Nihat Erim suikasti, 12 Mart muhtırası sonrası kurulan 34. Türkiye Hükûmeti'nde 1971-1972 yılları arasında Türkiye Başbakanı olarak görev yapmış, kısa süren başbakanlığı süresi içinde Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın idamıyla sonuçlanan Balyoz Harekâtı'nın başlatmasıyla bilinen siyasetçinin 19 Temmuz 1980 tarihinde İstanbul'da Dev-Sol'un "Haydar", "Dayı" ve "İsmail" kod adlarını kullanan lideri Dursun Karataş ile Hüseyin Solgun'un emri ile öldürdüğü faili meçhul saldırıdır.
Nihat Erim'nin öldürülmesi Türkiye'de büyük bir infiale neden oldu ve 12 Eylül Darbesi'ne giden sürece ivme kazandırdı. Nihat Erim; Türkiye Başbakanı olarak görev yapmış tek suikast kurbanıdır.
Arka Planı
Dragos Deniz Kulübü'ne girmek için otomobilinden inen Nihat Erim ağır adımlarla kulüp kapısına doğru yürürken, yanına gelen iki DEV-SOL tetikçisinin ellerindeki poşetlerde gizledikleri silahları çıkartıp ateş etmeye başlamasıyla suikaste uğramış. Birden fazla kurşunun hedefi olmuş ve saniyeler içinde hayatını kaybetmiştir. Tetikçiler saldırı sonrası Nihat Erim'in öldürüldüğü yere "Faşist Gün Sazak'tan sonra faşist Nihat Erim'i işkencecileri, hükümeti ve devrimcilerin katlini protesto için cezalandırdık" yazılı pankartı bırakarak kaçmışlardır.
Sonrası
Suikast sonrası dönemin İstanbul Valisi Nevzat Ayaz ve İstanbul Emniyet Müdürü Şükrü Balcı faillerin bulunması için ülke genelinde geniş çaplı operasyonların başlatıldığını duyurmuş ancak delil yetersizliği, görgü tanığı noksanlığı nedeniyle uzun bir süre failler bulunamadı. Ta ki 12 Eylül Darbesi'nden bir hafta sonra eylem talimatını veren örgüt lideri Dursun Karataş'tan, tetikçiler Ahmet Karlangaç ve Sadettin Güven'e kadar militanlar birer birer yakalandı. Ancak suikast emrini verenlerin kim olduğu hiçbir zaman anlaşılamadı. Dev-Sol'un bu suikasti yapmasındaki amacın Nihat Erim'in başbakanlığı dönemindeki Balyoz Harekâtı uygulamaları ve Mahir Çayan ile arkadaşlarının intikamını almak istemiş olduğu da düşünülmektedir.
Komplo şüpheleri
Suikast sonucu öldürülmesinden yaklaşık iki yıl önce yazdığı ve Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. İlhan Lütem'e gönderdiği bir mektubunda, «Encümeni Daniş» isimli bir yapılanmadan bahsetmiş Nihat Erim, bu yapılanmanın Tayfur Sökmen başkanlığındaki bir toplantısına katıldığını, bu toplantıların 15 gün ara ile düzenli olarak gerçekleştirildiğini, toplantılarda Türkiye'nin siyasi, ekonomik ve sosyal konularında önemli kararlar alındığından, toplantıya katılan kişilerinde genelde generallerden oluştuğundan bahsetmiştir. Eski Genelkurmay başkanları Necdet Üruğ, İsmail Hakkı Karadayı, Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun bu yapılanmaya üye olan isimlerden olduğunu iddia etmiştir.
Yıllar sonra Abdi İpekçi suikasti ve II. Ioannes Paulus'a yönelik suikast girişimine Oral Çelik ile katılan Mehmet Ali Ağca Devsol'un Nihat Erim'i öldüreceğini bildiğini "Papa'yı Neden Vurdum?" kitabında anlatmış, Kemal Türkler ve Behice Boran'a birkaç gün içinde evlerinin önünde suikast düzenleneceğini bildirdiğini söylemiştir. Oral Çelik ve Yalçın Özbey vatansever duygularla Abdi İpekçi'yi öldürdüğünü iddia da etmiştir.
Soruşturma ve yargılama
12 Eylül darbesinden kısa bir süre sonra eylem talimatını veren örgüt lideri Dursun Karataş'tan, tetikçiler Ahmet Karlangaç ve Sadettin Güven ile diğer militanlar yakalanmış, Sıkıyönetim Mahkemesi'nde cinayetin gerekçesini olay mahaline bıraktıkları gibi olduğunu söylemişlerdir. Polis suikast emrini verenleri bulmak için operasyonlarını sürdürmüş bu sırada 17 Ekim 1980 tarihinde emniyette tutuklu bulunan Ahmet Karlangıç gözaltında "başını duvara vurarak" intihar etmiştir. Suikast zanlıları Dev-Sol ana davasında yargılandılar bir numaralı sanık Dursun Karataş firari olduğu için gıyabında yargılandı ancak emri veren kişi veya kişiler hiçbir zaman bulunamadı.