Şener, "FETÖ, 17-25 Aralık ile tüm bilgi ve belgeleri CHP üzerinden servis etti. Kılıçdaroğlu, belki de o dosyada olmayan tek konuşma olan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen 'sıfırlama tapesi'ni TBMM grup toplantısında dinletti.
Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi, arkasında Amerika’nın ve FETÖ’nün olduğu operasyonlarla Erdoğan’ın indirileceğinden o kadar emindi ki, Kılıçdaroğlu Haziran 2013’te FETÖ’nün televizyonu STV’de, 'Emin olun Erdoğan yurtdışına kaçacak ve biz onu getirip yargılayacağız' diyordu." düşüncesini dile getirdi.
Şener, "Sonrasında FETÖ’nün bankasına, dershanesine, medyasına el konuldu. Kılıçdaroğlu tüm milletvekillerini buna karşı direnişle görevlendirdi. Kendisi de bizzat el konulan kanalın önüne giderek destek verdi.
İşbirliğinin hangi boyuta geldiğini, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası, FETÖ’nün 'tiyatro, kontrollü darbe' söyleminin parti görüşü halini alması gösterdi. Parti içindeki FETÖ’cü danışmanları artık anlatmaya gerek bile yok." değerlendirmesinde bulundu.
Şener, "Peki, Kılıçdaroğlu’nun tüm bunların içerisinde olmasının sebebi FETÖ üyesi olması mıydı? Elbette hayır, o sadece Amerika ile FETÖ’nün kendisini iktidar yapacağını zannediyordu. Mesele muhalif olup olmamakta değil. Elbette iktidar olmak muhalefet partilerinin en doğal hakkıdır.
Bunun için de her türlü meşru demokratik mücadeleyi verip ittifaka da girebilirler. ABD ise dün olduğu gibi bugün de Türkiye’de 'kullanışlı muhalefet' arıyor, iktidar olduğunda ona hizmet etsin diye. İşte asıl mesele bu: Amerika için 'kullanışlı muhalefet' olmamak." ifadesini kullandı.
Yazının devamı için TIKLAYIN