Grup Yorum üyeleri, cezaevindeki üyelerinin tahliye edilmesi, İçişleri Bakanlığı tarafından haklarında çıkarılan yakalama kararlarının kaldırılması, konser yasaklarının ve İdil Kültür Merkezi üzerindeki baskıların son bulması talebiyle başlatmış olduğu açlık grevini, ölüm orucuna dönüştürdü.
Tutuklu bulunduğu Silivri 9 No’lu Kapalı Cezaevi’nde açlık grevi eylemi 199’uncu gününde ölüm orucuna çeviren İbrahim Gökçek’in eylemi 232’nci gününde. Aynı taleplerle açlık grevinin 213’üncü gününde ölüm orucuna dönüştüren Helin Bölek’in eylemi ise 229'uncu gününde.
Eylemini tahliye olduktan sonra Sarıyer’deki Direniş Evi’nde sürdüren ve 75 kilodan 45 kilonun altına düşen Bölek, “Direnişinde güç aldığım haklı taleplerimiz” dediği direnişini anlattı.
Sinir iltihabından dolayı uyuyamıyor
Mezopotamya Ajansı'ndan Naci Kaya ve Barış Ceyhan'ın haberine göre baş dönmeleri, mide bulantısı ve kusma, kas ağrıları, ses ve ışığa aşırı duyarlılık, halsizlik, konuşmada zorlanma vs. birçok sağlık sorunu yaşadığını aktaran Bölek, en çok sinir iltihabından kaynaklı yaşadığı ağrıların sağlık durumunu çok etkilediğini ifade etti.
Sinir iltihabından dolayı ağrılarının yoğunlaştığına dikkat çeken Bölek, bu ağrılardan kaynaklı uyku sorunları yaşadığını söyledi.
"Haklı taleplerimiz ayakta tutuyor"
Bunca sağlık sorunu yaşarken, güçlü ve kendisini ayakta tutan direnme kararlılığı olduğunu vurgulayan Bölek, eyleme başlamaya neden olan haklı talepleri olduğunu dile getirdi. Bu nedenle haklı taleplerini bir kez daha kamuoyuna aktarılmasını isteyen Bölek, “Bir, konser yasaklarımız kaldırılsın; iki; İdil Kültür Merkezi’ne düzenlenen baskınlara son verilsin; üç, bizlere yönelik komplo davalar düşürülsün; dört, terör listelerinden isimlerimiz kaldırılsın” şeklinde taleplerini sıraladı.
"Zaferi kazandık"
“Biz direnme kararı aldığımızda aslında zaferi de kazandık” diyen Bölek, “Çünkü başından beri Grup Yorum’u susturmak ve sindirmek üzere kurulu bir politika söz konusuydu. Ama biz bu son hamleyle birlikte bunu tamamen boşa çıkardık. Grup Yorum’u susturamayacaklarının, susturmanın mümkün olamayacağını, yeri geldiğinde bedenimizi ortaya koyan bir direniş sergileyeceğimizi ve asla teslim olmayacağımızı da somut bir örneğini sergilemiş olduk” diye belirtti.
"Yetkililer şu ana kadar görüşme yapmadı"
Eylemlerinin 100’üncü güne kadar basına yansıtılmadığını, bunun da Grup Yorum’a yönelik geliştirilen sansür, sindirme ve susturma politikasının bir parçası olduğuna dikkat çeken Bölek, eylemlerinin aileleri ve arkadaşlarının gayreti sayesinde belli bir süre sonra ancak kısmi şekilde basında yer aldığını belirtti.
Yetkililerin, açlık grevini bitirmeleri yönünde kendileriyle şu ana kadar herhangi bir görüşme sağlamadığı bilgisi veren Bölek, “Ama bu süreçte diyalogların geliştirilmesi için önayak olanlar oldu.
Geçenlerde hukukçu ve sanatçılar bu anlamda bir toplantı gerçekleştirdi. Yapılan toplantı sonrasında sanatçı ve hukukçu arkadaşlarımız taleplerimizin karşılanması için diyalogların geliştirilmesi gerektiği çağrısında bulundular” diye konuştu.
"Kamuoyu oluşturmak gerekiyor"
Eylemlerine haklı talepler doğrultusunda başladıklarını ve bu taleplerinin karşılanmasını istediklerini sözlerine ekleyen Bölek, “Başından beri karşılanması gereken taleplerdir bunlar. Ama bunların karşılanması için dilenmeyeceğiz. Öyle ya da böyle zaten karşılanacak bu talepler.
Haklı olanın karşısında hiçbir güç bu zamana kadar duramamıştır, bundan sonra da duramaz. Bu taleplerin hızlıca karşılanması için bir kamuoyu oluşturmak gerekiyor. Bunları kamuoyuna doğru anlatmış olmak gerekiyor. Böyle de bir gerçeklik vardır” diye konuştu.
"Sürecin yükü sizin omuzlarınızda"
“Sadece açlığın kendisi başlı başına bir kazanım değildir şüphesiz. Açlıkla beraber bu süreci örmek ve örgütlemek temelindedir kazanım” diyen Bölek, “Kazanımları getirecek olan bu örgütlülüktür. Yani, bu süreçte sonucu belirleyecek olan da aslında bizi dinleyenlerin, bizi sevenlerin bizim için bir şey yapanların omuzlarında biraz ağır bir yük olmuş oluyor.
‘Sizin omuzlarınızdadır, bu sürecin yükü’ demiş gibi oluyoruz ama gerçekten de böyledir. Mesele sadece bizim için bir şey yapmakta değil. Aslında kendiniz için de tüm adaletsizlikler için de hukuksuzluklar için de bir şey yapmaktır. Mutlaka bedeller olacak ama bu bedelin ne kadar ödeneceği aslında sürecin sürdürücüleri tarafından belirlenecektir. O yüzden herkesi sesimize daha çok ses olmaya davet ediyorum” çağrısında bulundu.