Oyunculuk kariyeri uzunca süre önce başlayan Neslihan Atagül Doğulu, layık görüldüğü “Umut veren oyuncu” ve “Şimdinin ve Geleceğin En İyi Kadın Oyuncusu” gibi unvanları birer yükten ziyade, daha iyisini yapmak adına motivasyon kaynağı olarak gördüğünü söylüyor. “Hep içime sinen işlerde oldum” diyen Atagül Doğulu ile son dönemdeki projelerini konuştuk.
Sizin gibi güzel ve başarılı oyuncular kozmetik markalarının ilgisini her daim çekmiştir. Sizin de bu yönde bir arzunuz var mıydı? İşbirliğinize imza atmadan evvel “bir markanın yüzü olsam” diye düşünüyor muydunuz?
Düşünüyordum elbette. Önemli bir işbirliği her iki taraf için de. Çok prestijli, çok keyifli… İleriye dönük planlarımda vardı. Bu yıl gerçekleşmesi beni ayrıca mutlu etti. Umarım böyle uzun yıllar devam eder.
Pantene’le nasıl buluştunuz? Size “haydi yapalım bu işi” dedirten ne oldu?
İyi bildiğim bir markaydı ancak kullandığım bir marka değildi. İlk tanışmadan sonra Pantene ekibine önce şampuanı, saç bakım kremini ve de saç bakım yağını bir süre kullanmak istediğimi söyledim. Anlattıkları her şeyin saçımdaki etkisini görünce bir kez daha etkilendim. Bu tip marka elçiliklerinde karşılıklı güven çok önemli. İnanmadığınız bir ürünün yüzü olmak, herkese haydi bunu kullanın demek bana göre değil.
Projelerimi seçerken de böyle davranırım. Haydi yapalım demem için inanmam gerekiyor. Pantene’e inandım, onlar da bana inandı… Bundan sonra daha da güzel işlere birlikte imza atacağız.
Kariyerinizi tek cümleyle özetlemenizi istesek?
Çok çalışmak. Vazgeçmemek ve hep ileriye bakmak. Küçük yaşta bu işe başladım. Bunun avantajlarını da yaşamışımdır. Tecrübem 20’li yaşlarında bu işe başlayanlardan daha fazla olabilir. Birileri benimle gurur duyuyor, bu işi iyi yaptığımı düşünüyorsa bunun için çok çalıştığımı ve emek verdiğimi söyleyebilirim.
Set hayatı denen hengameyi çok erken yaşta tattınız. Genç yaşınıza rağmen uzun sayılabilecek bir kariyeriniz olduğu için bu soruyu sormakta bir beis görmüyorum. Sektöre emek veren herkes adına, set koşulları ne yönde değişti yıllar içinde? Önceye nazaran daha iyi durumda diyebilir miyiz?
Diyemeyiz maalesef. Çünkü süreler uzadı. Eskiden 60 dakika dizi yapılırken şimdi 120-140 dakika yapılıyor. Yani her şey iki katına çıktı. Bu işe emek veren herkes iki katı daha fazla çalışıyor. Evet, belki bugün dünyaya satılabilen diziler yapıyoruz ama bunun için inanın bana herkes çok çalışıyor ve dünya satışlarından para kazanan oyuncu sayısı ise bir elin parmaklarını geçmez.
Dışarıdan ne kadar farklı görünüyor değil mi her şey? Sonuç olarak bu işi seviyorum ve en iyi bildiğim iş, yapmaya devam edeceğim. Ve bir gün şartların düzeleceğini umarak yaşayacağım herkes gibi.
Beyazperdeyi ekrana tercih ettiğinizi her fırsatta dile getiriyorsunuz. Nedir sizin için sinemayı böyle net favori yapan etken?
Tahmin ediyorum bu mesleği yapan herkes için bu böyledir. Dizi suya yazı yazmak gibi. Ama sinema bir miras. Çocuklarımıza, geleceğe, yüzyıllara… Kim istemez kalıcı bir eser bırakmak? Daha çok film yapmalı, yurtdışına daha çok açılmalıyız. Sinema bütün dünya için evrensel bir dil. Bu topraklarda anlattığınız bir hikâyeyle dünyayı dolaşmak ve size uzak toplumların kalbine dokunmak tarif edilemez bir duygu. Bunu daha önce Araf’la yaşadım ve hep yaşamak istiyorum.
“Şimdinin ve Geleceğin En İyi Kadın Oyuncusu” üzerinizde nasıl bir etki bıraktı? Ödülleri takdirin yanında ekstra birer yük olarak görüyor musunuz?Yükten ziyade bir motivasyon olarak görüyorum. Dedim ya az önce; birileri bu işi iyi yaptığımı düşünmüş, gurur duydum ve bu bende daha iyisini yapabilmek için daha çok çalışma motivasyonu yarattı. Aslında güzel bir yemekten sonra gelen en güzel tatlı gibi ödül.
Her oyuncunun “keşke birlikte iş yapsak” dediği isimler vardır. Sizin için bu yönetmen/rol arkadaşı kim?
Pedro Almadovar. Keşke hayat bizi bir araya getirse. Neden olmasın? Onun filmlerini hiç kaçırmam. Dünyası beni çok etkiliyor. İçinde olmak istiyorum. Belki bir gün…
Kariyerinizin sonuna geldiğinizde “iyi ki…” diye başlayan ilk cümlenizin ne olmasını istersiniz?
Bu mesleğin bir sonu olduğunu düşünmüyorum. Ancak bugüne kadar zaten pişman olacağımı düşündüğüm işleri o ya da bu sebepten dolayı kabul etmedim. Hep içime sinen işlerde oldum. Sizin sorunuzla bir 40 yıl sonra da iyi ki oyuncu olmuşum, bu meslekte ilerleyebilmişim derim herhalde.
Kaynak: mediacatonline.com