Norveç, erkek mültecilerden isteyenlere ülkedeki cinsiyet normlarını ve sosyal kodların açıklandığı bir ders sunmaya başladı. Derse ilk kez katılan Abdu Osman Kelifa, Norveç’e ilk geldiğinde kadınların dar kıyafetler giymesi, topluluk içinde öpüşmesi ve alkol tüketiyor olmasının kendisinde bir şok etkisi yarattığını söyledi. Bu yüzden de Kelifa, hakkında büyük tartışmalar süren bu kurslara katılmayı kendisi tercih etmiş.
Mültecileri potansiyel cinsel şiddet failleri olarak mimlemek korkusuyla bu konu daha önce pek çok ülke tarafından geçiştirilmişti. Ancak bu sene bir milyondan fazla göçmenin Avrupa’ya sığınmacı olarak gelmesi sonucunda, bazı politikacılar ve mültecilerin haklarını savunan aktivistler, göçmenleri doğru yönlendirebilmek ve uyum sağlayacakları yeni toplumun özelliklerine ve kültürlerine alıştırmak için bu tür koçluklara olumlu yaklaşıyor.
Sosyal kodların, kültürün ve cinselliğin konuşulduğu bu dersler gönüllülük ilkesine dayanıyor. Katılımcıların bu konuşmaların sonunda doğru ve yanlış olanı biliyor olması, bu toplantıların en büyük amacı.
New York Times’da yer alan habere göre derste dağıtılan kitapçık, tüm mültecilerin öğrenmesi gereken, ‘Birini, eşiniz olsa dahi, cinsel ilişkiye zorlamak Norveç’te yasalara aykırıdır’ cümlesi ile başlıyor. Kitapçık aynı zamanda dinler arasındaki farklardan, Norveç nüfusunun ağırlıklı olarak Hıristiyan olduğundan ancak yasaları oluşturanın din olmadığından da bahsediliyor.
Norveç’in bu tür bir kursu programına dahil etmiş olması eleştirilse de mültecilerin hayatlarını sürdürecekleri yerin özelliklerini doğru şekilde öğrenebilmeleri için bir fırsat olarak görülüyor. Danimarka, göçmenler için zorunlu tuttuğu dil derslerine, bu tür bir ders eklemenin hazırlığında. Ayrıca Almanya’da da bu tür bilgilendirici dersler deneniyor.
Norveç’te hayata geçen kursun vakfında çalışan klinik psikolog Per Isdal, ‘Herkes için en büyük tehlike sessizliktir.’ diyor ve ekliyor, ‘Onlara yeni bir kültüre alışmaları konusunda yardımcı olmalıyız.’
Bu tür uyum çalışmalarının bir sebebinin de hakkında konuşulması zor olan, mülteci sayısı ve suç oranlarındaki artış olabileceğine işaret ediliyor. Oslo polis teşkilatının eski adli suçlar amiri Hanne Kristin Rohde, 2011 yılında işlenen tecavüz suçlarının büyük kısmının mülteci erkekler tarafından gerçekleştiğini ortaya koyan istatistikleri paylaştığında maruz kaldığı tepkiyi anlatıyor: ‘Bu büyük bir problemdi ancak hakkında konuşmak çok zordu. Kadınların herhangi bir değeri olmadığı ülkelerden gelen erkek göçmenlerle işlenen cinsel suçlar arasındaki bağlantıyı gözler önüne seren bir istatistik vardı.’ Zorunlu cinsel eğitim dersini savunan Rohde, ‘Kadının bir değeri olduğunu öğrenmemiş olan çok fazla erkek var, en büyük problem bu. Bu kültürel bir problem’ diyor.
Elbette bu görüşe karşı çıkanlar da var. Geçtiğimiz ay Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maizière, mültecilerin suça Almanlardan daha yatkın olmadığını söyleyip, yakın zamanda elde edilen verilere bakıldığında göçmenlerin Alman vatandaşları kadar az suç işlediğini açıklamıştı.
Eritre’den Norveç’e giden ve bu derslere gönüllü olarak katılan Abdu Osman Kelifa ise bir kadının nasıl olur da eşini cinsel tacizle suçlayabileceğini anlayamadığını söylüyor. ‘Benim ülkemde bir adam bir kadını istiyorsa alır, bu yüzden cezalandırılmaz.’ diyen Kelifa, Norveç’te kadınların istedikleri mesleğe sahip olabilmelerini de, barlara gidip stres atmalarını da tuhaf bulduğunu açıklıyor.
Bu derslerin içeriği de değişiyor. Geçtiğimiz hafta ‘Onur’ konusunun işlendiği toplantıda, bazı toplum ve kültürlerde şiddetin onurlu bir şey olarak değerlendirilmesine rağmen, Norveç’te bunun böyle olmadığı ve bunun bir suç teşkil ettiği anlatıldı.