Nagehan Alçı bugünkü yazısında, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ile Habertürk TV'deki canlı yayındaki izlenimlerini aktardı. Alçı, gazeteci Levent Gültekin'in darp edilmesinin ardından Abdulhamit Gül'ün konuyla derhal ilgilendiğini söyledi.
Alçı yazısının devamında, 6 Mayıs 1972'de idam edilen 68 kuşağının öğrenci liderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan için devletin özür dilemesi gerektiğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenen Alçı, "12 Mart’ın 50’nci yılı münasebetiyle keşke Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Dersim katliamına dair yaptığı gibi bir açıklama yapsa… Ne güzel olur… Yanlış mı söylüyorum" dedi.
Nagehan Alçı'nın yazısının ilgili bölümü şöyle:
Bu Cuma 12 Mart darbesinin 50. Yıldönümü.
Ben darbelere karşı duruşunu programda da birkaç kez vurgulayan Sayın Gül’e 12 Mart darbesinde bir hukuk cinayeti ile katledilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın ailelerinden devletin özür dilemesi konusunda ne düşündüğünü sordum.
O esnada ilk kurduğum cümlede "Devletin katlettiği 3 genç" dediğim için stüdyoda epey panik havası esti. Sevgili Kübra Par da telaşlandı, Abdulhamit Bey de...
Halbuki yakın tarihin gerçekleri ortada. O dönemin darbecileri maalesef meclisin de desteğiyle bir hukuk tiyatrosu neticesinde 3 genci astı. 1971-72’nin devleti değilse kim öldürdü bu solcu gençleri?
Devlete kutsiyet atfeden, apaçık gerçekleri bile söylemekten korkan bir hale gelmemize hiç gerek yok bence.
Bir yandan ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ anlayışını alkışlayıp diğer yandan bunun tam tersi refleksler sergilersek buna tutarsızlık denir.
Ben solcu değilim. Hatta solcuların antipati ile baktığı bir insanım. 'Denizler ve Mahirlerin yaptıkları kutsaldır' tarzı totaliter ve şiddeti yücelten sol zihniyete de hep karşı durmuş bir yazarım.
Ancak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın ailelerinden özür dileyip 212 Mart darbecilerini kınıyoruz ve hukuk cinayeti olan bu idamlardan dolayı üzüntülerimizi ifade ediyoruz' diye resmi beyanda bulunmasının adaletin gereği olduğuna inanıyorum.
Elbette 12 Eylül döneminde haksız yere asılanlar için de bu söylediklerim geçerli. Fakat 12 Mart’ın katlettiği bu üç genç adeta haksız yere idam edilen solcu-sağcı tüm gençler için sembol bir olay haline geldi zaman içinde.
Bakın Yassıada Demokrasi Adası oldu, 27 Mayıs askeri darbesinin acılarıyla geç de olsa yüzleşildi ancak solcular kendi mağduriyeti ve hassasiyetinin hala sahipsiz olduğunu düşünüyor. Ki haklılar.
12 Mart’ın 50’nci yılı münasebetiyle keşke Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Dersim katliamına dair yaptığı gibi bir açıklama yapsa… Ne güzel olur… Yanlış mı söylüyorum?"