Gazeteci-yazar Murat Yetkin, eski İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı Kadir Topbaş'ın ve eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in 2017'nin sonbaharında istifa etmesine yol açan süreci hatırlattı. Topbaş'ın damadının 'FETÖ' soruşturması nedeniyle tutuklandığını, Gökçek'in ise dönemin AKP hükümet sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından Ankara’yı “parsel parsel” Cemaate satmakla suçlandığını hatırlatan Yetkin, bu isimlerin yerine atanan kayyımların eski projeleri iptal ettiğini ve bu projelerin kapatılması hakkında yasal soruşturma başlatılmadığını yazdı. Yetkin, "AK Parti yönetiminin duyduğu rahatsızlık sadece engin belediye imkânlarından olmak değil, aynı zamanda, kaybolduğu sanılan bu dosyaların bir yerlerden su yüzüne çıkma ihtimalinin bulunması, hatta Fethullahçılarla kurulan ilişkilerin ortaya dökülmesi ihtimali de pay sahibi midir?" diye sordu.
Yetkin'in yazısının ilgili bölümü şöyle:
"Yıldırım’ın, İmamoğlu’nu hafife alarak hayli geç başladığı seçim kampanyasındaki vaatleri arasında, İstanbulluların son dönemde özellikle –en iyi bildiği konu olan- ulaştırma alanındaki şikâyetleri düzeltmek de vardı. Bunlar arasında örneğin deniz otobüslerinin taşerona verilerek Bostancı-Kabataş, Bostancı-Bakırköy gibi her gün yüz binlerce çalışanı kişiyi taşıyan deniz hatlarının kesilmesi, işlev, estetik ve maliyet bakımından tartışmalara yol açan Kabataş’taki “Martı” projesinin, keza Boğaz altından Beşiktaş-Üsküdar yaya yolu ve üstünden Etiler-Altunizade teleferik hattı projeleri de vardı. Kayyum-Başkan Mevlüt Uysal tarafından iptal edilen bu ve benzeri projelerin tamamı 2004’ten bu yana İstanbul’u yöneten Topbaş’a ait projelerdi.
Peki, bu iptal edilen projelere yapılıp çöpe giden yatırım konusunda bir yasal soruşturma açıldı mı? Hayır.
Ya Ankara? Kayyum-Başkan Mustafa Tuna, Gökçek’in projelerinin neredeyse tamamını iptal etti. Hatta Belediye’de bazı personel tasfiyelerine de gitti. Peki, o iptal edilen projeler ve harcamaları konusunda yasal soruşturma açıldı mı? Hayır.
Peki, o dosyalar kayboldu mu? Kayıp edilebilir mi? Belki bir kısmı. Daha önce de söyledik, Bizans’tan devralıp Türk askeri geleneği ve İslam hukukuyla yoğurduğumuz bürokratik kültürümüzde hiçbir şey tamamen yok olmaz; belki bazıları bir süre başka yerlerde tutulur. Kaybetme çabası varsa da, büyük ölçüde nafiledir.
CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’da, Mansur Yavaş’ın da Ankara’da galip gelmesinden AK Parti yönetiminin duyduğu rahatsızlıkta sadece engin belediye imkânlarından olmak değil, aynı zamanda, kaybolduğu sanılan bu dosyaların bir yerlerden su yüzüne çıkma ihtimalinin bulunması, hatta Fethullahçılarla kurulan ilişkilerin ortaya dökülmesi ihtimali de pay sahibi midir? Neden olmasın?
Hazır İstanbul ve Ankara tartışılıyorken, hafızlarımızı biraz tazelemek istedim, o kadar."