Abone Ol

Nevşin Mengü: Babam bana liboş diyor!

CNN Türk spikeri Nevşin Mengü ile Yeni Yüzyıl'ın aykırı yazarı Esra Elönü bir araya geldi, ortaya bol çarpışmalı bir röportaj çıktı.

Nevşin Mengü: Babam bana liboş diyor!

CNN Türk spikeri Nevşin Mengü ile Yeni Yüzyıl'ın aykırı yazarı Esra Elönü bir araya geldi, Elönü'nün sorularıyla sıkıştırdığı Mengü CHP’li babasından AK Parti’ye, aldığı eleştirilerden haber sunma tarzına kadar hakkında merak edilen pek çok soruyu yanıtladı. “Babam CHP’li diye beni de öyle sanıyorlar. Oysa liberalim. Bizim jenerasyon böyle.”

İşte o röportaj:

Enteresan bir röportaj oldu. Nevşin koşa koşa yaşıyor sanki. Belki de ben Nevşin’in hızlandırılmış olanıyla tanıştım. Aynı yaştaymışız, güzel oldu bu. Raketleri elimize aldık, soru tenisi başladı. Ekranda görülen Nevşin neyse, birader, kardeşim, hoopp, aloooo diyen Nevşin de o. O kadar fazla uçuşup da ayakları yerde olan ilk Nevşin’i gördüm galiba. Şuradan iki kişi uzatır mısın der gibi arka koltuktan yapılmış bir röportaj. Buyursunlar...

Rol yapmıyorum birader neyse o

‘Nevşin şoförleri aşağılıyorsun ama Şoför Nebahat gibi haber sunuyorsun’ diyenler oluyor mu sana?

Şoför Nebahat benzetmesi yapılmadı, şoförleri aşağılamadım, niye aşağılayayım. Kardeşimle Twitter’da yaptığımız karşılıklı ‘mention’laşmaydı. Orada hadise şoför de değildi.

Neydi?

Hiç hatırlamıyorum bile.

O hadisede başkanlık sistemini eleştiriyordun galiba?

Hayır, ben başkanlık sistemini hiç de eleştirmiyorum aslında. Hiç de alakası yok. Cumhurbaşkanı aynı hafta içerisinde iki kez şoförlerle görüşmüştü. Muhtarlar ve şoförler... Olabilir de ayrıca bu da Cumhurbaşkanı’nın bir tercihi, görüşebilir herhangi bir meslek grubuyla. Aynı hafta içerisinde iki kere gazetecileri toplasa o da bir espri konusu olabilirdi. Mesele şoförler değildi. O sıralar öyle bir malzeme lazımdı galiba, malzeme olduk.

Sinir bozduğunu kabul ediyor musun?

Öyle mi gerçekten?

Benim sinirlerimi değil, izleyicinin sinirlerini? Haklılar mı sence?

Bizim insanımız konuşan kadın sevmiyor. Bazen kızabiliyorlar evet.

Bunu haklı görüyorsun değil mi?

İnsana ayna tutarsan kızar ya bazen. Bizim kültürümüz biraz şeydir… Biraz yalan söylemeyi seviyoruz. Yani sen kız arkadaşına şişmişsin, kilo almışsın desen, Ayşe seninle konuşmaz bir daha. Ayşe’ye ‘Biraz kilo almışsın ne güzel yakışmış sana, yüzüne renk gelmiş’ dersin. Eğer sen Ayşe çok şiştin dikkat et diyorsan sinir bozuyorsun. Herhalde onu yapıyorum ben, direkt söylüyorum, lafı dolandırmıyorum.

Orhan Gencabay’dan istek şarkı sunar gibi başlayıp Putin’e bağlayınca ‘Harbi Ana Haber’ mi oluyor?

Ben rol yapmıyorum ki, neyse o. Ben kendimi seyredemiyorum. TRT gibi dolaylı cümleler, süslü cümleler… Cümlenin başını kaçırıyorum. Çünkü orada biliyorum ki, bunu aktaran adam sadece okuyor. Ama okuyan adam ne olduğunu anladı mı ben emin olmuyorum. Ben o adamın gözünde görsem anladın mı birader ne olduğunu bak Putin Türkiye’yi tehdit etti. Anladın mı sen bunun önemini? Sen kendin anlamadıysan nasıl anlatacaksın ekran karşısındaki adama? Bir önce kendin idrak et. Ben idrak etmeye çalışıyorum en azından. Ciddi mesai harcıyorum, çalışıyorum ben.

Senin sunumunda herhangi bir katkı maddesi yok galiba...

Yok, evet.

Bu fazla organik gibi, insanlar biraz oynamanı istiyor galiba?
Yeterince dizi var. Haberde dizi çevirmeye gerek yok bence.

Peki gerçekten ‘PKK terör örgütüdür’ diyemiyor musun?

Yalan. Tamamiyle yalan. Anlatamıyorum ben.

O zaman ‘PKK terör örgütüdür’ diyorsun…

Orada konu PKK değildi zaten. PKK terör örgütüdür diyorum. PKK Birleşmiş Milletler’in terör örgütü listesinde zaten. Benim bilmem neyime bağlı değil. Orada ayrıntı şuydu kardeşim: İstanbul Emniyeti’nin önünde bir ateş açıldı. Canlı yayında oluyor, ben o sırada yayındayım. ‘Henüz bir terör saldırısı mı emin değiliz’ dedim. Meczubun bir tanesi gelip Emniyet’in önünde duran polise ateş açmış olabilir. Meczup olabilir, alacaklı olabilir o saniyede ne bileyim ben? ‘Henüz terör saldırısı demeyelim’ dedim. Hemen üstüme yapıştırdılar ‘PKK terör örgütü değil’ diyor diye. Kara propaganda bu.

Bu söylediklerin çok romantik kalmıyor mu?

O dönem gerçekten de arka arkaya terör saldırıları oluyordu. Bir de Emniyet’e… Hayır, olur mu? Bunu yazan arkadaşlar da gazetecilik yapmayı öğrensinler. Böyle olmaz gazetecilik. Her saldırı terör saldırısı değildir. Arkadaşlar alooo. Meczup saldırısı olabilir, alacaklı saldırısı olabilir, başka saldırı olabilir. Dur bakalım bir konfirme edilsin. Terör mü? Yıllarca ben sahada muhabirlik yaptım. Bunu yazan arkadaşlar bizimle sahada yoktu o yıllarda zaten. Hiç ben sahada rastlamadım o arkadaşlara. O arkadaşlar da sahaya inip bir süre muhabirlik yapsa, gazetecilik nedir ne değildir öğrense onlar da daha doğru yorum yapabilecek.

Terörün karşısında olmak için iktidarda AK Parti dışında kim olmalı peki? CNN’deki bazı haber spikerleri PKK’ya terör örgütü deme konusunda çekimser değiller miydi bu konuda çok eleştirilmediler mi?

Yok artık, olur mu öyle şey

Ama adlandırmadılar diye biliyorum yanlış mıyım?

Yok hayatım, açalım bakalım. Terör örgütü diyorum, Birleşmiş Milletler’in listesinde bir terör örgütü.

Senin derdin AK Parti’yle mi?

Ben sana bir şey söyleyeyim. Beni zaten Twitter’da bir AK Partililer trollüyor, bir muhalefet… Bazen solcular, bazen Kemalistler… Çünkü neyse onu söylüyorum. Benim öyle AK Parti’yle falan bir derdim yok. Ben CHP’li falan da değilim. Bu ülke bu. Fark etmez iktidarda CHP de olsa aynı davranabilir.

90’lı yıllarda olunca adı terör oluyor da aynı saldırılar 2015’te olunca niye terör denilmiyor?

Bence o 90’larda yaşananların şeysi o. Ben o dönemlerde daha çocuktum. Basın belki de kendince vicdanını temizlemeye çalışıyor. 90’larda anladığım kadarıyla, dönüp baktığım zaman gazeteye, tek taraflı yazılmış her şey. Hiç soruşturulmamış.

Tamam babacım öptüm yani

Babana kulağını çektiriyorlar mı bazen?

Dediğim gibi bazen de bana Kemalistler kızıyor. Bazen de CHP’liler kızıyor. Babam üstünden sitemlerini yolluyorlar, hani niçin öyle demiş diye.

CHP’li olmak genetik mi sizde?

Öyle zannediyorlar. Babası CHP’li bu da CHP’li. Biz babamla kavga etmekten konuşamıyoruz artık. Kısa tutuyoruz. Tamam babacım öptüm, yani. Dolayı sıyla partililik genetik bir şey değil. Artık Türkiye sağında böyle mi babadan oğula mı geçiyor? Bizde babadan oğula geçmiyor.

HDP’nin ekran koruyucusu gibi davrandığını düşünüyor musun?

Hiç!

Tarafsızsın yani?

Ben gerçekten tarafsızım. Gerçekten öyle bir parti, sempati vesaire, HDP Türkiye’nin yeşilidir… Ben her şeye gazeteci olarak bakarım. Belki de başımı bu belaya sokuyor. Bir tarafa angaje olsam rahat olurum. Her gün trollenmem, her gün hakaret işitmem.

Sen necisin?

Ben liberalim. Babam da bazen kızıyor bana; senin gibi bir liboş bile öyle diyorsa…

Türkiye’ye şeriat gelmez

Türkiye’ye şeriat hızlı trenle mi gelir, Marmaray’la mı?

Şeriat gelmez Türkiye’ye. Türkiye ne zaman İran olacak falan... Türkiye, İran zaten. İran idi aslında.

Hâlâ bu korkuyu taşıyanlara ne diyorsun?

Artık yok o bitti.

Gerçekten var mıydı bu korku?

Var tabii. En yakın çevremde, annemde, teyzemde… Artık yaşları çok büyük, hâlâ korkuyorlar ama anlıyorum onları. Niye korktuğunu anlıyorum. Tabii ki gelmez şeriat. Dünyanın neresinde şeriat yürüyor da… Sosyalizm gibi anlatabiliyor muyum?

Dava gazetecisi değilim

Nevşin bu arada bu soruları bir partili refleksiyle sormuyorum şu an benim partim yok.

Benim de partim yok.

Seninle beraber diğer haber spikerlerinin terör diyememesi bir tesadüf mü? Mesela Mirgün Cabas, Şirin Payzın?

Bizi bir ekip ettiler.

Hepiniz aynı şeyin karşısında durdunuz ya.

Hayır ya hayır, ben kimseyle beraber bir yola çıkmış falan değilim. Şirin’in yanındayım, aynı şeye karşı… Hayır! Ben bunları reddediyorum.

Bu mesela genel bir tavır mıydı?

Hayır değil. Genel bir tavır falan yok. Ben kolkola girmiş bilinen bir şey var, savaşıyor falan da değilim. Şirin’le de zaman zaman çok farklı düşünüyorum. Mirgün Cabas’la da zaman zaman çok farklı düşünüyorum ama. Bir kolkola girmiş bir yola çıkmış, bir safları sıklaştırmış durum falan… Zaten bir gazeteci olarak hiç hoşlanmam bu tip şeylerden. Dava gazeteciliği sevmem ben. İçinde olmam. Yapmam da. Dava gazeteciliği yapmak istesem bin tane dava gazeteciliği yapan yer var. O ben değilim yani.

Gezi paranoyası olmasaydı başkandı

Eski sürüm Türkiye’de eleştirdiğin 3 şey?

Eski sağlı sollu bağnazlık. Empati yoksunluğu. Dünyaya kapalılık. Herkes bize düşman herkes bizi işgal etmeye çalışıyor. Herkes bizi kıskanıyor falan…

İktidar sence neyi başardı?

Birçok şey başardı. Kızacaklar bana ama… Şöyle bir şey oldu: Keşke 2002’de yola çıktıkları gibi devam edebilselerdi. Gezi sonrası o paranoyayı yaşamasalardı. O zaman Erdoğan, o dayı dayı yürüyüşüyle var ya, napıyorsunuz geçler, ne oluyor burada deseydi, bugün yüzde 70’le başkandı. Orada fazla paranoyaya kapıldı. Orada zannettiği şey, ona karşı bir darbe planı falan yoktu. Ben de Gezi eylemlerine katıldım. Orada şuydu: Bizi de dinle, bizi ötekileştirme diyordu insanlar. Eğer 2002’deki çıktıkları gibi devam etselerdi biz Kürt sorununu çözmüştük büyük ölçüde. Bitmişti iş, başka şeyler konuşuyorduk, Avrupa Birliği’ne giriyorduk. Öyle ya da böyle AB bizi kapıda bekletiyor Gezi sonrasındaki paranoya onun öncesindeki süreç işi nerelere getirdi. Güç zehirlenmesine karşı çok dikkatli olmak lazım.

Neyi başardı onun dışında?

Bir kere seninle benim karşılıklı oturup konuşabilmemizi başardı. En önemli şey o. O arada kapalılığı ortadan kaldırdı.
Bunu engelleyen neydi?

Eski Türkiye kafası. Onu kırdılar yani.

Yeni Türkiye imajını iktidar mı yarattı?

2002’lerde hakikaten büyük bir umut oldular. Becerecekler galiba bu işi diye. Bakalım belki toparlarlar tekrar. Çünkü onların kendini toparlaması lazım ki Türkiye solu da kendini toparlasın.

Sence 1 Kasım’da halk, oyu kime verdi RTE’ye mi Davutoğlu’na mı?

Bence oyu halk her zaman Tayyip Erdoğan’a verecek. Karizmatik bir figür, Türk halkı sever böyle figürleri.

Hazirandaki sarsılmayı hissetti mi sence AKP, o eleştiriyi aldı mı? -

Evet öyle görünüyor.

Meclis’te olsaydın en çok kiminle kavga ederdin?

Herkesle ederdim ben galiba. Meclis hiç bana göre değil.

Yandaşların uçağı var ama muhalifler neden uçağa binemiyor?

Bilmiyorum. Hükümete sormak lazım. Bir kere Yalçın Akdoğan’ı çağırdım, güldü danışmanı sadece. Ne var ayıp bir şey mi yapıyorum?

Tayyip Erdoğan’la program yapsan?

İsterim tabii, bu ülkenin Cumhurbaşkanı...

Ne sorarsın? Fatih Altaylı gibi ürkek mi davranırsın, yoksa?

Fatih Altaylı gibi bir gazeteciyi eleştirmek haddim değil. Ama korkmam, neden korkacağım? Ben çünkü bir taraf değilim. Ne sorulması gerekiyorsa onu sorarım.

O level’i bilmiyorum

Aydın Doğan olsaydın 2 Kasım’da o ‘af metni’ni yayınlar mıydın?

Bilmiyorum ki. Aydın Doğan olmam lazım.

Yani bu ‘af metni’yle karizmayı çizdirdi diyenler de var, yaptığının arkasında dur kardeşim diyenler de?

Ben o level’da ne yaşanıyor ne oluyor, Aydın Bey’in sıkıntısı nedir bilemem. Dolayısıyla bununla ilgili bir şey söylemem. Ne desem yanlış olur. Aydın Doğan olmam lazım. Ne öyle bir kuvvetim var ne öyle Cumhurbaşkanı’yla merhabalaşmışlığım…

Doğan Medyası’nda çalışmadan önce Aydın Doğan’ı eleştirdiğin tarafları var mıydı?

Hayır hiç yok çünkü biz sektöre girdiğimizde Aydın Doğan fenomeni ve 90’ların başındaydı. Zaten bir sürü başka grup vardı falan… Ben Aydın Doğan’ı hiç şeytan olarak falan görmedim. Çok basın yayın kuruluşunda çalıştım, ilk kez 212 bana Doğan Grubu’nda yapıldı. Yoksa Türk basınının gerisi maşallah yani, gecekondu usulü sana zaten sigorta falan yoktu öyle şeyler.