İşte Oray Eğin'in yazısındaki o bölüm...
UÇAKLARDA sigara içilen koltuklar, ev telefonları ve telefon kulübeleri, laserdisc ve DVD’ler, disket, kaset, telesekreter ve faks makinesi, daktilolar, çağrı cihazları... Yakın zamanda hayatımızın vazgeçilmezi olan ürün ve hizmetler adeta bir gecede yok oldu. Böyle bir çağda taksicilere mesleklerinin sonsuza kadar süreceğinin garantisini kim verdi?
Bu yazıyı SXSW konferans ve festivali için bulunduğum Austin’de hiç tanımadığım, yüzünü hiç görmediğim birinin evinden yazıyorum.“Paylaşım ekonomisi”nden sonuna kadar faydalanan biri olarak dünyanın bu yöndeki gidişatından son derece memnunum.
Geçen sene SXSW’ye geldiğimde kentte ciddi bir ulaşım problemi vardı. Çıkan yasaya göre belediye alternatif taksi sürücülerinin parmak izi vererek güvenlik kontrolünden geçmeleri gerekiyordu. Bu yasaya tepki olarak UBER ve Lyft kentte hizmete son verdi ve kriz çıktı.
SAVAŞ KAYBEDİLDİ
Austin’in parmak izi talebi kâğıt üzerinde yolcunun hakkını koruyacak gibi görünse de uygulamada imkânsız. Yarı profesyonel UBER sürücüleri için hem vakit kaybı hem ağır bir yük.
Türkiye’de özel ulaştırma şirketlerinin profesyonel şoförlerle hizmet verdiği UBER’in sürücüleri dünyada bunu ek gelir için yapan yarı profesyoneller. Bir banka memuru mesaisi bittikten sonra birkaç saat arabasıyla “korsan taksicilik” yaparak kendisine ek gelir sağlıyor örneğin. Bu insanların işlerini güçlerini bırakıp parmak izi vermeye gitmelerini beklemek mantıklı değil. Aslında Austin’in yaptığı, birçok başka şehirde olduğu gibi hâlâ çok kuvvetli olan taksici lobisini kayırmak, UBER’i işlemez hale getirmekti.
Gelen tepkilerden sonra Austin geri adım atıp parmak izi gereksinimini yeni çıkardıkları yasayla kaldırmıştı. UBER ve Lyft de böylece şehre geri döndü.
Austin statükonun bekçileriyle yenilikçiler arasındaki savaşın küçük bir örneği; başka şehirler de benzer süreçlerden geçiyor. Sonuçta hiç kimse teknolojiye direnemiyor. UBER’i yasaklayan Londra’da yasal süreç bitene kadar şirket faaliyetine devam ediyor ve büyük ihtimalle temyizde kazanacak. Paris’te taksiciler yolları kesti, UBER sandıkları normal arabalara bile zincirlerle saldırdı ama hiçbir şey elde edemedi.
DEVLETİN MÜDAHALESİ
Sarı taksinin bir geleceği olduğunu düşünmek, evdeki VHS filmleri “Bir gün izlerim” düşüncesiyle saklamak gibi. TIR şoförleri ya da drone’ların yerini alacağı moto-kuryeler gibi taksiciler de işlerini kaybetmeye, bu sektörün çöküşüne hazırlıklı olmalı.
Değişimin sancısız olacağının garantisi verilmedi tabii. Bu aşamada devreye devletin girmesi kaçınılmaz. O insanların evlerine ekmek götürme hakkını teknoloji şirketleri ellerinden alamaz. Devletin rolü, taksici-UBER rekabetinde iki rant sahibinden birinin tarafını tutmak değil. Teknolojinin yerinden ettiği insanlara iş alanları açmak, geçici işsizlik maaşı bağlamak gibi çözümlerle geçiş sürecini en az sancıyla atlatmalarını sağlamalı.
Taksiciler istedikleri kadar UBER şoförü dövsün, sonuç değişmeyecek. Enerjilerini iş bulmaya harcamaları daha yararlı olur.
ORAY EĞİN / HABERTÜRK