Şener, "Tek görevleri, terör örgütü PKK ve onun kurucusu Öcalan’ın ağzına bakmaktan ibaret.Oysa 6 milyon seçmen, yaşadıkları sorunlarla ilgili çözüm olarak onlara oy veriyor. Onlar ise demokratik sistem içinde kendilerine oy verenlerin değil, teröristlerin sözcülüğünü yapıyor.
Ne zaman 'Kürt sorunu' diye bir tartışma açılsa, bu partinin eski-yeni yöneticileri hemen muhatabın terör örgütü PKK ve elebaşı Öcalan olduğunu öne sürüyorlar. Bu talepleri, 2013 yılında karşılık da buldu. 'Çözüm süreci' adı verilen dönemde, PKK’lı teröristler inisiyatifi HDP’ye bırakmadılar." görüşünü savundu.
Şener, "Sonrası malum: 2015 seçimlerinde 'Türkiye partisi' olma iddiasıyla yüzde 13.5 oy alıp 80 milletvekilli çıkaran HDP, kısa süre sonra bundan da vazgeçti. PKK yöneticilerinden Cemil Bayık, 'PKK olmasa HDP yüzde 5 oy alamaz' dedi. HDP yönetimi tüm bunları sadece seyretti.
Selahattin Demirtaş’tan sonra HDP yönetiminin tavrı hiç değişmedi. Hatta Sezai Temelli’den sonra Ankara’da 23 Şubat 2020 günü gerçekleştirilen 4. büyük kurultayda eşbaşkan seçilen Mithat Sancar’ın gelişiyle bazı şeylerin değişeceğini umanlar oldu. Bunu 'değişim' olarak yorumlayanlar çıktı." ifadesini kullandı.
Şener yazısında şunları kaydetti:
Ancak HDP Eş Başkanı Pervin Buldan, konuşmasında “HDP fikriyatının büyük emektarı sayın Abdullah Öcalan” diyerek yine adresi işaret etti. Adresin açık halini ise yeni eşbaşkan seçilen Mithat Sancar, şu sözleriyle tarif etti: “İmralı’nın kapılarını açın ki barışın yolu sonuna kadar açılsın. Barışın yolu açılacaksa Öcalan mutlaka ve mutlaka bu yolun ışığı olarak en önemli rolü üstlenecektir.”
Yani sözün kısası, daha önce de birkaç kez yazdım, söyledim:
HDP diye bir parti yoktur, terör örgütü PKK vardır. Ve bebekleri dahi katleden PKK’nın saldırılarına sessiz kalan, insani olarak bile kınayamayan, sırtını terör örgütüne dayamış HDP’nin söyleyeceği yeni bir şey olamaz.
Yazının devamı için TIKLAYIN