Abone Ol

Öcalan’ın videolu mesajı mı kaydedildi? Fotoğraftaki mikrofonun sırrı ne?

Öcalan'ın çağrısının adı, 'Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı' olarak belirlendi. İmralı'da çekilen ve kamuoyuyla paylaşılan fotoğrafta masanın ortasında oturan Abdullah Öcalan’ın tam önünde küçük bir mikrofon olduğu görüldü.

Öcalan’ın videolu mesajı mı kaydedildi? Fotoğraftaki mikrofonun sırrı ne?

ANKA’nın haberine göre, Abdullah Öcalan’ın terör örgütüne silah bırakma çağrısının kendi sesi ve görüntüsüyle kayıt altına alındığı iddia edildi. İmralı Cezaevi’nden paylaşılan fotoğrafta da Öcalan’ın DEM Parti heyetiyle birlikte oturduğu masada bir yaka mikrofonu olduğu görüldü.

DEM Parti İmralı heyeti, terör örgütü PKKelebaşı Abdullah Öcalan'la bugün İmralı Adası'ndaki cezaevinde üçüncü kez görüştü. Öcalan'ın örgüte çağrısı için hazırladığı metni kamuoyuyla paylaşmak üzere cezaevinde bulunan heyette DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, görevden alınan Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk, DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan, TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, DEM Parti İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek ve Asrın Hukuk Bürosu avukatı Faik Özgür Erol yer aldı. Ayrıca İmralı'daki hükümlüler Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ile Veysi Aktaş da görüşmeye ilişkin paylaşılan fotoğrafta yer aldı.

İmralı görüşmesinin beklendiği günlerde Öcalan'ın çağrısının görüntülü video ve kendi sesiyle mi kamuoyuna aktarılacağı yoksa heyet tarafından okunarak mı duyurulacağı yönünde tartışma yaşanmış, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç video mesaj verilmesinin mevzuata uygun olmadığını açıklamıştı. İmralı heyeti, görüşmenin ardından İstanbul'daki basın toplantısında Öcalan'ın mesajlarını Türkçe ve Kürtçeokuyarak kamuyoyuyla paylaştı.

Tarihi çağrının ardından terör örgütüne yakın kaynaklar, Öcalan’ın hazırladığı metni İmralı'da bizzat okuduğunu, bu sırada video kaydı yapıldığını ancak bu kaydın DEM heyetiyle paylaşılmadığını iddia etti. Görüşme sonrası sadece bir toplu fotoğraf yayınlandı.

İmralı'da çekilen ve kamuoyuyla paylaşılan fotoğrafta masanın ortasında oturan Abdullah Öcalan’ın tam önünde küçük bir mikrofon olduğu görüldü.

Video kayıtları sırasında konuşan kişinin sesinin yakından kaydedilmesi için kullanılan "yaka" tipi siyah bir mikrofonun fotoğrafta görülmesi, "görüntülü kayıt alındı" iddialarını güçlendirdi. Bunun üzerine ANKA Haber Ajansı’nın ulaştığı DEM Parti yetkilileri ve İmralı heyetinden isimler görüntülü mesaj iddiasıyla ilgili yorum yapamayacaklarını belirtti.

Öcalan’ın açıklamasının beklendiği günlerde terör örgütünün yayın organları üzerinden Kandil adına yapılan açıklamalarda Öcalan’ın çağrısı için "görüntülü olmadığı takdirde inandırıcı olmayacağı" şeklinde itirazlara yer verilmişti

Ahmet Türk, Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder, Tülay Hatimoğulları, Tuncer Bakırhan, Cengiz Çiçek ve Faik Özgür Erol’dan oluşan DEM Parti heyeti, İmralı Adası'nda PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmeleri sonrası Öcalan'ın 3 sayfalık çağrısını açıklıyor.

Buldan'ın Türkçe'sini okuduğu çağrı şöyle:

"PKK; tarihin en yoğun şiddet yüzyılı olan 20. asrı, iki dünya savaşı, reel-sosyalizm ve dünya genelinde yaşanan soğuk savaş ortamları, Kürt realitesinin inkarı, başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğmuştur.

Teori, program, strateji ve taktik olarak yüzyılın reel-sosyalist sistem gerçeğinin ağır etkisinde kalmıştır. 1990’larda reel-sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü ve ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır. Dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamlamış ve feshini gerekli kılmıştır.

Kürt-Türk ilişkileri; 1000 yılı aşan tarihler boyunca Türkler ve Kürtler, varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan, hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir. Kapitalist modernitenin son 200 yılı, bu ittifakı parçalamayı esas gaye edinmiştir. Etkilenen güçler, sınıf temelleriyle birlikte buna hizmeti esas bellemişlerdir.

Cumhuriyetin tek tipçi yorumlarıyla birlikte bu süreç hızlanmıştır. Günümüzde çok kırılgan hâl alan tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde inançları da göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir. Demokratik toplum ihtiyacı kaçınılmazdır. Cumhuriyet tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK’nin; güç ve taban bulması, demokratik siyaset kanallarının kapalı olmasından kaynaklanmıştır. Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır.

Kimliklere saygı, kendilerini özgürce ifade edip, demokratik anlamda örgütlenmeleri, her kesimin kendilerine esas aldıkları sosyo-ekonomik ve siyasal yapılanmaları ancak demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyetiyle mümkündür. Cumhuriyetin ikinci yüzyılı ancak demokrasiyle taçlandırıldığında kalıcı ve kardeşçe bir sürekliliğe sahip olabilecektir. Sistem arayışları ve gerçekleştirmeler için demokrasi dışı bir yol yoktur. Olamaz. Demokratik uzlaşma temel yöntemdir. Barış ve demokratik toplum döneminin dili de gerçekliğe uygun geliştirilmek durumundadır.

Sayın Devlet Bahçeli'nin yaptığı çağrı, Sayın Cumhurbaşkanı'nın ortaya koyduğu iradeyle diğer siyasi partilerin malum çağrıya dönük olumlu yaklaşımlarıyla oluşan bu iklimde silah bırakma çağrısında bulunuyor ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum. Varlığı zorla sona erdirilmemiş her çağdaş cemiyet ve partinin gönüllü olarak yapacağı gibi devlet ve toplumla bütünleşme için kongrenizi toplayın ve karar alın; tüm gruplar silah bırakmalı ve PKK kendini feshetmelidir. Ortak yaşama inanan ve çağrıma kulak veren tüm kesimlere selamlarımı iletirim."

Sırrı Süreyya Önder, çağrının okunmasından sonra şunları söyledi: 

"Anadolu türküsündeki gibi halimiz, taş olsaydım erirdim, toprak oldum dayandım... Bu ülkenin tümü taş olsa eriyecek kadar sıkıntılı günler çekti ve ne yazık ki toprak oldu dayandı. Bu, yeni baharın, barışın ilk günleri olması umuduyla İmralı'da 3-4 saat süren görüşmeden ayrılırken kendisinin belirttiği bir notu da paylaşmak istiyoruz: 'Bu perspektifi ortaya koyarken, şüphesiz pratikte silahların bırakılması ve PKK'nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir.'

Özgür, barış içinde, kardeşlikle dolu güzel bir gelecek diliyorum. Buna her vicdanın katkı sunması temel temennimizdir..."