevi devredene kadar devleti yerle bir edecek, ben de izleyeceğim, buna izin vereceğim öyle mi? Bir denesin bakalım...
"O küçük kız çocuğu benim anneannem"
Trabzon ve Rize’ye giden CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, ikinci tura kalması halinde Akşener’e destek vereceğini söyledi. İnce, “Beni yardımcısı yaparsa olurum. Öyle bir kompleksim yok benim. Hiç düşünmeden otobüsün üstüne binerim. Onunla karış karış memleketi gezerim, otobüsün üstüne çıkıp ona oy isterim.
Bu iş koltuk değil, memleket meselesi” yanıtını verdi. Muharrem İnce, mitingin sonunda cebinden çıkardığı çakının hikayesini şöyle anlattı: “Bundan yaklaşık 110 yıl önce Rize’den Hüseyin diye bir genç adam Yemen’e gider. Hüseyin Yemen’den Mekke’ye gelir, hacı olur. Resmi kayıtlardaki adı da Hacı Hüseyin olur.
Mekke’den sonra gelir Rize’ye ayakları yara içindedir. Çanakkale’ye asker toplanmaktadır, ayakları yara olduğu için harbe almazlar. 2 ay sonra ayakları iyileşir. ‘Ben de gideceğim’ der. 4 çocuğunu öper, iskeleye iner. Çoçuklar babalarının yanına gider.
O der ki ‘ben savaşa gidiyorum’. Hepsine hediye verir, en küçük kızına kalmaz. Ona da çakısını verir. O küçük kız o çakıyı 92 yıl taşır: O küçük kız çocuğu benim anneannem. Hacı Hüseyin benim annemin dedesi. O çakı da bu çakı! Hiç kimsenin bana millilik, Rizelilik, milliyetçilik taslama hakkı yoktur.”