Müjde Uzman, 26 Eylül 1984 yılında İstanbul’da doğdu. Pazarlama müdürlüğü ve müzik yazarlığı yapan Müjde Uzman, aynı zamanda modellik ve oyunculukta yapıyor.
2008 yılında Paramparça Aşklar dizisinde Nil rolü ile ilk kez ekrana çıkan Müjde Uzman, 2010 yılında Kapalı Çarşı ve Aşk Bir Hayal dizilerinde konuk oyuncu olarak yer aldı.
Muhteşem Yüzyıl dizisinde de Makoçoğlu Bali Bey’in aşık olduğu Armin karakterini canlandırdı. 2013 yılında başarollerini Tuba Büyüküstün ve İlker Aksum’un oynadığı, 20 Dakika dizisinde Kuzgun karakterini canlandıran Müjde Uzman, son olarak Fatih dizisinde Dilyar rolünü oynadı
ATV ekranlarında Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz adlı dizide Nazlı rolünde izlediğimiz Müjde Uzman'ı. Geçen sene tiroid kanseri atlatan genç oyuncu artık her zamankinden iştahlı hayata. Sağlıklı besleniyor, öfkesine yenilmiyor. Hastalığın onu olumlu etkilediği düşüncesinde: "Yırttığım için daha mutlu bir insanım"
Çok yönlü, gencecik bir kadın Müjde Uzman. 31 yaşında. Üniversitede halkla ilişkiler okuduktan sonra pazarlama müdürlüğü de yapmış, şarkı sözü yazarlığı da. "Soyadımın hakkını vermek için çaba sarfediyorum" diyen güzel oyuncu meraklı, çalışkan, bir o kadar da becerikli. On bir senedir yalnız yaşıyor. Hayata duyduğu açlığın kaynağında kalbini kaplayan büyük bir korku yatıyor ama... O genç yaşta ölmekten çok korkuyor. Sıcak bir öğleden sonra Uzman'la bir araya gelip, derin konulara daldık.
İşte Müjde Uzman'ın Sabah'tan Ceren Arseven'e verdiği röportaj
Yeni dizideki karakteriniz kalbiyle hareket eden biri. Siz aklınızla mı, kalbinizle mi hareket edersiniz aşk hayatınızda? Artık düşüncelerimle hareket ediyorum. Eskiden duygularımla hareket ederdim.
Ama büyüdüm. Şimdi duygularımla hareket etsem bile ileride başıma gelecekleri düşünüp kendimi frenlerim. Duyguların insanı götüreceği nokta belli. Dizideki gibi üçlü bir ilişkinin varacağı nokta zaten ortada. İnsan belli bir yaştan sonra başıma iş açılmasın diye mantığıyla hareket etmeye başlıyor.
Dengeli birisiniz yani...
Terazi burcuyum. Annem ve babam da öyle. Her şey içimde dengede. Üç gün eğlenirsem üç gün de evde otururum. Annem disiplinli bir kadındı, onun o yönünü almışım. Babam yufka yürekliydi. Ondan da onu almışım. Bir ablam var. Benden sekiz yaş büyük. Babamla çalışıyor. Bir süre ben de onunla çalışmıştım. Tek bir işe odaklanmayı sevmiyorum zaten.
Neden?
Çünkü yapabiliyorum. Yetenek işi de bu bir yandan. Üniversitede halkla ilişkiler okudum. O tarihten itibaren de hep çalıştım. 20 yaşında evden ayrıldım. Ailem İstanbul'da ama ben "Yalnız yaşayacağım" dedim.
Ev nasıl geçindirilir öğrenmekti isteğim. Hep bir önlem alma isteğim var. Hayatta her şey olabilir. "Ben öğreneyim de, bir gün lazım olur" diye düşünürüm. Öğrenmeyi seviyorum. Bir gün hepimiz öleceğiz, toprak olacağız. Ne yaparsak yanımıza kar. Beslenmek istiyorum.
KOLAY AĞLAR ZOR GÜLERİM
- Hep dramatik rollerde gördük sizi. Komedi düşünmez misiniz?
- Ben komedi izlemeyi de sevmiyorum. Kolay da gülmem. Zevzeklik sevmem. Zeki esprilere gülerim. Kolay ağlar, zor gülerim. Ağlatmak daha kolay zaten insanları. Hepimizin ortak acıları var ve hepsi çok daha derin. Güldürecek noktalar o kadar kolay değil.
- Yaz tatilinde ne yaptınız?
- Ben o konuda çok tutucu bir tipim. Her yaz aynı yere gider, aynı insanları görürüm. Yeni yerlere gideyim, maceraya atılayım derdim yoktur. Ben yazın yorulmayı anlamıyorum. Bütün kış yorulduktan sonra madem tatil şansımız var. Dinlenmek istiyorum. Ayvalık'ta yazlığımız. Orada kendimi yaşsız hissediyorum. Vakit hiç ilerlemiyor gibi geliyor. Aynı insanlar, aynı açıkhava sineması, aynı sandalyeler.
- Yaşıtlarınız Ibiza, Mikonos geziyor ama...
- Ben Bodrum ve Çeşme'ye bile çok yakın bir tarihte gittim. Merak da etmemiştim. Şimdi kendi içimde ortayı bulmaya çalışıyorum.
Tamam yeniliğe karşıyım ama yeni yerler de görmek lazım arada. Ama asla kalabalıkken gitmem. Sakin yerleri seviyorum.
- Bazı şeyler gençken yapılabiliyor.
- Öyle düşünmüyorum. Yıllar geçtikçe bedenin yaşlanıyor ama ruhun aynı kalıyor. O zaman 50 yaşında da çılgınlıklar yapabilir insan. Belki bir takım yazılı olmayan kanunlara göre garip ama yarın ölmeyeceğimiz de belli değil. Zamanla bedenimiz çürüyor ama ruhumuza bir şey olmuyor.
Ruh neye ihtiyacı varsa onun peşinden gidiyor. Ben asla spontane hareket etmem. Ajandasız davranmam. Artık arada ani karar vererek bir şeyler de yapmaya çalışıyorum. İnsanın alışkanlıkları kemikleşiyor çünkü zamanla. Hayata karşı açık olmaya çalışıyorum.
EN BÜYÜK KORKUM ÖLÜM
- Hep "Bir gün öleceğiz" diyorsunuz. Hayattaki en büyük korkunuz ne?
- Ölüm. Çok korkuyorum. Şu anlattığım şeylere bakınca altında hep o yatıyor.
- Çok gençsiniz. Nereden geliyor bu korku?
- Ölümün yaşlanınca geleceğinin garantisi yok. O beni çok korkutuyor. İlk kedim öldüğünde çok sinirlenmiştim. Evden çıktığımda hayvan oradaydı. Döndüğümde ise ölmüştü. Meğer geri sayan bir saat varmış. Altı saat sonra ölecekmiş. Ben bundan habersiz dışarı çıkıp eğlendim. O kadar sinirlendim ki. Bunun benim başıma gelmeyeceğinin garantisi yok ki. Her gün çıkıyoruz evden, döneceğimiz belli değil.
Bunu düşünerek yaşayamayız elbette, kafayı yeriz. Bu düşüncelerle gözüm biraz açıldı. Kendimi kapatmıyorum elbette. Ölümden korkuyorum ve bu sebeple hayata dört elle sarılıyorum. Hiçbir canlıya zararım olmadan yapabileceğim her şeyi yapayım, yaşayabileceğim her şeyi yaşayayım istiyorum.
- Erken yaşta kaybettiğiniz biri oldu mu peki?
- Olmadı. Herkes yaşıyor. Benim bu meselelere fazlaca kafa patlatmamdan kaynaklı bence bu korku. Ben biraz değişik bir çocuktum. 13 yaşında "Hayatta başımıza neler gelecek?" diye sorular sorardım. Hiçbir şeyden geri kalmamamı sağlıyor. O kısmı güzel.
- Boynunuzda bir iz görüyorum. Bir ameliyat oldunuz herhalde...
- Bir sene önce tiroidimdeki nodüllerde kanser çıktı. Kötünün iyisi. Bir tek o organın içinde yayılıyormuş Allah'tan. Hemen aldılar. Bir tedavi de gördüm üstüne. Şu an hiçbir şey yok. Çok sağlıklıyım. Yırttığım için bana olumlu etkisi bile oldu. Daha mutlu bir insan oldum. Böyle ciddi bir şey yaşayınca hayata bakışım değişti. "Bunu da gördüm bu hayatta, atlattım da" deyip gülümsüyorum. Çok çirkin bir hastalık. Artık daha sağlıklı besleniyorum. Kolay öfkelenmiyorum. Hayatın kıymetini biliyordum ama kanser olduktan sonra kendi kıymetimi anladım.