Eserleri Nobel Edebiyat Ödülü’nün de aralarında bulunduğu çok sayıda uluslararası ve ulusal ödüle değer görülen Orhan Pamuk, son romanı Veba Geceleri’ni T24’e anlatırken, Türkiye’deki gelişmelere ilişkin olarak görüşlerini de paylaştı.
Pamuk, ‘mutlu ve huzurlu olmadığını’ belirtirken, yıllardır tutuklu olan Ahmet Altan, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın durumlarına da işaret ederek ‘hapishaneleri dolduran muhalif siyasi mahkûmlar serbest bırakılmadıkça toplumun normalleşmesine imkân olmadığını’ vurguladı.
T24 yazarı Murat Sabuncu’nun sorularını yanıtlayan Orhan Pamuk, Yapı Kredi Yayınları arasında çıkan ve 1. baskısı 300 bin adet yapılan Veba Geceleri romanının kahramanlarından II. Abdülhamit’i güncel tartışma içinde değerlendirirken, “Muhafazakâr olması ve İslamı siyasallaştırmaktan bir fayda ummasının Abdülhamit’in bugünkü iktidar tarafından bu kadar sevilmesine yol açmıştır. Tabii müstebit olma ve milliyetçilik gibi benzerlikler de var” görüşünü dile getirdi.
Orhan Pamuk, Murat Sabuncu’nun, “Mutlu musunuz” sorusu üzerine, özetle şunları söyledi:
“Ne yazık ki mutlu ve huzurlu değilim, zor soru…. Benim gibi milyonlarca, on milyonlarca vicdan sahibi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı da yaşadığımız siyasi ortam yüzünden mutlu ve huzurlu değildir…
Elbette bir devlet kendisine karşı darbeye girişenleri cezalandırır, cezalandıracaktır. Ama böylece hapishaneler dolmaya başladı. Ama aradan beş yıl geçti... Hiçbir yumuşama olmadı.
Tam tersine, toplumun vidaları gittikçe daha çok sıkıştırılıyor. Hükümeti eleştiren gazeteciler ya da mesleği ne olursa olsun, kim olursa olsun bir bahaneyle içeri atılıyor. Bu nedenle ya da başka inandırıcı olmayan sudan bahanelerle içeri atılan muhalif gazetecilere haksızlık yapıldığını Anayasa Mahkemesi söylerse, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına da uyulmuyor. Anayasanın da göstere göstere ihlal edilmesi bizi yavaş yavaş keyfi bir düzene götürüyor...
Daha kötüsü bu keyfiliği fark ettikleri için Anayasayı da değiştirmek istiyorlar... Ve bütün bunlara da reform diyorlar... Vatandaş daha çok özgürlük ve daha çok demokrasi olacaksa reformu destekler elbette... Ama ben de pek çok başkası gibi bu reform vaatlerine inanmakta zorlanıyorum... Zaten mevcut yasalarla korkutup sindiremedikleri gazetecileri, döve döve susturmak artık moda oldu.
Muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na da göstere göstere saldırdılar... Suçlular da devlet ve siyasiler tarafından ayıplanmadı… Böyle bir durumda ‘mutluyum, hayat çok güzel’ diyebilir misiniz? Bugün Türkiye’de mutlu, huzurlu olmak için düşüncesiz, akılsız ya da egoist olmalı kişi... Bu hükümetin bütün toplumu mutlu etmek gibi bir amacı da artık kalmadı, yok aslında.”
Orhan Pamuk, Sabuncu’nun, “Sizce toplumda bir umut duyulabilmesi için somut olarak ne yapılmalı” sorusuna da, özetle şu yanıtı verdi:
“Romancı Ahmet Altan -arkadaşım-, Osman Kavala, Selahattin Demirtaş gibi simge isimler var. Türkiye’nin hapiste yatan cesur insanları... Bu açık sözlü muhalifler, diğer bütün muhalif gazeteciler hapisten salıverilmedikçe, hapishaneleri dolduran sayısız siyasi mahkûm serbest bırakılmadıkça toplumun normalleşmesine, kendimizi iyi hissetmemize imkân yok aslında.”
Orhan Pamuk, ana muhalefet partisi olarak CHP’nin ‘mutsuzların umudu’ olduğunu, ‘saldırıya uğrayan Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirmek içinden gelmese de, muhalefetin dış politikada hükümetin destekçisi olmasının içini kararttığını’ söyledi.
‘Atatürkçü laikliğin en önemli simgelerinden biri’ olarak altını çizdiği Ayasofya Müzesi’nin camiye çevrildiğini hatırlatan Pamuk, “Halk Partisi’nin sessizliğini hiç anlayamadım. Bir siyasi partinin en son yerel seçimde yüzde 55 oy aldığı bir yerde, oyunu daha da arttırmak için, yani yüzde 56 oy almak için yüzde 44 oy alan partinin fikirlerini benimsemesini, ya da benimser gibi yapmasını ben anlayamıyorum... Tabii arkada mevcut iktidarın o kadar adamı sudan nedenlerle rahatça hapse tıkmış olmasının ve Anayasa Mahkemesi’ni takmamasının yarattığı korku atmosferi var” görüşünü dile getirdi.
Orhan Pamuk, Veba Geceleri’nin ardından hazırlıklarına başladığı yeni romanı için, “Bana benzeyen, İstanbul’da yaşayan ve benim gibi İstanbul’la ilgilenen bir ressamı anlatmak istiyorum. Şimdi bu yeni romanımı yazabilmek için kütüphanemi yeniden düzenliyorum” açıklamasını yaptı.