Libération’dan Frédérique Roussel geçen hafta yaptığı söyleşide Pamuk’a son kitabı ‘Kafamda Bir Tuhaflık’ ve yazarlığı hakkındaki soruların ardından “Siyasetten bahsedebilir miyiz” diye sordu.
İlk soru ‘Erdoğan’ oluyor
Pamuk, bu giriş sorusuna aslında kendisine siyaset sorulmasına kızdığını belirterek şu yanıtı verdi: “Kitabımı okumayan insanlar bana ülkemdeki siyasi durumu nasıl değerlendirdiğimi soruyor. Bense romanım hakkında bir söyleşi istiyorum. Çünkü hayatımın altı yılını Mevlüt’e (Kafamda Bir Tuhaflık’ın karakteri) verhdim ve sorulan ilk soru ‘Erdoğan hakkında ne düşünüyorsunuz’ oluyor. Umberto Eco’yla bir gün geçirdim, ona bunun belki de tipik bir Türk problemi olduğundan bahsettim. Bana, ‘Hayır, bana da her zaman Berlusconi hakkında soru soruyorlar’ dedi. Altı yıl boyunca çalışıyorsun, 650 sayfa yazıyorsun ve ilk soru: ‘Erdoğan’. Ama Türkiye İtalya değil. Durum korkunç.”
Pamuk, son ifadesini biraz açması istendiğinde, ifade özgürlüğünün kalmadığını, artık aşırı otoriter bir siyasi ortamın oluştuğunu belirterek, referandumla getirilen anayasa değişikliğinin güçler ayrılığı ilkesini ortadan kaldırdığını söyledi.
Yine de kötümser olmadığını belirten Pamuk, ‘Evet’kampanyasının yoğun yürütüldüğünü gözlemlediği Kadıköy’de yüzde 80 oranında‘Hayır’ çıkmasını örnek gösterdi.