Star'da yayınlanan Ateşböceği dizisinde rol alan Nilay Deniz Hürriyet gazetesinden Hakan Gence'ye özel açıklamalarda bulundu. İşte o röportaj:
Ekranın parlayan yeni nesil yıldızlarından... 17 yaşında İstanbul’a geldi, başaramayacağını düşündü, çok ağladı ve korktu. Ama pes etmedi. Cesaretle yola devam etti. Nilay Deniz, şimdi ‘Ateşböceği’ isimli diziyle karşımızda. Dizide, Aslı adında bir taksi şoförünü canlandırıyor.
◊ Her şeyin başlangıcı 16 yaşında girdiğiniz güzellik yarışması mıydı?
- Evet. Annem katılmamı istedi.
◊ Oyuncu olmanızın sebebi de anneniz mi o halde?
- Evet, annem hep oyuncu olmak istermiş ama olamamış. Bu yüzden bana kendimi bildim bileli “Oyuncu olacaksın” dedi.
◊ “Oyuncu olacaksın” baskısıyla mı büyüdünüz?
- Hayır, bu baskı değil sadece adım atmamı sağlayıp beni cesaretlendirdi. Katıldığım o yarışmada ‘Ankara’nın yüzü’ unvanını aldım. O sırada Ankara’da ‘Behzat Ç.’ çekiliyordu. Yarışmadaki birkaç kız arkadaşımla görüşmeye gittik. Ufak bir karakter teklif ettiler. Üç gün sette çalışıp çok eğlendim. Sonra ‘Mor Menekşeler’ dizisine başladım. O sırada şimdiki menajerim Rezan Çankır’la tanıştım. Kırılma noktam oldu. 12 yaşıma kadar Söke’de küçük bir kasabada büyümüştüm. Ardından Ankara, Eskişehir derken bu tanışmayla son durağım İstanbul oldu.
◊ ‘Seni yeneceğim İstanbul’ klişesiyle mi şehre ayak bastınız?
- Alakası yok. 17 yaşımdaydım. İlk geldiğimde Taksim’in ortasında kalakaldım. Her şey o kadar büyük geldi ki. Başaramayacağımı düşünüp çok ağladım. Ama korku bir süre sonra yerini cesarete bıraktı.
◊ Bunlar yaşanırken babanız neredeydi?
- Annemle babam ben bebekken ayrılmışlar. Ben annemle kaldım. Babam Almanya’da yaşıyordu. O yüzden sık görüşemiyorduk. Ben 10 yaşımdayken annem ikinci evliliğini yaptı. O da dünya tatlısı bir insan. Beni aile konusunda şanssız gibi görebilirsin ama aksini düşünüyorum. Bu yaşadıklarım beni kıymet bilen, ayakları daha sağlam yere basan biri yaptı.
Ekranın şoför Aslı’sı Nilay Deniz: Kadın olmak zor ama umut her zaman var
Umut fakirin ekmeği
◊ ‘Ateşböceği’nde bir kadın taksi şoförünü canlandırıyorsunuz. Türkiye’de kadının durumunu nasıl buluyorsunuz?
- Kadın olmak zor.
◊ Bu yüzden kendinizi kısıtladığınız veya kısıtlandığınız oluyor mu?
- Kısıtlamak değil belki ama atacağım her adımı mutlaka iki kere düşünmek zorunda kalıyorum sanırım. Bir yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için çaba sarf eder durumdayız. Böyle olunca da kadın hep kendini saklamak zorunda kalıyor. Bir kadının kendini saklaması, soyutlaması kabul edilir bir şey değil.
◊ Siz annenizle büyürken toplumsal baskılara maruz kalmış mıydınız?
- Bu ve benzeri psikolojik baskıları hemen her birey yaşıyor toplumda. Kötü olan gün geçtikçe yaşamak kolaylaşsın isterken, zorlaştığını görmek.
◊ Sizce neden böyle olduk?
- Her gün haberlerde bir taciz veya tecavüz haberi var. Bunun adı ruhsuzlaşmak mı yoksa korku mu bilinmez, müdahale bile etmiyor kimse... Bir de kimse başına ne geleceğini bilemiyor. Sevgisizlik çok canımı sıkıyor. Twitter’a her girdiğimde ağlamadan çıkamıyorum.
◊ Umutlu musunuz?
- Çok, umut fakirin ekmeği!
Aşk geldiğinde hesap kitap tanımıyor
◊ Oyunculukta Beren Saat, Tuba Büyüküstün gibi isimlerin olduğu bir devler ligi var. Siz kendinizi nerede görüyorsunuz? O lige girer misiniz?
- Birinin seviyesine çıkman değil kendi seviyeni yaratman önemli. Hırslarım kendimle ilgili. Kendi yaptığımın iyisini yapmam gerekir, başkasının değil.
◊ 24 yaşında, yıldızınızın parladığı bir dönemde evlenmeye karar verdiniz. Ne kadar doğru bir karar?
- Bunun zamanı ve planı yok. Güzel bir şekilde geldi, bütün kalbimle kabullendim. Âşık olunca şu an işlerim var, biraz daha parlayayım gibi şeyler düşünemiyorsun. Aşk geldiğinde hesap kitap tanımıyor.
◊ Eşiniz görüntü yönetmeni... Aynı sektörde olmanın zorlukları neler?
- Bu asla eve yansımıyor. Ancak birbirimize işle ilgili çok şey öğretiyoruz.
Gülşen Bubikoğlu’na benzetilmekten gurur duyarım
Nilay Deniz, sosyal medyada hayranları tarafından Gülşen Bubikoğlu’na benzetiliyor. Deniz yaşadığının tuhaf bir duygu olduğunu anlatıyor: “Düşünsenize; dünyalar güzeli Gülşen Bubikoğlu ve –nur içinde yatsın- jön deyince akla gelen ilk isim Tarık Akan. Benim için Yeşilçam’ın efsane çifti. Onların filmlerini yıllarca sıkılmadan, defalarca izliyorsunuz, hatta repliklerini bile ezbere biliyorsunuz. Gün geliyor, aynı mesleği icra ediyor ve Gülşen Bubikoğlu’na benzetiliyorsunuz. Sinema dünyamızın en önemli isimlerinden, kıymetlilerinden biri o. Ona benzetilmekten gurur duyarım.”