İşte Sina Koloğlu'nun yazısı:
'Warner Bros, Disney ve Fox, Türkiye’de spor kanalı kuruyor, Rekabet Kurulu da izin verdi' diye bir haber çıktı. Sonra sessizlik. Duyduğum bazı danışmanlar ile saha çalışmaları yapıyorlarmış.
Peki nedir bu kanal? İpucu The Guardian Gazetesi’nin 7 Şubat 2024 tarihli bir haberinde yer alıyordu.
Buradaki ayrıntılar, Türkiye’de kurulması düşünülen spor kanalının da, çerçevesini çiziyordu aslında. ESPN Spor Kanalı, TNT kanalı, Fox Sport 1 kanalları bu platformda buluşuyor. İngiltere’de sonbaharda yayına girmesi planlanıyor.
Gazetenin haberinde “Fox Corp, Walt Disney'in ESPN'i ve Warner Bros Discovery bir spor yayın platformu oluşturmak için bir araya geliyorlar” diye yazıyor. Kanalın amacı, televizyonu, yayın platformları için terk eden genç izleyicileri çekmek.
Beyzbol, Amerikan Futbolu, NBA, FİFA Dünya Kupası söz konusu spor kanalında (platformunda) olacak. Tabii çok daha fazlası var. Haberde; “Aboneler bunu Disney+, Hulu veya Max'ten bir yayın paketinin parçası olarak satın alma seçeneğine sahip olacak” deniliyor. Büyük olasılık bizde de benzer bir uygulama olacak.
YERLİ DAZN MI?
DAZN, birçok ülkede internet üzerinden spor müsabakalarını canlı veya tekrar izleme imkanı sunan bir spor yayını hizmeti. Bu kanalın da benzer bir yapıda olabileceği söyleniyor.
DENGELER DEĞİŞİR Mİ?
Boşuna gelmiyorlar… Spor yayıncılığında (Hadi adını koyalım futbol) bir tekel var. Bu gelişin ileride bu platform ile sınırlı kalmayacağını öngörmek, yanlış olmaz sanırım.
TLC’NİN GİZLİ KODLARI
Ev ahalisi şu yaz döneminde TV’lerden şikayetçi. İzlenecek bir şey yok diyorlar. TLC başvuru kanallarından biri. Ama onlardan da bıktılar. “Ev al, ev sat, yeter” dediler. Söyleyeyim, ABD’deki emlak piyasasını onlardan daha iyi biliyorlar. Ben de şahsen eyalet eyalet hangi lokantaya gidilir biliyorum. Ne yalan söyliyeyim “Yolda Ne Yiyoruz”u izleyip de obez olmamak mümkün mü? Ne derler buzdağının bir de altı vardır. Nedir bu TLC kanalı. Ne yapmak ister merak ettim…
BU KANALI NASA KURDU
Orijinal adı, Appalachian Community Service Network olan TLC, 1972 yılında ABD Sağlık, Eğitim ve Refah Bakanlığı ve NASA tarafından kuruldu. Görevi; beyin bilimi, vahşi yaşam ve tıbba adanmış programlarla, kesinlikle eğitimdi. Kanal 1980 yılında özelleştirildiğinde (The Learning Channel adını aldığında) bile bu gelenek değişmedi. Ne zaman Discovery satın aldı, işler değişti. Popüler kültür üzerine güzel makaleleri olan Kanada dergisi McLeans’te çıkan bir yazı TLC’nin bugünkü röntgenini çekiyor.
SIRADAN İNSANLARIN ÜNLÜ OLDUĞU KANAL
TLC yeni yayın felsefesini, şöyle anlatılıyordu; “İzleyiciye, bilinmeyene duyduydukları hayranlığı tatmin etme ve çevrelerindeki dünyayı anlama şansı vermek”. TLC bu işi sıradan insanları şöhrete ulaştırarak yaptı.
Here Comes Honey Boo Boo mesela. Çocuk güzellik yarışmasında (yine TLC’nin yaptığı) birinci olan Alana’nın ailesinin rol aldığı bir gerçeğin şovu. Beklenmedik bir şey oldu. Bu kızımızın annesinin birlikte olduğu adam kızlarına cinsel tacizde bulundu. Bu nedenle10 yıl içerde yattı. Çıktığında yine Alana’nın annesi ile birlikte yaşamaya başladı. Artık bir şöhret olan annenin bu davranışı büyük tepki aldı. Program yayından kaldırıldı. TLC’nin geldiği durum bu…
PROGRAMI TUTTU TEMSİLCİLER MECLİSİ'NE SEÇİLDİ
TLC yeni yayın felsefesinin çarpıcı bir örneğini daha verdi. Aşırı dindar bir Hıristiyan aile olan Duggar'ları konu alan 19 Kids and Counting. 2008 – 2015 arasında yayındaydı. Onun zararsız bir eğlence programı olmadığını ileri sürenler oldu. Dedikleri; “TLC, çok uç bir ideolojiye bağlı olan, bu ailenin popülerleşmesine yardımcı oldu.
Gerçeğin şovu ile kazandıkları şöhret sayesinde muhafazakar bir siyasi güç merkezi haline geldiler”. Baba Jim Bob Dugger 1999'dan 2003'e kadar Arkansas Temsilciler Meclisi'nin Cumhuriyetçi üyesi olarak görev yaptı, TLC sayesinde. Kartvizitinde “Politikacı ve Televizyon Kişiliği” yazıyor.
Sıradan Amerikalının Kanalı Fakir, muhafazakar Kanadalı McLeans Dergisi'nin tespiti şöyle; “ABD’de bu hali ile TLC, hoşa gitse de gitmese de etkili bir siyasi güç haline geliyor. Ama aynı zamanda muhtemelen günümüzün en çeşitli televizyon kanalı. TLC‘de Amerikan işçi sınıfının, dindarların ve kırsal kesimin seslerinin ana akım televizyonda duyulabildiği belki de tek yer. 99 milyon evde bulunuyor. 18 – 34 yaş aralığında izleyicisi var.
Kitle büyük çoğunluk kadın. Ve sağ eğilimli bir kitle”. TLC üst düzey yöneticisi Amy Winter kanalın program özelliklerini şu sözlerle anlatmış bir röportajında; “TLC'nin toplumlara girme konusunda bir geçmişi var. İnsanların, hakkında çok az şey bildiği bu konuları, izleyicilerimize deneyimlemeleri için açıyoruz”. Bu deneyimlemelere bir bakalım.
UÇ AİLE; BİR YANDA Şİİ, ÖTE YANDA MORMON
ABD’de Reality Show‘da "İslam Kültür Politikası” adlı bir çalışmaya rast geldim Michigan Üniversitesi’nde yapılmış. Evelyn Alsultany, 2016 yılında yazmış bu tezi. Bugün ABD medyasında Arap ve Müslümanların temsillerinin tarihi konusunda, önde gelen uzmanlarından biridir. TLC’nin ‘Uç Aile” olarak değerlendirilen iki “Gerçeğin Şovu"ndan bahsediyor tezinde. Biri Şii bir ailenin gündelik yaşamını konu alan “All American Muslim”.
Efendim bu dizi bir sezon yayınlandı. Bir diğer uç örnek; 'Bir Mormon Ailesinin hikayesi'. Baba eşi ve daha önce eşi olan üç kadın ve 18 çocuk ile aynı evde. Bir nevi ‘Amerikan usulü Kuma' hali; “Sister Wiwes”. 'TLC nasıl bir kanal?' sorusunun cevabı belki bu gerçeğin şovunda; “Breaking Amish” (Üç Amiş ve bir Menonit dört gencin hikayesi). İki uç Hristiyan mezhebe mensup gençleri bir evde toplamak TLC’nin aklına geliyor mesela. Bazıları buna ‘Anormal olanı normalleştirmek' de diyorlar. Yani bu eğlenceli kanalın kodlarında ilginç ayrıntılar var.
BAŞBAKAN DİZİ KAHRAMANI OLURSA
16 yıl boyunca Almanya’nın başındaydı. Emekli oldu. Küçük bir köye yerleşti. Sakin bir hayat arzusuydu. Ne zaman ki yörenin tanınmış birinin cesedine rastladı o zaman hayatı değişti. Angela Merkel birden kendisini cinayetin içinde bulur. Bu bir haber değil. Bir dizinin senaryosu. Geçen yıl Alman kanalı RTL'de gösterime giren ve geçtiğimiz Temmuz ayında İtalyan Rai2 kanalı tarafından büyük bir başarı ile sunulan bir dizi TV filmi olan Bayan Merkel'in ilk bölümü bu temele dayanıyor. Kitapları milyon satan David Safier’in “Miss Merkel - Mord in der Uckermark” (Şatoda Bir Ceset) ve ardından Miss Merkel - Mord auf dem Friedhof (Mezarda Bir Ceset) kitaplarının uyarlaması.
BAYAN MERKEL AGATHA CHRİSTİE KAHRAMANI GİBİ
Ünlü Agatha Christie’nin Miss Marpel’ının pabucunu dama atacak gibi görülüyor dedektifimiz Bayan Merkel. Peki ne yapıyor? Şansölye günlerinin politik tecrübesini konuşturuyor. Siyasi çalkantıların öğrettiği, karşısındakinin davranışlarını tartmak, sağduyu ile sorun çözme, içgörü… Üç bölüm bitmiş. Dördüncü bölümü Merkel’in gerçeği ile yüzleşir gibi olacak. Eski şansölyenin anılarının yer aldığı kitap tanıtımının olduğu bölümün kasım ayında ekrana gelmesi bekleniyor. Yakında sinema filmi de olacak.
SEÇİME KATILMAYACAĞINI AÇIKLADIĞINDA GELDİ
2018 yılında Merkel’in seçimlere katılmayacağı duyulunca yazarın aklına; 'Avrupa’nın bu demir yumruklu kadını için emeklilik nasıl olabilir?' sorusu gelmiş. Beraberinde, bu kitabın yazılmasına vesile olmuş. Ünlü dedektif Komiser Kolombo da yazara çağrışım yapmış. “Ben ondan(Merkel’den) cinayetleri çözmesini isteyebilirim” diyerek işe koyulmuş. Bugün hikayeye hayat veren 70 yaşındaki aktris Katharina Thalbcch. Yani Merkel yeni hayatında, ikonik kıyafeti ile, artık bir dizi kahramanı.
KÖPEĞİN ADI HELMUT
Dedektif Merkel'e, maceralarında, kocası Achim (onu oynayan aktöre çok benzeyen gerçek kişinin adı Joachim Sauer), koruması Mike ve köpeği Helmut eşlik ediyor. Helmut Kohl'e bir gönderme.
BİZDE OLABİLİR Mİ?
Birden aklıma geldi, bizde böyle bir dizi çekilebilir mi? Aslında yapılmadı değil. ‘Başbayan’ımız vardı. Yasemin İnce’nin Çiller tiplemesi. Kocası Dozer ve yardımcısı Haset. Sonra Cinnettin Yerbakan ve yardımcısı Şerbet Kazan da olaylara dâhil olmuştu. Siyasi hiciv ekranda yok. Bir 10 yıldır yok. Eski Türkiye’de olabilirdi. Bizim “Yeni Türkiye”de ekranda mizah, hele siyasi soslu olursa, şu havada mümkün değil.
VALLA BİZ YAYINLAMIYORUZ DEMEK YETİYOR MU?
Alt yazıda, “Bahis reklamları yayıncı kuruluştan geliyor. Bizden kaynaklanmıyor” minvalinde bir yazı vardı Rapid Vienne – Trabzon maçında. Şu sıralar bol bahis reklamlı maçlar izliyoruz. Hem özelde, hem TRT’de. “Ne yapsınlar, onların kabahati değil” diye izledik. Ben de yazdım. Sonra bir bilgi geldi. Bu maçların iki yayını oluyor. Ana yayıncı, bir de uluslararası yayıncı. İki yayın bilgisi de, maçı yayınlayacak kuruluşa verilirmiş. Hatta iki ayrı uydudan yayınlanıyormuş bu maçlar. Biri “reklamlı” diğeri “reklamsız” özetle. Yedekli yayın yani. Tercih senin oluyor. Bilmem anlatabildim mi?
AKLIMA TAKILANLAR
Yerel kanalda izledik. Elazığ’ın kuruluşu 1994 olan ilk yerel kanallarından biri; Kanal 23. Programın adı “Ayrıntı”. Konuk Prof. Dr. Mehmet Çelik. Konu Abdülhamid. Tabii oradan biraz bugünlere de geldi hocamız. Gezinirken rastgeldik. Sonra orada kaldık. Hocamız muhafazakar kesimden. “Tutuculuktan en büyük sıkınıtıyı o çekti” dedi. Bazı ‘muhafazakar tarihçilere” göndermeler yaptı. Bizim amcanın (Orhan Koloğlu) “Ne Kızıl Sultan Ne Ulu Hakan; Abdülhamid Gerçeği” kitabını hatırlattı bizlere.
HANGİ BAKANIN ÖZEL KALEMİYDİ?
“Annem Ankara” yeni sezonun merakla beklenen dizisi. Senarist Başak Angigün’ün annesinin hikayesi. Bir bilgi verildi. 90’ların başında Milli Eğitim Bakanlığı’nda özel kalemde görevliymiş, senaristin annesi Zühal Angigün. ANAP yıllarının sonu. 1989 – 1991 yılları arasında Avni Akyol bakanlık yapmış. Bir önceki dönem yani 1989’da ise Hasan Celal Güzel var bakanlık görevinde.
SÜPER LİG BİTMİŞTİR
X hesabımın başlığıydı… Sahaya girip hakeme kafa atan başkan gördük. Bu yıl da sahaya girip itilip kakılan bir başkan. Futbol programları Göztepe – Fenerbahçemaçından sonra durumu nasıl değerlendirdi bir şöyle dolaşayım dedim.
Notlarıma bakınca bazı programların “Yangına körükle gitmek” üzerine kurulduğunu gördüm. Aklı başında konuşanlar da vardı. 'Pozisyonlara ne diyor?' sorusunun her hafta merakla beklenen ismi Erman Hoca olayı, sahaya girildikten sonraki hali ile değerlendirdi. Bu yıl Ekol TV’de kendisi. Ali Koç’un sahaya girip girmemesi üzerine, fazlaca yorum yapmadı. Göztepeli yönetici (Darp ettiği öne sürülüp gözaltına alınan) ve eski federasyon başkanına yüklendi. Ekranın en eski futbol programı “Telegol”de Serhat Ulueren (Lider TV’de ekrana geliyor) heyecanlı. Köpürtme niyeti seziliyor. Nitekim; “Ali Koç İzmir’de Saldırıya Uğradı” başlığını yazdırıyor. Daha mutedil başlık atanlar da vardı.
Global TV’nin futbol programında; “Ali Koç deplasman tribününe giderken arbede çıktı” diye başlık attı. Ekol TV’de başlıklardan biri “İkinci Yarının Başındaki Gerginlikte Fenerbahçe Başkanı Ali Koç Yerde Kaldı” oldu. Futbol Global programı yorumcularından Murat Özen'in stada alınmayan taraftar olayının sadece Fenerbahçe için olmadığının altını çizmesi önemliydi. Beşiktaş taraftarlarından örnek verdi. Galatasaray’ın da benzer durumlar ile karşılaşabileceğine işaret ederek “Ali koç sahaya niye girdi?” diye sordu. Bir yöneticinin gönderilmesinin daha doğru olacağı belirtildi.
Ersin Düzen'in sunduğu TV 100’ün yeni futbol programı "Futbol’un 100"ünde sakin bir yaklaşım vardı. Volkan Demirel “Bir yöneticinin bu sorunu çözmesi için gönderilmesi, daha iyi olurdu” dedi. Ümit Karan “Başkanların sahaya girmesi yasak” dedi. Kimin buna uyduğu tartışılır! Yine Yılmaz Vural önemli bir ayrıntıyı gündeme getirdi “Telegol”de; “Dünyanın hiçbir yerinde bir kulüp başkanı sahaya inmez”…
Yayıncı kuruluş elindeki zengin görüntülerle ‘Biz maça bakalım' diyordu. TRT Spor’da “Stadyum” ekibi de, olaylara mesafeliydi. Elindeki görüntüler ile maçın yorumunu öne çıkardı.
Sina Koloğlu / Odatv.com